DİSK Basın İş ten Filistin için hükümete açık mektup
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
DİSK Basın-İş’in mektubunda, Gazze’de insanların yiyecek, su ve tıbbi malzemeye erişiminin engellenerek sistematik açlıkla cezalandırıldığı vurgulandı. “Açlık bir silah olarak kullanılıyor” denilen açıklamada, çocukların ve hastaların ciddi beslenme yetersizliğiyle mücadele ettiği belirtildi.
Mektupta, İsrail’in abluka altındaki bölgede gazetecilerin çalışma haklarını engellemesi, yabancı muhabirlerin girişini yasaklaması ve yerel gazetecilerin yaşamlarını riske atarak gerçeği dünyaya duyurmaya çalıştığı ifade edildi. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nun verilerine göre, savaşın başlangıcından bu yana en az 187 gazeteci ve medya çalışanının hayatını kaybettiği hatırlatıldı.

DİSK Basın-İş, Türkiye Hükümeti’nin insani yardım engellerini ve gazetecilere yönelik saldırıları açıkça kınamamasını “ahlaki açıdan kabul edilemez” olarak nitelendirerek, hükümeti sorumluluk almaya davet etti.
Mektupta, Gazze’deki sivillerin acilen tahliye edilmesi, yabancı gazetecilerin bölgeye girişine izin verilmesi, yerel muhabirlerin korunması ve sistematik açlık durumunun savaş suçu olarak kabul edilip soruşturulması yönünde uluslararası çağrılar yapılması talep edildi.
Sendika, “Türkiye hakikat, insanlık ve uluslararası hukukun yanında yer almalıdır” diyerek, hükümetten insan hakları ve uluslararası hukuku güçlü şekilde savunmasını beklediklerini dile getirdi.
DİSK Basın-İş tarafından yayımlanan mektup bu şekilde:
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı,
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri İşleri Bakanı,
Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri,Açlık bir silah, sessizlik ise suç ortaklığıdır.
Filistin’de dünyanın yaşadığı en ciddi insani felaketlerden birine tanık olurken, Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK Basın-İş) olarak, bugün hayatlarını kaybeden tüm sivillere ve her şeye rağmen gazetecilik görevlerini sürdüren meslektaşlarımıza derin dayanışma duygularımızı ifade ediyoruz.
Ne yazık ki, Türkiye Hükümeti, her devletin cesaret göstermesi gereken bir dönemde, çekingen bir tutum sergiliyor.
Gazze’de insanların günlerdir yiyecek, su, tıbbi malzeme veya barınağa erişemediği, sistematik ve kasıtlı bir açlık yaşandığına tanık oluyoruz. Çocuklar, onları besleyemeyen ebeveynlerinin kollarında bitkin ölüyor. Hastanelerde bebekler ciddi beslenme yetersizliğinden mustaripken, insani yardım konvoyları engellenmeye devam ediyor. Bu, doğal bir felaketin sonucu değil, İsrail hükümeti tarafından organize edilen bir tür toplu cezalandırma anlamına gelen siyasi bir karar ve soy kırımdır.
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>Bugün Gazze’de yaşananlar bir savaş suçu ve insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur: açlık bir silah olarak kullanılıyor. İlaç ve temiz su da dahil olmak üzere yaşam için temel ihtiyaçların reddi, tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Bu suçlara ve acılara tanık olanlar ise bölgede görev yapan yerel gazeteciler. Abluka altında ve yabancı gazetecilerin girişinin açıkça yasaklandığı bu bölgede, gazeteciler gerçeği dünyaya duyurmak için her gün hayatlarını tehlikeye atıyor. Meslektaşlarımız şimdi açlıkla susturuluyor.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Gazze’deki gazetecilerin fiziksel çöküş noktasına geldiği konusunda uyarıda bulunuyor: açlık çekiyorlar, bilinçlerini kaybediyorlar, güçlerini kaybediyorlar ve bununla birlikte işlerini yapma yeteneklerini de kaybediyorlar. IFJ verilerine göre, Gazze’deki savaşın başlangıcından bu yana en az 187 gazeteci ve medya çalışanı öldürüldü.
Onların ölümleri tehlikeli bir mesaj veriyor: gerçek duyulmamalı.
Gazze’yi yabancı muhabirlere kapatarak, İsrail ordusu ifade özgürlüğünü ve halkın bilgi edinme hakkını engelliyor. Gazetecileri aç bırakarak, gerçeğin sesini, yani gazetecilerin, mutlak biçimde susturulmasına tanık oluyoruz.
Türkiye diplomasisinin yardımların engellenmesi ile gazetecilere yönelik saldırıları açıkça kınamaması, son derece hayal kırıcı ve ahlaki açıdan kabul edilemez.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nden Gazze’deki soykırım / veya savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar konusundaki tutumunu açıkça tanımlamasını, tarafsız ifadelerin arkasına saklanmayı bırakmasını ve somut adımlar atmaktan kaçınmamasını talep ediyoruz.Tehlike altındaki sivillerin acil tahliyesini, yabancı gazetecilerin Gazze’ye erişimine izin verilmesi için uluslararası çağrılar yapılmasını, yerel muhabirlerin korunmasını ve sistematik açlık durumunun savaş suçu olarak kabul edilmesini ve bu konuda soruşturma açılmasını talep ediyoruz.
Türkiye, hakikat, insanlık ve uluslararası hukukun yanında yer almalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin uluslararası hukuku ve insan haklarının korunmasını güçlü bir şekilde desteklemesini bekliyoruz.
Gerçekler açlık ile susturulduğunda, daha yüksek sesle konuşmak bizim görevimizdir.


