Bizi Yunanistan’la tehdit ediyorlar Yahya Bostan
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Mayıs ayı gündemi bir hayli yoğun… Bu ay Terörsüz Türkiye süreci, İstanbul’daki Ukrayna-Rusya barış görüşmeleri gibi kritik gelişmeleri çokça konuştuk. Bu yüzden iki nükleer güç arasındaki tehlikeli gerilime eğilememiştim. Hindistan ve Pakistan arasında sıcak çatışmaya dönüşen, daha sonra ateşkesle sönümlenen, ancak diplomasi sathında etkisi süren krizden bahsediyorum. Haftasonu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’i kabul etti. Bu vesileyle, meseleyle ilgili bazı gelişmeleri kayda geçirmenin doğru olacağını düşünüyorum.
Hindistan-Pakistan gerilimine Ankara’nın bakışı, barış ve diplomasi önceliklidir. Bir yetkiliden duyduğum şu cümle Türkiye’nin konuyu nasıl değerlendirdiğini özetliyor: “Pakistan dost ülkedir, Hindistan da düşmanımız değil.” Ankara bu yüzden iki ülkenin sorunlarını çözmesini, krizin aşılmasını istiyor. Bu yönde katkı vermeye hazır olduğunu taraflara ilettiğini de biliyorum.
Türkiye’nin Pakistan’la yüzyıla sari “kara gün dostluğu” var. Bunun arka planını zaten biliyorsunuz, bu yüzden detaya girmeyeceğim. Hindistan’la da son dönemde karşılıklı gelişen ilişkiler vardı. Ankara bu süreçte, Yeni Delhi ile yaşanan bazı önemli fikir ayrılıklarını sorun etmedi, açıkçası bunu dile de getirmedi.
ERMENİSTAN’A SİLAH HİNDİSTAN’DAN GİTTİ
Sorunlu alanların başında Karabağ gelir. Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını kurtarmak için mücadele başlattığında, Ermenistan’a silah sevkiyatı iki ülke tarafından yapılmıştır. Biri İran… Diğeri Hindistan… Ne Ankara ne de Bakü bunu diplomatik bir krize dönüştürmemiştir. Yeni Delhi ile yaşanan ikinci fikir ayrılığı Gazze meselesidir. Hindistan’ın İsrail’le ilişkileri güçlüdür. Üçüncü mesele, Türkiye-Irak Kalkınma Yolu’na alternatif olarak oluşturulmak istenen IMEC’tir (Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru.) Ama bu bir sorun olarak görülmez, son tahlilde rekabet alanıdır. Türkiye’nin BRICS’le ilişkilerini geliştirmesine Hindistan’ın arka planda engel olması da bir başka konudur. Hindistan yönetiminin 2019’da Keşmir’in özel statüsünü kaldırması, ülkede yaygınlaşan azınlık karşıtı radikal fikirler, Müslümanlara yönelik baskılar da bu çerçevede değerlendirilebilir. Ancak yazdığım gibi, Ankara bu başlıkları kamuoyu önünde tartışma konusu haline getirmemiştir.
MODİ ÖFKE KONTROLÜ YAPIYOR
Hindistan ise Pakistan’la yaşadığı askeri gerilimin ardından oldukça duygusal tepkiler veriyor. Yeni Delhi’nin, Hindistan’da gerçekleşen bir terör saldırısının ardından Pakistan topraklarını hedef almasıyla başlayan askeri gerilimde, istediğini alamaması, hedeflerine ulaşamaması, üstelik dünya kamuoyundan beklediği desteği bulamaması ülke yönetimini öfkelendirdi. Pakistan ordusunun Çin menşeli uçak ve görüş ötesi havadan havaya füzelerle Hindistan’a ait (İslamabad’a göre 5, ABD istihbaratına göre en az 2) savaş uçağını düşürmesi dünya kamuoyunda “başarısızlık”, Yeni Delhi yönetiminde ise “yenilgi” duygusu yarattı (Not: Bu düşürülen uçaklar Fransız üretimi Rafale’dir. Bu uçaklardan Yunanistan da almış, Atina “Ege’de hava üstünlüğünü ele geçirdik” duygusuna kapılmıştı.)
Hindistan Başbakanı Modi ve yönetimi, bu negatif havayı dağıtmak ve iç kamuoyunu tatmin etmek adına “öfke kontrolü” yapıyor. İçeride biriken tansiyonu dışarıya yansıtmaya çalışıyor. Hindistan uçaklarını düşüren Pakistan, füzeler de Çin menşeli. Ama hedefte Türkiye ve Azerbaycan var (Her halde Çin’le doğrudan bir karşılaşma istemiyorlar.)
TÜRK ÜRÜNLERİ BOYKOT EDİLİYOR
Türkiye’yi, kriz sırasında tarafsız kalmamakla suçluyorlar. Ankara’nın İslamabad’a Türk SİHA’sı, askeri danışmanlık ve teknoloji verdiğini ileri sürüyorlar. Hindistanlı diplomatlar, kapalı kapılar ardında görüştükleri kişilere, “10 yıl sonra bambaşka bir Hindistan’la karşılaşacaksınız. Türkiye ilişkilerimizin geleceğini ateşle atmamalı” mesajı veriyor.
Modi yönetimi “öfke kontrolünde” başarıya ulaşmışa benziyor. Şu an Hindistan’da Türkiye aleyhtarı büyük bir kampanya var. Boykot çağrıları yapılıyor. Büyük Hint seyahat platformları, Hindu turistlere “Türkiye’ye gitmeyin” mesajı veriyor (Geçtiğimiz yıl Türkiye’ye 274 bin Hindu turist gelmiş.) Hindu üniversiteler Türk muhataplarıyla işbirliklerini sonlandırıyor. Havalimanlarında yer hizmeti sağlayan Türk firma Çelebi’nin operasyonları durduruldu. Boykot çağrısı ticarete de sıçradı. “Türk ürünlerini almayın” temalı kampanyalar yapılıyor. Hindistan-Türkiye ticari dengesinin Türkiye’nin aleyhine işlediğini, 10 milyar dolarlık hacmin 8 milyar dolarının ithalat, 2 milyar dolarının ihracat üzerine kurulu olduğunu da vurgulayalım.
HEDEF YUNANİSTAN-ERMENİSTAN-HİNDİSTAN AKSI
Hindistan medyasına bakıyorum. Hindistan’a karşı Türkiye- Azerbaycan- Pakistan aksının kurulduğunu, buna karşılık “Hindistan’ın Ermenistan ve Yunanistan ile bağlarını derinleştireceğini” yazıyorlar. Türkiye’yi Yunanistan’la tehdit ediyorlar yani. Bu kapsamda Hindistan, radar ve roket sistemlerini içeren daha önceki anlaşmalara ek olarak Ermenistan ile yeni bir savunma ihracat anlaşması imzalamış. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile denizcilik alanında işbirliğine gidilecekmiş.
Hindistan artık dünyanın en kalabalık ülkesi. Ancak askeri, diplomatik ve ekonomik kapasitesinin Türkiye’ye zarar verebilecek potansiyelde olduğunu düşünmüyorum. Azerbaycan-Ermenistan barışının çok yakın olduğu şu günlerde Türkiye’yi komşu ülkelerle tehdit etmek “kağıt üzerinde hoş görünse de” uygulanabilir değil. Bu yüzden, duygusallığı bir kenara bırakarak rasyonel zeminde hareket etmeleri faydalı olacak.


