Bu protesto değil, av İspanyol da olamıyorlar Faslı da
Haber Global sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Murcia’dan 40 kilometre uzakta, Carrascoy’un çıplak dağ sırasının ardında uzanan Campo de Cartagena’da büyük bir kır alanı yayılır. Kışın sarı, yazın daha da sarı bir alandır burası; çiftçilerin tarlalarıdır ve son günlerde ulusal basının manşetlerine çıkan bir kasabayı, Torre Pacheco’yu barındırır.
Geçen cumartesi, kentin yerlisi olan 68 yaşındaki Domingo Tomás, kentteki yürüyüşlerinden birinde Mağrip kökenli olduğu iddia edilen üç genç tarafından vahşice saldırıya uğradığını bildirdi.
Olay hızla sosyal medyada ve basında yayıldı ve İspanyol aşırı sağı, Vox’un “eşit mesafe” tutumunun ve çeşitli neonazi grupların itici gücüyle, kasabada göçmenlere karşı toplu avlar düzenlenmesi için genel bir çağrı başlattı: Pogrom talep ediyorlardı.
Pazar ve pazartesi geceleri boyunca kent, neonazilerin öncülüğünde şiddetli ayaklanmalara sahne oldu. Bu olaylar çok sayıda tutuklamayla sonuçlandı –aralarında yaşlı adama saldırdığı iddia edilen zanlılar da vardı– ve 40 bin civarındaki nüfusu olan bu kentin bütün bir genç kuşağı aşırı sağın hedefi haline geldi.
Yıllarca süren barış içinde bir arada yaşam bir anda bittiO zamandan beri Torre Pacheco’nun sokakları bomboş. Bir yanda merkezde devriye gezen sayısız gazetecinin bakışları, bir yanda yıllardır Mağripli nüfusla barış içinde yaşamış komşuların bakışları ve bir yanda da salt korkudan, paniğin kendisinden dolayı evlerine kapanan bir etnik azınlık.
“Hayır, hayır; hizmet veremeyiz, cami üç gün kapalı kalacak”: Bu cümle San Antonio mahallesindeki tüm Müslüman ibadet merkezlerinde sürekli tekrar ediliyor; bu mahalle Torre Pacheco’daki Mağripli toplumun merkez üssü. Çoğu tarım işçisi olan sakinler, kendilerini güvende hissettikleri yerlere saklanıyor ve korkudan yüzlerin göstermemeyi tercih ediyor.
Kırktan fazla farklı milletten insanın yaşadığı ve nüfusun %30’unun Müslüman olduğu bu kentte, tüm İspanya’nın gözü şimdi Pachequeros’un çok belirli bir kesimine çevrilmiş durumda: ikinci kuşak Mağripli gençlere.
Bu gençler, köklerinin kültürü ile İspanyol kültürü arasında gidip gelirken, aşırı sağın resmi ve gayri resmi sözcülerine göre şiddetin faili olarak vahşice hedef gösterilip kovalanıyorlar; barbarlar, duygu ya da vicdanı olmayan ve sadece bıçak ve palanın dilinden anlayan, kötülük yapmaktan zevk alan yaratıklar olarak betimleniyorlar. Ancak Torre Pacheco’daki –özellikle de San Antonio’daki– sosyal gerçeklik çok daha karmaşık ve zengin.
“Vatansız çocuklar”“Bunlar vatansız çocuklar, entegre olmakta zorlanıyorlar,” diyor kimliğini korkudan açıklamayan önemli bir Müslüman toplumu temsilcisi –çünkü karısı ve çocukları günlerdir 'avlanma korkusuyla' evden çıkmıyor. “Arapça konuşamıyorlar ama İspanyol da sayılmıyorlar. Burada doğdular ama hiçbir yere ait değiller. Fas’a tatile gittiklerinde oradakilerle de iyi anlaşamıyorlar çünkü oranın insanı değiller ama buranın da değiller. Bu bir sorun.”
Bu kişi, bu çocukların suç işlemediğini söylemiyor; onları aziz mertebesine yükseltmiyor ama başkalarından daha tehlikeli olmadıklarını ve suç işleyenlerin de bunu saf kötü niyetle yapmadığını anlıyor.
“Entegrasyon sorunları var,” diye devam ediyor. “Sosyal hizmet uzmanları yok, bu çocuklara okumaya devam etmeleri gerektiğini öğretecek ve eskiden kriz zamanında verilenler gibi meslek kursları sunacak insanlar yok. Her şey tarımda çalışmak olmamalı.”
Torre Pacheco para dolu ama aynı zamanda eşitsizlik de dolu. Tajo-Segura su aktarımından sulanan tarlaların toprak sahipleri, alanı çeşitli koşullarda işleyen binlerce Mağripli işçiyle –birçoğu artık İspanyol– tuhaf bir denge içinde yaşıyor. “Aynı partilere gitmiyoruz. Birlikte yaşıyoruz ama aynı değiliz,” diyor o temsilci.
San Antonio, Nazi avlarının mahallesiNazi avları sırasında en çok damgalanan mahalle San Antonio oldu; burada büyük bir Faslı nüfus var ve kentin diğer bölgelerine göre suç oranlarında belirgin bir fark yok, belediye kaynakları bunu doğruluyor. Ancak net bir fark var: kurumsal ihmal.
San Antonio’da Tinajas kavşağını geçince kırık kaldırımları, unutulmuş sokakları ve berbat durumdaki asfaltı görürsünüz. “Yağmurda burada araba sürmeyi dene bakalım,” diyor biri.
Mahalle, bugünkü Mağripli merkezine, onlarca yıl önce önceki sakinlerin göçmenlerin geldiğini görünce başka yerlere taşınmasıyla dönüştü; eski evler alındı ve tarımda iş bulanlar buralara yerleşti.
Buna rağmen, mahallede bir tür barış havası var; Guardia Civil’den onlarca polisin gece gündüz ırkçı av tehditleri nedeniyle tüm girişleri kontrol etmesine rağmen. Çocuklar scooter'larıyla dolaşıyor, erkekler kahve içiyor ve kadınlar ise korkudan evde saklanıyor. Panik gerçek. Sararmış boş arsalarda ya da ezilmiş sokak lambalarının altındaki sohbetlerde başka bir şey konuşulmuyor.
“Eğer bize gelirlerse biz de onlara gideriz”“İnsanlar korkuyor, kayınvalidem İspanyol ve birkaç günlüğüne Murcia’ya gitti çünkü mahallede ne olacağından korkuyor,” diyor tarlada çalışan bir vatandaş. “Sence şu köşede oturan yaşlı amcalar olay mı çıkarır?” diyor Campo de Cartagena’daki serin köşede dinlenenleri göstererek. “Olay çıkaranlar burada sokakta değil. Ha, şunu da söyleyeyim, eğer onlar bize gelirse biz de onlara gideriz.”
“Çok haksızca. Zarar verenler dışarıdan gelenler,” diyor güneş gözlüklü, atletli yaklaşık 30 yaşındaki bir genç mahallede dolaşırken. “27 yıldır burada yaşıyorum, hiç sorunum olmadı. Yaşlı adam için yapılan protestoya ben de katılırdım, bu çok haksız bir şey. Ama böyle değil. Bu protesto değil, bu av.”


