Bizim çocuklar kafaya koydu Ali Kemal Yazıcı
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Bu zaman diliminde hazırlık maçları oynamak zordur. Bir de farklı oyun kültüründen gelen oyuncularla ulusal anlamda zorluk derecesi daha da zordur. Liglerinin yoğun temposundan sonra tatil takviminde motive olmak, tempo yapmak ve okyanus ötesinde zamana uymak fiziksel yorgunluğun hissedildiği bu mevsimde işinizi daha da zorlaştırır.
Bu formalite maçları Dünya kupası eleme grubu maçları için ölçü olmasa da en azından oyun formasyonunun algılanıp, uygulanması adına önem taşır. İdeale yakın bir kadro ile ABD'de kamp süreci geçiren A Milliler, en büyük eksikliği Hakan Çalhanoğlu’nun yokluğu ile yaşadı.
İkinci bölgede temaslı oyunu savunma arkasına atılan toplarla şekillendirip sonuç arayan ev sahibi ekip başlarda fizik üstünlüğü ile öne çıktı. Ancak Türk Milli Takımı oyunu dengeledikten sonra skoru da tutarken bunda en önemli etken ikinci bölgede vermiş olduğumuz karşılık ve gösterdiğimiz direnç oldu.
Maçın başında geriye düşen Millilerimiz ilk çeyrekten sonra oyuna tutunurken İsmail, Eren ve Orkun’un desteklediği Arda, Kerem ve Kenan üçlüsü ile tehlikeli pozisyonlar oluşturdu, sonrasında doğru koşular ve baskı sonucu Arda ile eşitliği sağlayıp Kerem ile öne geçti.
İkinci yarıda savunmadan oyun başlatma isteğimizi ABD takımı ön alan baskısı ile kırmaya çalışırken kenar toplarından ciddi pozisyonlar buldu. Buna karşın topa sahip olduğunda telaş yapmayıp, doğru pas bağlantıları ile rakibin direncini kıran Millilerimizin buna rağmen savunmada yüksek top zaafı dikkat çekti.
Skordan bağımsız değerlendirmemiz gerekirse Türk Milli takım için bu maçta fiziksel yetersizlik ve mücadele gücünden daha çok düşünce birlikteliğinin ve kazanma isteğinin üst düzey olmasıydı. Belli ki bizim çocuklar kafaya koymuş; "Dünya Kupası'na ya gideceğiz, ya gideceğiz."


