Dağ fare mi doğurdu?
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, 9 Kasım 2022 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kuruldu. Başkanlığın, Alevi toplumunda bir karşılığı olduğu söylenemez. Aksine bu Başkanlık, önemli Alevi örgütleri ve toplumun önemli bir çoğunluğu tarafından yoğun eleştiriler ve tepkilerle karşılandı.
Bölücü ve asimilasyoncu bir odak olan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nda yaklaşık iki yıldır başkanlık görevini yürüten Alirıza Özdemir adındaki ülkücü şahsiyet bir cumhurbaşkanı kararnamesiyle görevinden alındı, yerine İçişleri Bakanlığı müşaviri Esma Ersin atandı.
Ülkücü Alirıza Özdemir yerine AKP’li Esma Ersin'in Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'na atanması, Alevi toplumu içinde var olan endişeleri ve tartışmaları daha da derinleştireceğe benziyor. Bu tür bir değişikliğin, kurumun Alevi toplumu nezdinde zaten sınırlı olan kabulünü nasıl etkileyeceği önem taşıyor. Bu değişiklik Alevi toplumunun taleplerini karşılamada bir ilerleme sağlayabilecek mi, yoksa mevcut tartışmaları daha da mı artıracak?
Siyasi Kimliklerin Değişimi
Yeni Başkan Esma Ersin, son olarak İçişleri Bakanlığı Müşaviri olarak görev yapıyordu. Daha önce Cem Vakfı Yerel Yönetimler Başkanı iken Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın kurulmasını desteklediği için görevinden alınmıştı. Bu durum, kendisinin kurumun kuruluş felsefesine yakın bir isim olduğunu ve AKP’nin Alevi politikalarına sıcak baktığını gösteriyor. Ersin’in İçişleri Bakanlığı Müşavirliği döneminde cemevlerini sıkça ziyaret etmesi ve Alevi Dedeleri ile görüşmesiyle de AKP’nin Alevi toplumuna yönelik mevcut yaklaşımının şekillenmesinde rolü olduğu söylenebilir.
Önceki Başkan Alirıza Özdemir, Alevi örgütleri tarafından ülkü ocaklarında yetişen bir militan olması nedeniyle eleştiriliyordu. Ayrıca Osmanlı Bektaşi Tarikat Tekkesi’nin günümüzdeki bazı temsilcileriyle işbirliği yapması da büyük tepkilere neden olmuştu.
MHP'li Alirıza Özdemir'in yerine AKP'li Esma Ersin'in Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'na atanması kesinlikle siyasi bir atama olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca AKP’nin Türk İslam Sentezci bir ideolojinin savunucusu olan MHP’li birini tasfiye etmesi siyasi iktidarın nasıl bir politik manevra içinde olacağı konusunda da endişelere yol açmaktadır.
Bir kurumun başında farklı siyasi partilere yakın isimlerin görevlendirilmesi veya değiştirilmesi, doğrudan siyasi bir tercihtir. Bu siyasi tercihlerin sonuçlarının Alevi toplumuna ne tür zararlar vereceği endişesi, beraberinde yeni bir operasyonunun sinyallerini de taşımaktadır.
Alevi Toplumunun Talepleriyle Çelişki
Alevi toplumunun talepleri, cemevlerine ibadethane statüsünün tanınması ve Diyanet gibi bir kurum yerine kendi özerk yapılarını kurmaları yönündeyken, bu Başkanlık devlete bağlı bir yapı olarak konumlandırıldı. Başkanların değişimi de bu temel taleplerin karşılanmasına yönelik bir adım olmaktan ziyade, siyasi iktidarın Alevi politikalarındaki iç dengelerin bir yansıması olarak algılanmalıdır.
İktidarın Kendi Politikalarını Pekiştirme Arzusu
Esma Ersin'in Başkanlığın kurulmasını destekleyen bir isim olduğu biliniyor. Bu durum, iktidarın Alevi toplumuna yönelik mevcut politikalarını devam ettirme ve güçlendirme arzusunun bir göstergesi olabilir. Bu değişiklik, bir önceki başkana yönelik yoğun eleştiriler ile oluşan uyumsuzluklar veya beklenen verimin alınamaması gibi durumlar, siyasi iktidarın yeni bir isimle kendi siyasi vizyonlarını daha etkin uygulama çabası olarak yorumlanabilir.
Herhangi bir kamu kurumunda üst düzey yöneticilerin atanması, özellikle de hassas alanlarda faaliyet gösteren bu tür kurumlarda, siyasi bir nitelik taşır. MHP'ye yakın bir ismin yerine AKP'ye yakın bir ismin getirilmesi, iktidar bloğunun içindeki dengeler ve Alevi toplumuna yönelik stratejiler açısından doğrudan siyasi bir karar olarak okunmalıdır. Bu tür atamalar, genellikle ilgili alandaki siyasi kontrolü artırma ve politikaları kendi ideolojik çerçevelerine oturtma amacı güder.
Devlet Kontrolü ve Asimilasyon Endişelerinin Artması
Alevi toplumu, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın kurulmasını "Aleviliğin devlet kontrolüne alınması" ve "asimile edilmesi" çabası olarak görüyor. Esma Ersin'in bu başkanlığa destek veren bir isim olması, bu endişeleri pekiştirecektir. Aleviliğin bir inanç değil, bir kültür olarak ele alınması ve Cemevlerine ibadethane statüsünün tanınmaması gibi temel sorunlar, yeni başkanla birlikte de devam edeceğine kesin gözüyle bakılmalıdır.
Alevi Örgütleriyle Diyalogun Zorlaşması
Alevi toplumunun çatı örgütleri, Başkanlığın kuruluş sürecinde kendilerinin muhatap alınmamasını eleştiriyordu. Esma Ersin'in atanmasıyla birlikte, bu örgütlerle kurum arasındaki mesafenin kapanması yerine daha da açılması muhtemeldir.
Dedelere Maaş Konusu ve Geleneksel Yapı
Başkanlık bünyesinde Dedelere maaş bağlanması konusu, Alevi geleneğinde önemli bir tartışma konusu. Esma Ersin'in bu konudaki tutumu veya uygulamaları, Dedelerin toplumsal rolü ve inanç hiyerarşisindeki yeri açısından yeni tartışmaları tetikleyebilir. Alevi Dedeleri, maaş karşılığı hizmet vermenin geleneksel rızalık ilkesine aykırı olduğunu belirtmektedir.
İç Kutuplaşmaların Derinleşmesi
Başkanlığın kuruluşuyla birlikte Alevi toplumu içinde bir kutuplaşma yaşanmıştı. Siyasi iktidarın ‘böl-parçala-yönet’ politikasının önemli bir aracı olan bu kurum toplumun birliğini zedelemektedir. Bir kısım Alevi, AKP’nin bu adımını olumlu karşılarken, ezici çoğunluk tepkilidir. Esma Ersin'in atanması, bu kutuplaşmanın daha da derinleşmesine neden olabilir. Özellikle kurumla iş birliği yapacak kesimler ile muhalif kalan kesimler arasındaki ayrışma belirginleştirecektir.
Beklentilerin Karşılanmaması
Alevi toplumunun temel beklentileri, cemevlerinin yasal olarak ibadethane statüsüne kavuşturulması, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması veya tüm inançlara eşit mesafede duran ve Alevi inancının devlet müdahalesi olmaksızın kendi özerk yapısıyla yaşatılmasıdır. Bu atama, bu köklü beklentilerin karşılanması yönünde bir işaret olarak görülmemektedir.
Özetle, Esma Ersin'in Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'na atanması, Alevi toplumunda kurumun meşruiyetine dair süregelen tartışmaları alevlendirecek ve endişeleri artıracaktır. Bu atama, Alevi toplumunun büyük bir kısmının "eşit yurttaşlık" ve "inanç özgürlüğü" talepleriyle tam anlamıyla örtüşmeyen, devletin belirlediği bir çerçevede atılmış bir adım olarak algılanmaya devam edecektir.
Başkanlık düzeyindeki bir görev değişikliği, genellikle bir kurumun izleyeceği politikalar, öncelikler ve iletişim stratejileri açısından sinyaller verir. Yeni atanan başkanın geçmişi, duruşu ve Alevi toplumuyla ilişkileri, kurumun gelecekteki seyrini belirlemede etkili olabilir. Ancak, Alevi toplumunun genel endişeleri kurumun varoluş nedenine ve AKP’nin Alevi inancına yaklaşımına odaklandığı için, sadece başkan değişikliğiyle bu köklü endişelerin giderilmesi beklenemez.
Sonuç olarak, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, siyasi iktidar tarafından sinsice atılmış bir adım olmakla birlikte, Alevi toplumunun geniş kesiminde beklentileri karşılamamış ve kabul görmemiştir. Alevi toplumu, eşit yurttaşlık, zorunlu din dersleri ile inanç özgürlüğü taleplerinin karşılanması ve cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşması gibi temel konularda çözümler beklemektedir.


