Birleşik Kamu İş: Cumhurbaşkanı Ankara da mahallelerde ev kiralarını sorsun
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Milyonlarca memur ve memur emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlanmamasının ardından zam pazarlığı masasında yer alan konfederasyonlar uzlaşmazlık tutanağı imzaladı.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun, 8. Dönem Kamu Toplu Sözleşme sürecine ilişkin taleplerini iletmek amacıyla konfederasyon genel merkezinden Cumhurbaşkanlığı'na yapmayı planladığı yürüyüşe polis izin vermedi. Bunun üzerine konfederasyon genel başkanı Orhan Yıldırım ve üyeler polis barikatının önünde basın açıklaması yaptı.
"11 KİŞİNİN 6 TANESİNİN BİZZAT CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN GÖNDERİLDİĞİ BİR YERDE HAKEMLİK FALAN OLMAZ""Cumhurbaşkanı yerleşkesine yürüyerek memur ve memur emeklilerinin haftalardır süren haklı talep isyanını bizzat bu işin başında bulunan Sayın Cumhurbaşkanı'na iletmek için buradayız" diyen Yıldırım, şöyle konuştu:
Son dakika! Memur-Sen Hakem Kurulu'na başvurmadığını açıkladı
"Atamış olduğu hakem heyetindeki çoğunluk sayısı 6 üyenin onun adına karar vereceği açıktır. Biz, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak daha masaya ilk oturduğumuz gün hakem heyeti içerisinde ve oradaki Çalışma Bakanı huzuru eşliğinde şunu ifade ettik: ‘4688 sayılı sendikalar yasası yetersiz bir yasadır. Eksik bir yasadır. Memurlara grev hakkının verilmediği bir sendika yasası kabul edilemez. İçerisinde 1 ay gibi kısa sürede başlayın ve bitirin talimatı ve zorlaması olan bir yasa elbette ki kabul edilemez. Anlaşmazlık olduğunda hakem heyeti diye tanımlanan 11 kişinin 6 tanesinin bizzat işveren yani Cumhurbaşkanı tarafından gönderildiği bir yerde hakemlik falan olmaz’ dedik.
"İŞVEREN HEYETİ ‘İSTER BEĞENİN, İSTER BEĞENMEYİN’ DİYOR"Buna yönelik girişimlerimizi önce masadaki konfederasyonlar, sonra da masa dışındaki konfederasyonlarla görüştük. Bu tarihe kadar hiç olmayan, ilk kez bütün konfederasyonların aynı günde iş bırakmasını, ortaklaşmasını sağladık ama karşımızda bulunan işveren heyeti şunu söylüyor: ‘Hepiniz bir araya gelseniz de, burada olmayan memur emeklileri gelse de, 25 milyon Ankara'ya yığılsa da bizim umurumuzda değilsiniz. Biz toplama çıkarma yapıyoruz. Bütçede emekçilere ayrılan pay, Maliye Bakanlığı'nın ya da hükümetin önerdiği yüzde 10'luk, 6'lık ve sonra da birer puanlık yaptığı artış. İster beğenin, ister beğenmeyin’ diyor.
"CUMHURBAŞKANI, ANKARA'DA EV KİRALARINI SORSUN"Konu beğenip beğenmemek değil. Rakamla işimiz yok bizim. Sayın Cumhurbaşkanı, bırakın başka şehirleri, sadece Ankara'da farklı mahallelere gitsin, ev kiralarını sorsun. O ev kiralarını tek maaşlı bir memur nasıl ödeyecek? Emekli nasıl yaşayacak? Emekli insan nasıl gıdasını alacak? Yani bunu göz göre göre hâlâ yüzde 10, 6, 11 ve 7 gibi komik rakamlarla bizlerin karşısına gelip ‘Bu teklif son teklif’ demesinin kabul edilir yanı yok. Bu, memur ve memur emeklileriyle alay etmekten başka hiçbir anlam taşımıyor.
AKP enflasyona 'cumhur reyonu' ayarı çekti Hakan Kara gerçek formülü verdi
Türkiye’de yoksulluk yarası durmaksızın kanıyor! Görme engelli yurttaştan yürek yakan isyan
Diyorlar ki: "Baskı yüzünden herkes korktu. Sokakta konuşmaya bile çekiniyor. Siz niye konuşuyorsunuz, korkmuyorsunuz?’ Biz, Birleşik Kamu-İş’iz. Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Ülke içerisinde devlet memurları olarak 8-5 mesaimizi yapıyoruz. Herkes alın terini döküyor. Her bir onurlu vatandaş gibi biz kendi ülkemizde, ülkemizi yönetenlerin korku ikliminden korkmayız. Demokrasilerde farklı düşüncelere, farklı fikirlere her zaman için öncelik verilir. Bu, demokratik ülkelerin tümünde vardır. Tek bir düşüncenin hâkim olduğu, ‘Ben ne dediysem o, başka hiçbir fikri kabul etmiyorum, tartışmıyorum, görüşmüyorum’ diyen bir hareketi biz kabul etmiyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Sosyal bir devlettir. Sosyal devletin Anayasa’da tanımı bellidir. Güçsüzlerin korunduğu, güçlülerin denge için rakamları, ücretleri, vergileri ona göre ayarladığı ve hiç kimsenin ezilmediği bir toplum yaratmaktır.
Şu an Türkiye'de işçilerin yüzde 90’ı eziliyor. İşçi emeklisi eziliyor. Asgari ücreti eziliyor. Çiftçi, ürettiği ürün maliyetinin bile fiyatını geri alamıyor. Memurlar eziliyor. Memur emeklileri eziliyor. Ezilmeyen tek bir kesim var. Rantçı kesim, sermaye sahipleri, yandaşlar ezilmiyor. Biz bunu kabul etmeyiz. Bize kimse bu dayatmayla ve bu dayatmayı sonsuza kadar sürdüreceği düşüncesiyle gelmesin.
"EKONOMİK KRİZİN BEDELİNİ NEDEN BİZ ÖDEYELİM?"Biz bir daha söylüyoruz. Ekmeğimizin peşindeyiz. Kimsenin bu ekmeği bizim elimizden alıp kendi cebine aktarmasına müsaade etmeyeceğiz. Diyorlar ki, "Ekonomik kriz var" Evet, var ama ekonomik krizi çıkaran biz değiliz. Ekonomik krizi çıkaran, 23 yıldır ülkeyi yöneten siyasi iktidarın yanlış ekonomi politikalarıdır. Sizin çıkardığınız ekonomik krizin bedelini neden biz ödeyelim? Neden ödemek zorunda kalalım? Madem ekonomik krizi siz çıkarttınız, o zaman bunun bedelini de vatandaş, emekli, emekçi değil, siz ödemelisiniz. Vatandaş, emekli, emekçi değil.
“Geçinemiyoruz” çığlığı pazarı sardı: Alıyorlar 200 bin lira maaş fakirin halini soran yok
Ülkeyi yönetmek adına, seçtiğimiz hangi siyasi parti olursa olsun, ülkeyi yönetmek üzere belli bir süreliğine gelenler, kendisini seçen halka eziyet edemez. Kendisini seçen halkı açlığa sürükleyemez. Biz, bizim seçtiklerimizi, bizi aç bıraksın diye seçmedik. Bizi yoksul bıraksın, bizi daha kötü duruma getirsin diye seçmedik. Bu yüzden herkes aklını başına alsın. Doğru bir yönetim, doğru bir ülke, doğru bir yaşam istiyoruz. İnsanca yaşam peşindeyiz. Bizim olduğumuz yerde, bu ülkede hiç kimse alın terinin hakkını yiyip başkasına aktaramaz. Buna müsaade etmeyeceğiz. Ama tüm bu müsaade etmeyeceğimiz sözlerinin altında demokratik yöntemlerden bahsediyoruz. Biz, demokratik yöntemler dışına çıkmadık, çıkmayacağız. Çünkü ülkemizin bir demokrasi ülkesi olmasını istiyoruz. Ülkemizde bozulan, yozlaştırılan hukuk sisteminin gerçek bir hukuk sistemi hâline getirilmesini, uygulanmasını istiyoruz. Burada güvenlik görevlileri az önce görevlerini yapmaya çalıştılar. Biz biliyoruz, güvenlik görevlilerinin hepsi yoksulluk içerisinde. Çoğunun eşi çalışmıyor bile. Aldıkları maaşlar hiçbirine yetmiyor ama sendikalı dahi olamadıkları için ağızlarını bile açamıyorlar. Çalışma hakları bile yok. Gece, sabah mesaisi sınırı bile yok.
"İŞ BARIŞI BOZULDU"Çalışma hayatına dair yapılacak yüzlerce, binlerce düzeltme var. Öğretmenlerde, sağlıkçılarda, belediyelerde; aklınıza gelebilecek tüm iş kollarında o kadar yanlış uygulamalar var ki… Bu yanlış uygulamalarla iş barışı bozuldu. İş adaleti, ücret adaleti bozuldu. Adil ücret dağılımı bozuldu. Tüm bu bozukluğu sadece bizi burada durdurarak, bizim saraya yürümemizi, gitmemizi engelleyerek durduramazsınız. Bu adil düzeni, paylaşımı eşit hâle getirmek için hâlâ önünüzde birkaç gün var. Sayın Cumhurbaşkanı'na son kez sizler aracılığıyla seslenmek istiyoruz: Biz buradayız. Burada söylediklerimizi kendisi çağırırsa, kendisine de tüm detaylarıyla anlatırız. Bizim derdimiz, tüm emekçilerin haklarının doğru anlaşılmasını sağlamak. Biz biliyoruz ki bu sağlanılmadığında milyonlarca vatandaşımız aç kalacak. Biz buna sessiz kalmayacağız."
Son dakika | Memurlar ellerinde ekmek ile Saray'a yürümek istedi! Polis barikatı çekti...
Birleşik Kamu-İş üyeleri müzakereler sonrasında yürüyüşlerine izin verilmemesini oturma eylemi yaparak protesto etti.


