CHP li Sarıbal: TMO, fındıkta açıkladığı 190 200 TL lik alım fiyatıyla üreticiye zararına satış dayatıyor
T24 sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, fındıkta rekolte ve üreticilerin fiyat beklentilerini değerlendirdi. Üretim maliyetinin kilogram başına 175-200 TL arasında olduğunu, ancak Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıkladığı 190-200 TL’lik alım fiyatı ile üreticiye "zararına satış" dayattığını belirten Sarıbal, fiyatın Ferrero’nun stratejilerine göre belirlendiğini, iktidarın üreticiye bir kez daha sırtını döndüğünü söyledi. Sarıbal, her yıl rekolte tahminleri üzerinden oynanan oyunlarla fındık fiyatlarının bilinçli şekilde baskılandığını kaydetti.
Orhan Sarıbal, fındıkta rekolte ve üreticilerin fiyat beklentilerine ilişkin açıklama yaptı. Sarıbal, şunları kaydetti:
"Dünyada en fazla üretilen ikinci sert kabuklu meyve olan fındığın dikim alanlarının yüzde 70’i Türkiye’de bulunuyor ve dünya fındık üretiminin yüzde 65’ini Türkiye tarafından karşılıyor. 2024 yılında Türkiye, toplamda 123 farklı ülkeye 323 bin ton iç fındık ihracatı gerçekleştirerek 2,6 milyar dolarlık döviz geliri sağladı. Yıllık bazda bakıldığında, 2015 yılında elde edilen 2,8 milyar dolarlık rekorun ardından, bugüne kadarki en yüksek ikinci ihracat gelirine ulaşıldı. İhracatın yüzde 46’sı Almanya ve İtalya’ya yapıldı. Türkiye tarımda net ithalatçı olmasına rağmen ekolojik üstünlüğe sahip olduğu fındıkta son 22 yılda toplam 39 milyar dolar ihracat geliri sağladı."
"Yaşanan şiddetli donun ardından 2,7 milyar TL’lik zararın 1,4 milyarı yalnızca Ordu’da meydana geldi""Türkiye’de fındık üretimi hem iklim krizinin hem de yıllardır uygulanan neoliberal tarım politikalarının kıskacında. ABD’de dekara 285 kg verim alınırken, Türkiye’de bu rakam yalnızca 93 kilogram. Bu fark bilinçsiz dikim alanlarından ve işletmelerin küçüklüğünden kaynaklanmaktadır. Türkiye’de ortalama işletme büyüklüğü 14 dekar; geçinmek içinse en az 22 dekara ihtiyaç var. Nisan 2025’te yaşanan şiddetli don, fındık üretimini vurdu. TARSİM’e göre, 2,7 milyar TL’lik zararın 1,4 milyarı yalnızca Ordu’da meydana geldi. Ancak üretici tarlasına bile giremeden TMO, üreticinin elindeki fındığın 200-210 liradan işlem gördüğü bir dönemde elindeki 10 bin ton fındığı piyasaya sürdü. Üstelik 150 TL gibi üreticinin elindeki ürünün çok altında bir fiyatla."
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın koordinasyonunda, ilgili kurumların temsilcilerinden oluşan komisyonun yürüttüğü 2025 yılı fındık rekolte çalışmalarını tamamladığını, 2025 yılı kabuklu fındık rekoltesini 449 bin ton olarak belirlediğini kaydeden Sarıbal, şöyle devam etti:
"TÜİK, 2025 rekoltesini 520 bin ton olarak açıklarken, Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Konseyi 610 bin ton dedi. Tarım Bakanlığı ise 449 bin tonda kaldı. Bu miktar önceki yıla göre yüzde 39’luk bir gerilemeyi ifade etmektedir. Türkiye’nin en fazla fındık üreten ili olan Ordu’daki rekoltede de dikkat çekici bir düşüş yaşandı. 2024 yılında 202 bin ton olan rekolte, bu yıl 64 bin olarak tahmin ediliyor. Bu da yaklaşık yüzde 68’lik bir düşüşe karşılık geliyor. Üretici örgütleri ise don, kuraklık ve zararlılar nedeniyle gerçek rekoltenin 300-350 bin ton civarında olduğunu söylüyor."
"Ziraat Odalarına göre üretim maliyeti kg başına 175-200 TL arasında. Ancak TMO’nun 190-200 TL’lik alım fiyatı, üreticiye yine 'zararına satış' dayatıyor. Fındık fiyatının, Ferrero’nun stratejilerine göre belirleniyor ve iktidar üreticiye bir kez daha sırtını dönüyor. 2000’li yıllarda IMF-Dünya Bankası eliyle tarım destekleri budanırken, Fiskobirlik’de etkisizleştirildi. Üretici yalnızlaştırıldı. Şirketler örgütlü, çiftçi dağınık. Bu denklemde kim kazanır?"
"Devlet ise üreticiye destek olmalı, üretici bu kriz karşısında yalnız bırakılmamalıdır""Her yıl rekolte tahminleri üzerinden oynanan oyunlarla fındık fiyatları bilinçli şekilde baskılanıyor. Bu manipülasyon, üreticinin gelirini azaltıyor; emeğinin gerçek karşılığını almasını engelliyor. Fiyatların birkaç büyük şirketin çıkarına göre şekillendirilmesine artık son verilmelidir. Üreticiler, fiyatlar hak ettikleri seviyeye çıkana kadar ürünlerini pazara indirmemeli; örgütlü biçimde tepkilerini göstermelidir. Devlet ise üreticiye destek olmalı, Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalara olan borçları ile TARSİM kapsamındaki sigorta prim ödemelerini en az iki yıl süreyle ertelemelidir. İklim krizinin etkisiyle ortaya çıkan aşırı sıcaklar nedeniyle oluşan ürün yanıkları gibi zararlar da TARSİM kapsamında güvence altına alınmalı; üretici bu kriz karşısında yalnız bırakılmamalıdır. Ürün kayıplarına ilişkin tazminatlar yalnızca maliyetler üzerinden değil, üreticinin gerçek gelir kaybı esas alınarak hesaplanmalıdır. Bugün büyük ölçüde etkisizleştirilmiş olan FİSKOBİRLİK yeniden ayağa kaldırılmalı; fındık üreticilerinin güçlü örgütü haline getirilmelidir. Fiyat belirleme süreçlerinde yalnızca şirketler değil, üretici örgütleri de söz ve karar sahibi olmalı; fiyatlar, çiftçiler ile şirketler arasında doğrudan pazarlıkla belirlenmelidir." (ANKA)


