DEM Parti: Anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yeni anayasa tartışmalarına ve İmralı süreci üzerinden yürütülen iddialara net yanıt verdi.
Anayasanın aceleyle hazırlanamayacağını belirten Bakırhan, sürecin toplumsal bir sözleşme çerçevesinde ele alınması gerektiğini söyledi.
Yeni anayasa çalışmalarının seçim öncesine yetişip yetişmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurgulayan Bakırhan, “Anayasa seçimden önce olacak mı, yetişecek mi; bunu sormak lazım önce. Kolay mı o kadar anayasa?” dedi. Bazı çevrelerin tartışmaları bilinçli biçimde bulandırdığını savundu.
DEM Parti’nin bugüne kadar “üçüncü yol” siyaseti izlediğini belirten Bakırhan, “Hiçbir zaman bir blokun ya da iki siyasi partiden birisinin tarafı olmadık” diyerek, partiler üstü bir çizgi izlediklerini söyledi.
Geçici seçim işbirliklerinin toplumsal talepler doğrultusunda gerçekleştiğini belirten Bakırhan, “Kendi yolumuzu anlatmaya, örgütlemeye çalıştık” dedi.
Anayasanın toplumsal bir sözleşme olduğunu vurgulayan Bakırhan, sürecin katılımcı ve eşitlikçi biçimde yürütülmesi gerektiğini ifade etti:
"TOPLUM YAPIN DERSE DİKKATE ALIRIZ"“Ülkenin gelecek on yıllarını belirleyecek bir toplumsal sözleşmeyi bir parti kendi çıkarına, geleceğine göre hazırlarsa diğerleri buna uyar mı, uymak zorunda mıdır?”
Şu an için DEM Parti’nin yeni anayasa gündeminde öncelik olmadığını belirten Bakırhan, “Türkiye’de adalet, hukuk sorunu, özgürlük sorunu, ekonomide adalet sorunu var bunlar çözülür, sonra ülkede ‘Bir de demokratik anayasa yapalım’ derlerse ve toplum da ‘yapsın’ derse biz tabii ki o gün toplumun beklentisini, talebini dikkate alırız.” dedi.
"ANAYASA GÜNÜN SONUNDA BİZİM ÖNÜMÜZE GELECEK"T24'ün haberine göre; sürecin sonunda anayasanın halkın ve partilerin önüne getirileceğini hatırlatan Bakırhan şu soruları yöneltti:
Sizin aracılığınızla Türkiye kamuoyuna şunu da söylemek isterim; bu anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek.
Orada Kürt sorununun çözümü yoksa, demokratikleşme yoksa, kadın yoksa, gençlerin geleceğine dair umut vaat eden şeyler yoksa, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı yoksa, ekonomide adalet yoksa, doğa kırım devam ediyorsa kim buna evet der?
DEM Parti buna 'evet' der mi Birileri bunu ısıtıp ısıtıp toplumun gündemine sunuyor. Bunu yapacaklarına çıkıp açıkça desinler ki ‘Ben Kürt meselesinin çözümünün tartışıldığı bu sürece karşıyım’. Bak buna saygı gösteririm.
Sayın Öcalan'la da görüşürken anayasa, seçim, bir partiyi desteklemek gibi gündemler yok
Anayasa seçimden önce olacak mı, yetişecek mi; bunu sormak lazım önce. Kolay mı o kadar anayasa? Kimi çevreler esası bulandırmaya çalışıyorlar.
Biz bugüne kadar ‘üçüncü yol’ dedik. 15-20 yıldır da o çerçevede yolumuza devam ediyoruz. Hiçbir zaman bir blokun ya da iki siyasi partiden birisinin tarafı olmadık.
Kendi yolumuzu anlatmaya, örgütlemeye çalıştık. Dönem dönem yollar seçim ya da benzeri noktalarda kesişiyor. Kent Uzlaşısı’nda, Kılıçdaroğlu'nun aday olduğu Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi.
Seçim taktiklerimiz stratejik başarımızı amaçlıyordu, bunu da başardık. Bazen de toplum buluşturuyor, toplumun kendi öncelikleri siyaseti bir yerlere çekiyor. Ama bunların dışında biz de bağımsız, kendi özgünlüğümüze uygun bir siyaset yürüttük.
Gelelim anayasa değişikliğine. Anayasa toplumsal bir sözleşme olarak tarif ediyoruz. Yani bir partinin kendisini dayatmasıyla diğer partilerin ya da toplumun kabul edeceği bir şey midir Anayasa? Ülkenin gelecek on yıllarını belirleyecek bir toplumsal sözleşmeyi bir parti kendi çıkarına, geleceğine göre hazırlarsa diğerleri buna uyar mı, uymak zorunda mıdır?
Dolayısıyla bu tartışma süreç karşıtlarının ortaya çıkardığı bir tartışma. Partimizin şimdilik böyle bir gündemi yok, böyle bir öncelikleri yok.
Türkiye’de adalet, hukuk sorunu, özgürlük sorunu, ekonomide adalet sorunu var bunlar çözülür, sonra ülkede ‘Bir de demokratik anayasa yapalım’ derlerse ve toplum da ‘yapsın’ derse biz tabii ki o gün toplumun beklentisini, talebini dikkate alırız.
Sizin aracılığınızla Türkiye kamuoyuna şunu da söylemek isterim; bu anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek.
Orada Kürt sorununun çözümü yoksa, demokratikleşme yoksa, kadın yoksa, gençlerin geleceğine dair umut vaat eden şeyler yoksa, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı yoksa, ekonomide adalet yoksa, doğa kırım devam ediyorsa kim buna evet der?
DEM Parti buna 'evet' der mi Birileri bunu ısıtıp ısıtıp toplumun gündemine sunuyor. Bunu yapacaklarına çıkıp açıkça desinler ki ‘Ben Kürt meselesinin çözümünün tartışıldığı bu sürece karşıyım’. Bak buna saygı gösteririm.
Sayın Öcalan'la da görüşürken anayasa, seçim, bir partiyi desteklemek gibi gündemler yok.
Tam tersine, bizim bu ülkeyi yönetme hedefimiz var. Allah aşkına Türkiye'yi Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Tülay Hatimoğulları, Keskin Bayındır, Çiğdem Kılıçgün Uçar yönetemez mi?
Neyimiz eksik onlardan? Daha toplumcu, daha halkçı, daha emekçi, bedel ödemiş insanlar daha mı kötü yönetir? Kim nereden çıkarıyor bizim birilerine eklemleneceğimizi, birilerinin siyasetini destekleyeceğimizi? Niye biz yönetmeyelim? Biz Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni Ankara Büyükşehir'den kötü mü yönetiyoruz?
Bizim 25 yıllık yerel yönetimler deneyimimiz var. Tek bir arkadaşımızın bir yolsuzlukla anıldığını duydunuz mu? Biz halkla birlikte yönetiyoruz. Şeffaf, demokratik, herkesi kapsayan bir mantıkla.


