Canlı türleri yok oluyor, plastik atık sorunu büyüyor
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Küresel iklim değişikliğinin yanı sıra küresel ekolojik yıkım canlı türlerinin yaşamını tehdit ediyor. Canlı türleri, küresel ölçekte benzeri görülmemiş bir yok oluş sürecinden geçerken, çevre kirliliği ve plastik atıklar ise gezegeni yok oluşa sürüklüyor. Uluslararası Doğa Koruma Birliği'nin son olarak yayımladığı Kırmızı Liste verileri, durumun ciddiyetini tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. 166 binden fazla türün 46 bininin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu vurgulanan raporda, yaban hayatı popülasyonlarının ortalama yüzde 69 oranında azaldığını gösteriyor. "Tatlı su türlerinde ise bu düşüş yüzde 83 gibi çarpıcı bir seviyeye ulaşmış durumda.

Son ekoloji raporlarına göre Türkiye’nin biyolojik zenginliği ve yerel türlerin daralan yaşam alanları, artan iklim stresi ve insan faaliyetlerinin baskısıyla hızla eriyor. Deniz kaplumbağaları, turnalar ve yaban arıları gibi birçok tür, yapılaşma ve tarım ilaçlarının kullanımı nedeniyle tehdit altında bulunuyor. Tuz Gölü, Burdur Gölü ve Manyas Gölü’nün çekilme oranları her geçen yıl artarken, Akdeniz’de ise Süveyş Kanalı üzerinden yayılan istilacı türler, yerli deniz canlılarını baskı altına alıyor.
VAHİM TABLOÖte yandan Türkiye açısından bir diğer önemli sorun ise Avrupa Birliği ülkelerinden geri dönüşüm adı altında gönderilen plastik atıklar. Avrupa Birliği ülkelerinden Türkiye’ye yapılan plastik atık ihracatı, 2023 Ocak ayında aylık 10 milyon kilogram düzeyindeyken, bu rakam, 2024 Kasım’ında 44 milyon kilograma ulaştı. Bu miktarın, günlük 257 kamyon dolusu plastik atık anlamına geldiği belirtiliyor. Yıl genelinde bakıldığında ise tablo daha da çarpıcı: 2024 yılı boyunca Türkiye’ye toplamda 425 milyon kilogram plastik atık gönderildi. Plastik atıkların büyük bölümünü ise 'Yüksek Yoğunluklu Polietilen ve 'Düşük Yoğunluklu Polietilen' türleri oluşturdu.
AB ülkeleri arasında en çok plastik atık gönderen ülkeler, ise Almanya, Belçika, İtalya ve İspanya olarak sıralanıyor. Almanya, sıkı çevre yasaları ve yüksek işçilik maliyetleri nedeniyle geri dönüşüm yerine ihracatı tercih ederken, Belçika ve İtalya; atık yönetimi konusunda kapasite sıkıntıları yaşıyor. İspanya ise özellikle tarımsal ambalaj atıklarını Türkiye gibi ülkelerde bertaraf etmeyi sürdürüyor.
YÜZDE 30'U DÖNÜŞÜYORTürkiye ile AB arasındaki "atık ilişkisi", yalnızca çevresel değil, sosyal adalet ve çifte standart tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Türk vatandaşları, AB ülkelerinden vize almak için aylarca bekletilirken, Avrupa’dan gelen plastik atıklar hiçbir gecikmeye uğramadan gümrüklerden geçiyor. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ise AB ülkelerinde plastik atıkların geri dönüşümünün son derece pahalı olduğuna dikkat çekerken, "STK’ların ve çevre örgütlerinin saha raporlarına göre, ithal edilen plastiklerin yüzde 20 ila yüzde 30’u, geri dönüştürülmeden yakılıyor veya vahşi depolamalara bırakılıyor. Bu da hava, su ve toprak kirliliğini artırıyor. Bununla birlikte, geri dönüşüm sektöründe faaliyet gösteren bazı firmaların kapasite üstü ithalat yaptığı da öne sürülüyor" bilgisini paylaşıyor.

Avrupa Birliği'nin, 2024 yılında Atık Sevkiyat Yönetmeliğini onayladığını da ifade eden Prof. Dr. Öztürk, uyarılarının devamında ise şunları söylüyor: "Ancak bu düzenleme 21 Kasım 2026’da yürürlüğe girecek ve OECD dışı ülkelere plastik atık ihracatı yasaklanacak. Türkiye bir OECD ülkesi olduğu için, söz konusu yasak kapsamına girmiyor. Dolayısıyla, 2026 sonrasında AB’nin plastik atık ihracatı daha çok Türkiye’ye yönlenecek."
Kaynak: Web Özel


