Dünya korkunç yeni dünya düzeni ni ifşa eden bu kitabı konuşuyor: “Kanunları çiğneriz ama mucizeler yaratırız”
Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Çok sakin bir Fransız kasabası aniden binlerce araba ve kamyonla kuşatılıyor. Tam bir kaos: artık gökyüzüne bakarak yürümek mümkün değil, çocuklar bisikletle bile dışarı çıkamaz hale geliyor.
Kasabanın 25 yıllık belediye başkanı ne olduğunu anlamakta gecikmiyor: Waze adlı mobil uygulama, Paris’e giden yolun bu kasabadan geçmesinin birkaç dakika kazandırdığını keşfetmiş.
Belediye başkanı soruna çözüm arıyor. Örneğin hız sınırını değiştirip rotayı anlamsızlaştırmak istiyor ama işe yaramıyor. Üstelik Belediye başkanı Waze'den bir muhatap da bulamıyor. Waze her yerde var ama hiçbir yerde yok. Sorun çözülür mü? Gerisi kitapta...
"Kremlin’in Büyücüsü”nün yazarı Giuliano Da Empoli yeni kitabı "Yağmacıların Zamanı" ile siyaset ile teknolojinin ittifakını parçalıyor.

Da Empoli, İtalyan eski başbakanı Matteo Renzi ile çalışmış bir siyaset danışmanı ve deneme yazarı. Kremlin’in Büyücüsü adlı romanında, Vladimir Putin’e danışmanlık yapan bir iletişimci aracılığıyla gerçek ile kurgu arasındaki sınırları silikleştirmiş; siyasetin bir sahne, iktidarın manipülasyon aracı haline getirildiğini gözler önüne sermişti.
YAĞMACILAR: TRUMP, PUTIN, BUKELE VE MILEI GİBİLERLa hora de los depredadores (Yağmacıların zamanı) kitabında ise, bu yeni iktidar biçimlerini, yani tarihten gelenlerle bağlantılı ama kuralları, süreçleri atlayan, inceliyor. Üstelik teknolojinin dev gücüyle işbirliği içinde olan, birçok devlete üstün gelen şirketlere dikkat çekiyor… Kitapta Trump, Putin, Bukele ve Javier Milei’den bahsediyor. Bu tarz siyasi liderler ve teknoloji odaklı aktörleri “yağmacılar” olarak adlandırıyor.
“Mucize vaadi çok güçlüdür ama eğer mucize gerçekleşmezse, bu bir bumerangdır.”
Bu kitap klasik bir deneme değil; güç merkezlerine çok yakın gözlemcinin küçük hikâyeleri, anekdotlarıyla kurduğu bir mozaik. Bukele’nin BM’de giydiği mor tunik, Suudi prensin iş insanlarını toplatıp şartlarını kabul ettirmesi gibi kesitler tadını artırıyor.
– “Kremlin’in Büyücüsü” ile “Yağmacıların Zamanı" arasında ne değişti?Aslında bu kitapların her ikisinde de eski liderlik modelinin (dikey, agresif, geleneksel değerlerle) postmodern teknolojiyle, iletişim stratejileriyle birleştiğini görüyorum. Bu fikir Kremlin’in Büyücüsü’nde de vardı, ama yeni kitapta farklı bir boyut kazandı.
– Neden teknoloji, eski değerlerle işbirliği yapıyor?Rönesans döneminde şehir devletleri topluluğunu koruyan duvarlar vardı; ama toplar çıktıktan sonra duvarlar savunmasız kaldı. Şimdi benzer bir durum “infosfer” diye adlandırdığım alanda yaşanıyor. Saldırı saldırı değildir; nefret kampanyaları, agresif söylemler bedelsiz yapılabiliyor. Savunmak çok zor. Bu yüzden “yağmacı” dediğim liderlerle teknoloji odaklı güçler birleşiyor.
Dijital ekosistem neutral değil. Teknoloji girişimcileri ve siyasi liderler arasında ittifak oluştu. Ortak noktaları: kuralları istememek, sınırları kabul etmemek. Liberal demokrasinin kurallarını geri plan atmak istiyorlar. Sağ-sol fark etmez; hepsi eski sistemi yıkma peşinde, ama genellikle aşırı sağda konumlanıyorlar.
Kitabında Da Empoli şöyle diyor: “Kurallar güçlü olmayanların yanındadır. Ama yağmacılar kuralları eski elitleri savunmak için koyulmuş gösterebilir.” Bazıları bu sisteme demokratın eski kurallar sistemi diyor ama yağmacılar diyor ki “esas önemli olan madde, halkın sorunu; kurallara takılmak değil”.

Aşırı sağcı liderler (Milei, Trump, Bolsonaro gibi) genelde gelenekçi, milliyetçi. Ama teknoloji insanları post-milliyetçi, hatta post-insancı bir düşünceyle hareket ediyor. Milei hem agresif bir lider hem de teknolojiyle uyumlu bir vizyon taşımaya çalışan biri; devleti küçültmek, her şeyi piyasanın yönettiği bir düzen istiyor.
– Bu modelin sınırları var mı?Var. Mucize vaadi güçlüdür, ama gerçekleşmezse insanlar yön değiştirir. Trump, Bolsonaro, Brexit gibi deneyimler bunun örneği; ama Bukele hâlâ “başarılı” gösteriliyor.
– Dünyada hangi yöne gidiyoruz?Da Empoli “ılımlı demokrasi” yerine “ilişkisiz demokrasi” olabileceğini düşünüyor; seçimler var ama kurumlar işlevsizleşmiş. Teknoloji ile kurulan ittifak iktidarı yeni bir boyuta taşımış durumda. Şu anda Hindistan, Brezilya, Arjantin seçimi süreçlerinde bile teknoloji ile baskı, manipülasyon araçları yoğun kullanılıyor.
– Bizim hayatlarımız bundan nasıl etkilenecek?Hayatlarımız dijital eksene kayıyor: arkadaşlarımızla, sorunlarımızla, toplumla iletişimimiz dijitalde şekilleniyor. Teknolojiyi reddetmek anlamsız; ama bu dünyada kim denetliyor, kim koyuyor kuralları? Bu sorular kritik. Bir “dijital Somali” ortamına girebiliriz: kuralsızlık, güçlülerin üstünlüğü…
Kitapta verilen küçük ama etkileyici örnek Waze olayı: küçük bir kasaba, belediye ile konuşacak muhatap bulamaz hale geliyor çünkü “uygulamayı”, “temsilcisini” tanıyan yasal düzenlemeler yok.
Da Empoli umutlu değil; ama tamamen karamsar da değil. Demokratik kuralları koruyarak teknolojiyle uyumlu bir sistem kurmanın mümkün olduğunu düşünüyor. Avrupa modelini, liberal demokrasiyle teknolojiyi dengeleyen bir model olarak öneriyor.


