Emine Erdoğan: Anadolu daki yaşam bir yol haritasıdır
SonTurkHaber.com, Trthaber kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Emine Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu dolayısıyla New York'a gelen devlet ve hükümet başkanlarının eşlerini, himayesinde yürütülen "Anadoludakiler" projesi kapsamında Türkevi'nde düzenlenen "Anadoludakiler: Kapıların Ardındaki Hazineler" programında ağırladı.
Anadolu'nun binlerce yıllık hafızasına açılan bir yolculuğa çıkaran programa, Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani'nin eşi Prindon Sadriu, Fiji Başbakanı Sitiveni Rabuka'nın eşi Sulueti Rabuka, Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda'nın eşi Diana Nauseda, Gabon Cumhurbaşkanı Brice Clotaire Oligui Nguema'nın eşi Zita Oligui Nguema, Guatemala Devlet Başkanı Bernardo Arevalo'nun eşi Lucrecia Peinado, Slovenya Cumhurbaşkanı Natasa Pirc Musar'ın eşi Ales Musar, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bajram Begaj'ın eşi Armanda Begaj, Bahamalar Başbakanı Philip Davis'in eşi Marie Davis, Gana Cumhurbaşkanı John Dramani Mahama'nın eşi Dramani Mahama, Kosta Rika Devlet Başkanı Rodrigo Chaves Robles'in eşi Signe Zeikate, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın eşi Nehmat Avn, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in eşi Ziroat Mirziyoyev, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in kızları Leyla ve Arzu Aliyev, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat, yabancı bakanlar, uluslararası kuruluşların üst düzey temsilcileri, gazete ve televizyonların genel yönetmenleri katıldı.
"Anadolu'nun hazineleri"ni yakından tanıdılarEmine Erdoğan ve beraberindeki lider eşleri, program kapsamında ilk olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının öncülüğünde hazırlanan ve Anadolu'nun binlerce yıllık bilgi, zanaat ve kültür birikimini bugünün tasarım anlayışıyla buluşturan sergiyi gezdi.
Sergide, 40'a yakın geleneksel kumaş, el yapımı kilimler, telkari ve kazaziye takılar, çini örnekleri, ceviz sandıklar ve el dövmesi bakır kaplar gibi çok sayıda kültürel miras ürünü yer aldı.
Lider eşleri, serginin tematik kurgusu olan "Döngü", "Süreklilik", "Dayanışma" ve "Ustalık" kapılarından geçerek Anadolu'nun üretim kültürünün hikayesine tanıklık etti.
Konuklara, Anadolu'nun dört bir köşesinden gelen kumaşların dokuma teknikleri ve sembolik anlamları aktarıldı.
Emine Erdoğan ve beraberindeki lider eşleri, sergide yer alan interaktif alanlarda geleneksel zanaatları deneyimleme fırsatı buldu.
Tokat baskı tezgahında kendi desenlerini basarak bu sanatı deneyimleyen lider eşleri, bakır dövme atölyesinde usta zanaatkarlarla birlikte bakır üzerine motif işledi.
Dijital deneyim alanında ebru sanatını renk ve desenlerle yeniden yorumlayan lider eşleri, kendi tasarımlarını dijital ortamda oluşturdu.

Programda konuşan Emine Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle davetlilerle buluşmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, dünyanın dört bir yanından gelenleri Anadolu'nun zengin mirasıyla tanıştırmak istediklerini söyledi.
Bu yüzden Anadolu'nun tatlarını, renklerini, duygularını ve misafirperverliğini getirdiklerini belirten Emine Erdoğan, "Dünyadaki her kültür, her dil, her din bir araya gelir, muhteşem bir insanlık şarkısına dönüşür. Bu şarkı dilden dile, gönülden gönüle ulaştıkça barış, yeryüzünün iklimi olur. Fakat ne yazık ki, küreselleşme, yerel kültürleri bir erime potasına atıyor. Bunun sonucunda, dünya hızla insanların tek-tipleştiği, tek sesli ve tek renkli bir yer haline geliyor." diye konuştu.
Dünyada 7 binden fazla dilin konuşulduğunu aktaran Emine Erdoğan, ancak bu dillerin, alarm verici bir hızda yok olduklarını ve 21. yüzyılın sonunda yarısının kaybolacağının tahmin edildiğini bildirdi.
Bir dilin ölmesinin, bir toplumun kültürünün, düşünme kabiliyetinin ve duygularının ölmesi, dünyaya baktığı pencerenin kapanması anlamı taşıdığını kaydeden Emine Erdoğan, "Aynı şekilde, yüzyılımız, Gazze'de, Ukrayna'da, Suriye'de, Yemen'de ve diğer savaş bölgelerinde, telafisi mümkün olmayan kültürel miras kayıplarının yaşanmasına sahne oldu. Mesela, Suriye'de UNESCO Dünya Kültür Listesinde olan Palmira Antik Kenti yağmalandı ve tahrip edildi. Ukrayna'da, Lviv, Kiev ve Odessa'nın tarihi şehir merkezleri, UNESCO'nun 'Tehlike Altındaki Dünya Mirası' listesine eklendi. Savaşın başlangıcından bu yana 451 kültürel miras alanı zarar gördü." ifadelerini kullandı.
"İnsanlığın hafızası insan eliyle siliniyor"Emine Erdoğan, Yemen'de süregelen çatışmalar ve hava saldırılarının, ülkeyi dünyanın en çok zarar gören tarihi miras bölgesi haline getirdiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Gazze'de, İsrail güçlerinin yok ettiği 146 tarihi eser, 114 cami ve aralarında önemli kütüphanelerin de bulunduğu yaklaşık 200 kültürel alan kaybolup giden mirastan sadece bazıları. 2023'te İsrail bombardımanıyla tamamen yok olan Gazze şehir merkez arşivleriyle birlikte bölge tarihine ışık tutan binlerce tarihi belge yok oldu. Geçen sene, 2 bin yıllık Roma mezarlığı yok edildi. Bu kültürel soykırım örnekleri bize gösteriyor ki insanlığın hafızası insan eliyle siliniyor, farklılıkların bir zenginlik olduğu gerçeği unutturulmak isteniyor, bir arada yaşama kabiliyetimiz elimizden alınıyor."
Salondakilerin derin kökleri olan medeniyet bakiyelerine sahip ülkelerden geldiklerini belirten Emine Erdoğan, "Sanattan edebiyata, felsefeden dinlere, mimariden keşiflere kadar insanlık tarihine nice izler bırakmış kültürlerin mirasçılarısınız. O yüzden, sizlerin de dünyanın girdiği bu zorlu dönemeçle ilgili endişeleri paylaştığınızdan eminim. Çünkü biliyoruz ki karşı karşıya kaldığımız küresel sınamaları bertaraf etmemizin yolu, tüm insanlığın ortak mirası olan bu kültür birikimini muhafaza etmekten geçiyor. Eğer bugün bizler, sorumsuz üretim ve aşırı tüketim modelleriyle, terk edilmiş bir taşocağına dönmeye yüz tutmuş bir dünyada yaşıyorsak, çevre sorunları büyüyor, yerel kültürler kayboluyorsa, bunun en temel sebebi, geçmişle aramızdaki bağın kopmuş olmasıdır. Bilginin hacmi anbean büyürken, irfanın azalmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
"Geçmişin öğretilerini kenara atmayalım"Halihazırda "Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin" ancak yüzde 18'ini gerçekleştirebildiklerine işaret eden Emine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"İnsanlık olarak, adil, israfa direnen, emeğe kıymet veren, doğayla kucaklaşan ve barış kültürünü yaşatan bir çıkar yol arıyoruz. Aslına bakarsanız çözüm çok da uzağımızda değil. Yeter ki onu, medeniyetlerimizin köklerinde arayalım. Geçmişin öğretilerini bir kenara atmayalım. İşte biz, bu sergide sizlere, sadece Anadolu'nun kültürel ve turistik değerlerini tanıtmıyoruz. Modern hayatın açmazlarına çözüm olacak bir yaşam teklifi sunuyoruz. Hatta diyoruz ki, Anadolu'daki yaşam, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin nasıl hayata geçirilebileceğini gösteren bir yol haritasıdır. Çünkü Anadolu'nun kapıları, binlerce yılın tecrübesine dayanan bir berekete, birikime ve beceriye açılır."
Sadece geleneksel Türk mutfağının tarladan tabağa uzanan bilgeliğinin bile başlı başına bir sıfır atık yaşam modeli olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, "Çünkü, döngüsellik Anadolu'da, üretimin ve tüketimin kalbindedir. Bununla beraber, son günlerde tüm dünyada gündemde olan etik üretim, ileri dönüşüm, sıfır atık, sürdürülebilir moda, doğal malzemeler, kadın emeğinin desteklenmesi gibi yaklaşımların tamamı, yüzyıllardır Anadolu'da yaşatılmaktadır. Dolayısıyla, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin, adil ve barışçıl bir dünya geleceğinin, yerel kültürlerin yaşatılmasıyla doğrudan ilişkisi vardır." şeklinde konuştu.
Emine Erdoğan, her toprağın, medeniyetin ve kültürün bir ruhu olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Anadolu'nun ruhu imecedir. Yani, el ele vermiş insanlar ve bir olmanın, tüm zorlukları aşan muazzam gücüdür. Anadolu'da, elini taşın altına koymak, bilgiyi, emeği, derdi paylaşmak, bir ortaklık anlayışıdır. İnanıyorum ki, bireyselleşmenin bir salgın gibi yaygınlaştığı, dünyanın ön yargılarla kutuplaştığı, savaşlarla tanınamaz bir hale geldiği günümüzde, bu ruh, insanlara şifa olacaktır. Çünkü Anadolu'da öyle bir kapı vardır ki ardına kadar, insanlığın kardeşliğine açılır. O kapının ardında 'Gönüller yapmaya geldim.' diyen Yunus Emre'yi, 'Dili, rengi ne olursa olsun, iyiler iyidir.' diyen Hacı Bektaş-ı Veli'yi, 'Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.' diyen Mevlana'yı bulursunuz. Onlar insanlığa, kalpleri yakınlaştırmanın, nefret ateşini söndüreceğini öğütlüyorlar. Gelin, biz de bugün buradaki dostluk atmosferinin, Gazze'ye, Ukrayna'ya ve tüm savaş bölgelerine uzanmasını sağlayalım. Medeniyetlerimizin bilgeliğini, tüm kıtaları birbirine bağlayan, kardeşlik köprülerine dönüştürelim."
"İsrail'in, 1945'ten önceki Filistin'i hafızalarımızdan silmesine izin vermemeliyiz"Siyasi ilişkilerin sömürüden uzak olduğu, adalet temelinde şekillendiği bir dünyanın mümkün olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, "Sizlerin de bu konuda ne kadar hassas olduğunuzu biliyorum. O yüzden, İsrail'in, 2023'ten ve hatta 1945'ten önceki Filistin'i hafızalarımızdan silmesine izin vermemeliyiz. Bilakis, yok edilmeye çalışılan o kadim tarihi ve kültürü hepimiz öğrenmeli ve insanlığın ortak belleğinde canlı tutmalıyız. Bombaların karşısında kalemle, kitapla, tarihle, unutuşun karşısında hafızayla direnmeliyiz. Filistin'in yaralı çocuklarının geleceği, geçmişlerinin korunmasına bağlı." diye konuştu.
Korkudan ve ölümden başka bir şey tanımayan, kimsesiz ve geleceksiz binlerce yetim çocuğun, kendilerinden bu gidişatı durdurmasını beklediklerini bildiren Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biliyor musunuz, Gazze'de çocuklar o kadar açlar ki, açlıktan bir daha uyanamayacakları uykulara dalıyorlar. Gazze, iki senede 19 bine yakın çocuğun öldürüldüğü bir çocuk mezarlığına, insanlığın vicdanının diri diri gömüldüğü topraklara döndü. Buradan bir kez daha, tüm insanlığı, Gazze'nin sesi olmaya, kalıcı ve adil bir barış için insani koridorlar açmaya, uluslararası hukuk ve adalet mekanizmalarını işler kılmaya davet ediyorum. Ayrıca, bugün düzenlenen Yüksek Düzeyli Konferans kapsamında, çok sayıda ülkenin Filistin'i 'devlet' olarak tanıma kararı alması, son derece sevindirici bir gelişmedir. Bu adımın, sürdürülebilir bir barış ve adalet arayışında tarihi bir dönüm noktası olacağına inanıyorum."
Lider eşleri, Anadolu'nun lezzetlerini tattıKonuşmaların ardından Emine Erdoğan, beraberindeki devlet ve hükümet başkanlarının eşleriyle birlikte kokteyl alanına geçti.
Burada davetlilere, Avrupa Birliği coğrafi işareti taşıyan seçkin Anadolu lezzetleri ikram edildi.
Davetliler, Anadolu ezgilerinden oluşan canlı müzik dinletisi eşliğinde Anadolu'nun zengin mutfak kültürünü yansıtan eşsiz yiyeceklerin tadına baktı.
Emine Erdoğan ve beraberindeki bakanlar, lider eşlerine aşure de dağıttı.
"Anadoludakiler" projesiEmine Erdoğan'ın himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda, Kalkınma Ajansları ve Bölge Kalkınma İdareleri ile yürütülen "Anadoludakiler" projesiyle, yöresel ürünlerin taşıdığı potansiyelin daha iyi kullanılabilmesi, üretici-girişimci-tüketici zincirinin daha sağlıklı, katma değerli ve sürdürülebilir işleyebilmesi amaçlanıyor.
Büyük alıcılar ile yerel üreticiler arasında tedarik zincirinin kurulduğu proje kapsamında, üreticiler için pazar oluşturuluyor ve üretimde sürdürülebilirlik sağlanıyor.
"Toprağın bereketi", "mutfağın birikimi" ve "ellerin becerisi" olarak 3 kategorinin yer aldığı proje kapsamında, yöresel tarım, gıda ve el sanatları ürünleri sergileniyor.

Emine Erdoğan, NSosyal'deki hesabından yaptığı paylaşımda, New York Türkevi'nde "Anadoludakiler: Kapıların Ardındaki Hazineler" programda lider eşlerini ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduğunu belirtti.
Anadolu'nun bereketli topraklarında yetişen mahsullerin, nesiller boyunca aktarılan mutfak bilgeliklerinin ve ustaların el emeğiyle şekillenen zanaatların bu sergide buluştuğunu belirten Emine Erdoğan, bunların her birinin, geçmişin izlerini taşırken geleceğe yön veren kültür hazinesi niteliğinde olduklarını bildirdi.
Emine Erdoğan, mesajında şunları kaydetti:
"Kapılar, bizler için yalnızca bir geçiş değil, aynı zamanda yeni başlangıçların, hikmetin ve paylaşımın simgesi. Biz de Anadolu'nun berekete, birikime ve beceriye açılan anlamlı kapılarından dünyaya dostluğu, işbirliğini ve insanlığın ortak mirasını sunuyoruz. Kadim kültürümüzün estetik anlayışını, sürdürülebilir üretim vizyonunu ve doğaya olan saygımızı küresel sahneye taşımanın gururunu yaşıyoruz. Diliyorum ki bu buluşma, kültürler arasında köprüler kurarak barışın, kardeşliğin ve insanlığın ortak geleceğinin güçlenmesine vesile olsun. Programda emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum."


