Kim ders alacak? Ali Kemal Yazıcı
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Gruplar belli olduğunda en iyi ikinci olarak Dünya kupasına katılma planları yapılan ülkemizde bu denli karamsarlığın yaşandığı bir ortamda futbolcu kadrosunun başka planlar içinde olması mümkün olamazdı. Son Avrupa şampiyonasında hem A takım hem de ümit takım kategorisinde şampiyon olan İspanya, Avrupa şampiyonası öncesinde ki son 8 yılı gerek oyuncu, gerekse de oyun formasyonunu oluşturma adına hazırlanırken bunu ne denli başardıklarını dün akşam bir kez daha gördük. Özgüveni yüksek, pas bağlantılarını sağlıklı yapıp ön alan baskısı ile ikinci bölgede alana ve topa hakim olan ve aile boyu hücum organizasyonları geliştiren İspanya karşısında daha işin başında en iyi ikinci misyonu yüklenen bir takımın çokta başarılı olması beklenemezdi. Maç boyunca ne yaptığını bilen; enerjisini ekonomik kullanıp, pas bağlantılarını doğru yapan İspanya karşısında alan daraltamayıp, ikinci bölgede baskı kuramadığı gibi takım savunmasından da uzak olan ve bireysel ataklarla sonuç üretmeye çalışan Türk Milli takımının bu atakları sadece tribünleri heyecanlandırdı. İkinci bölgede İsmail Yüksek’in oyunu tutma adına mücadelesinin yetersiz olması, oyunu iki yönlü oynayabilme yeteneği olan Hakan Çalhanoğlu’nun her iki kurguda da etkin olamamasına ek olarak bloklar arasında ki açının takım savunmasına izin vermediği Türk Milli takımı, gol ümidini Arda Güler merkezli hücumlara bağlasa da bunda başarılı olunamadı. Böylesine üst düzey bir turnuvada yer alacaksan takım savunmasına öncelik vereceksin. Sadece koşmak yetmez, doğru pas bağlantıları ile geçişleri hızlı yaparak ön alan baskısı ile sonuç arayacaksın. Yoksa rakibin izin verdiği kadar oynarsan bu ve buna benzer sonuçlar kaçınılmazdır. Zaten 6. dakikada gelen ilk gol maçı bitirmişti. Saman alevi gibi gelişen ataklarımız ise bireysel yetenek işiydi. Bu grupta rakipsiz olan İspanya hem sonuç üretiyor hem de Dünya kupası için oyununu geliştiriyor. Bize kalansa baharı bekleyen kumrular gibi en iyi ikinci olma ümitlerini sürdürmemiz olacak. Üzülmekle bu sorunlar giderilmez. Futbolda kendi gerçeklerini terk edip üretim yerine paraya dayalı bir sistemin kaçınılmaz gerçekleri ile bir kez daha yüzleştik ama bu gerçeklerden kim ders alacak o belli değil!..


