Cumartesi Anneleri 1067. haftada: 33 yıl önce kaçırıldıktan sonra katledilen Ayten Öztürk için adalet çağrısı
SonTurkHaber.com, T24 kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
T24 Haber Merkezi
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargı önüne çıkarılmasını talep etmek için her hafta Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri, bu hafta da 1067’nci kez bir araya geldi. Bu hafta, kaçırıldıktan sonra katledilen 27 yaşındaki Ayten Öztürk’ün hikâyesi paylaşıldı.
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nda 1067’nci kez bir araya geldi. Eylemde, 33 yıl önce kaçırıldıktan sonra katledilen 27 yaşındaki Ayten Öztürk’ün hikâyesi paylaşıldı. Katılımcılar, kayıpların fotoğraflarını taşıyarak hem adalet talebini yineledi hem de Öztürk’ün akıbetini sordu. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"1067 haftadır ısrarla söylüyoruz: Türkiye’de zorla kaybetmeler etkin soruşturmalarla ele alınmadı; failler yargı önüne çıkarılmadı, cezalandırılmadı. Devlet, uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmedi. Bu ağır ihlalin sonuçlarını giderecek etkili bir yol sunmadı. Suça maruz kalanı değil, failleri ve sorumluları koruyan bir yaklaşım benimsedi; kayıp yakınlarını ise susturmaya ve yıldırmaya çalıştı. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda hesap verilebilirlik sağlanmayınca hukuk ve demokrasi yalnızca sözde kaldı.
1067.haftamızda, tüm hukuk yolları tüketilmesine rağmen sonuç alınamayan Ayten Öztürk dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Öztürk ailesi Dersim’de yaşıyordu. Tunceli İl Özel İdaresi’nde şef olarak çalışan Hıdır Öztürk, Mayıs 1992 tarihinde Tunceli İl Jandarma Alay Komutanı Mustafa Sabri Yazgankıran tarafından telefonla arandı ve kızlarıyla birlikte alaya çağrıldı.
Hıdır Öztürk üç kızıyla birlikte alaya gitti. Albay Yazgankıran tehditler içeren görüşmeden sonra bir askere, 'Bunları aşağıya Mahmut Bey’e götür” dedi. Aslında 'Mahmut Bey', MİT ve JİTEM adına çalışan, 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım’dı. Yıldırım, üç kardeşi sorguladı, adres ve telefon bilgilerini aldı. Kısa süre sonra devlet memuru olan iki kardeş başka şehirlere sürgün edildi.
Hıdır Öztürk’ün Dersim’de kalan kızı, Ayten Öztürk, Mazgirt ilçesine bağlı Akpınar’da Tunceli İl Özel İdaresi’ne ait bir fabrikada çalışıyordu. 27 Temmuz 1992 akşamı mesai çıkışında, içinde dört kişi bulunan beyaz bir arabayla kaçırıldı.
Ayten Öztürk, 8 Ağustos 1992’de Elazığ Karşıyaka Kartaltepe mevkiinde, bir eli dışarıda kalmış şekilde gömülü olarak bulundu. İşkenceden tanınmaz hale gelen bedeninin teşhisi giysilerinden yapılabildi. Ancak otopsi raporunda işkence bulgularına yer verilmedi, detaylı otopsi yapılmadı. Açılan soruşturma hızla kapatıldı.
Daha sonra JİTEM komutanı Cem Ersever ve JİTEM elemanı Abdülkadir Aygan, Ayten Öztürk’ün Yeşil ve ekibi tarafından OHAL Valiliği’nce tahsis edilen beyaz Land Rover araçla kaçırıldığını, Diyarbakır JİTEM’e götürüldüğünü ve günlerce işkence gördükten sonra infaz edildiğini açıkladı. Bu itiraflar basında da yer aldı.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Aralık 2011’de baba Hıdır Öztürk’ü dinledi. Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Elazığ ve Tunceli Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine dosya yeniden açıldı.
Tüm iç hukuk yollarından sonuç alamayan aile, 2013 yılında Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme, 21 Nisan 2016 tarihinde yaşam hakkı kapsamında etkin soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine hükmetti ve dosyayı Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Hazırlanan iddianame kabul edilerek dava açıldı ve Musa Anter davasıyla birleştirildi.
Ancak tanıklar, deliller ve itiraflar olmasına rağmen; Ayten Öztürk’ü kaçıran, işkence eden, katleden ve suçu örtbas edenler yargılanmadı. Dava, 21 Eylül 2022’de zamanaşımından düşürülerek cezasızlıkla sonuçlandı.
Ayten Öztürk’ün kaybedilişinin 33. yılında bir kez daha hatırlatıyoruz: İnsanlığa karşı suçlarda zamanaşımı olamaz. Failler kim olursa olsun, devletin hangi kademesinde bulunursa bulunsun, yargılanmadan ve hesap vermeden gerçek bir hukuk düzeni kurulamaz. Adalet ancak cezasızlık zinciri kırıldığında mümkün olabilir.
Kaç yıl geçerse geçsin; Ayten Öztürk için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."


