Enflasyon Raporu ve beklentiler Levent Yılmaz
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Merkez Bankası bugün yılın III. Enflasyon Raporu’nu yayımlayacak. Enflasyon raporları Merkez Bankası’nın iletişimi açısından büyük önem taşıyor. Bu raporlar sayesinde hem yazılı hem de sözlü olarak iletişim gerçekleştiriliyor. Hatta son dönemde başkanla birlikte başkan yardımcılarının da söz alıyor olması iletişimi oldukça güçlendiriyor.
Enflasyon Raporu oldukça kapsamlı ve detaylı bir çalışma. Konuya ilgi duyanlar için çok sayıda veri ve grafikle destekleniyor. Bu hali ile Merkez Bankası’nın aldığı ve alacağı kararları öngörmek açısından oldukça önemli bilgiler içeriyor. Ancak kamuoyu genellikle sadece orta vadeli öngörülerin olduğu kısma odaklanıyor. Çünkü söz konusu kısımda Merkez Bankası’nın cari yıl sonu ve takip eden 2 yılın sonuna yönelik enflasyon tahminleri yer alıyor.
Orta vadeli öngörüler ile Merkez Bankası’nın politikalarını tahmin etmek de kolaylaşıyor. Ayrıca her ne kadar banka bir kur tahmini yapmasa da yıl sonu enflasyon öngörüsü üzerinden kura ilişkin beklentilerini de tahmin etmek kolaylaşıyor.
Bugün de bu konulara ilişkin gelişmeleri takip edeceğiz ve Merkez Bankası’nın orta vadeli öngörülerini görüp tahminlerde bulunmaya çalışacağız.
Bir önceki Enflasyon Raporu’ndaki orta vadeli öngörülere göre; 2025 yıl sonu enflasyonu %24 olarak tahmin edilmiş ve tahmin aralığının üst bandı %29 olarak belirlenmişti. 2026 yıl sonu enflasyon tahmini ise %12 olarak ifade edilmişti. Bugün bu oranlarda bir değişiklik olup olmadığını takip edeceğiz. Genel beklenti bu tahmin oranlarında bir değişiklik olmayacağı yönünde. Zira bir süreden bu yana hem Merkez Bankası hem de ekonomi yönetimi yıl sonunda enflasyonun %30’un altında kalacağını beklediklerine ilişkin sözlü yönlendirmeler yapıyorlar. Bu yönlendirmeler piyasa beklentilerini çıpalamak açısından son derece önemli. Dolayısıyla tahminleri sık sık değiştiriyor olmak zaten çok doğru bir yaklaşım değil.
Diğer yandan benim en çok merak ettiğim kısım rapor sonrası basın toplantısındaki soru-cevap kısmı. Çünkü burada gazeteciler ve ekonomistler banka yönetimine oldukça zorlayıcı sorular sorabiliyorlar. Sanırım en çok merak edilen konulardan birisi de makroihtiyati tedbirler kapsamında uygulanmaya devam edilen TL ticari kredilerdeki aylık büyüme sınırı konusunda yaklaşım olacak. Çünkü reel sektör bir süreden bu yana bu konuda hiç olmadığı kadar zorlanıyor ve reel sektör temsilcileri de eskisinden çok daha fazla sesini yükseltiyor. Ayrıca dün yapılan Finansal İstikrar Komitesi toplantısı sonrası yapılan açıklamadaki “Kredi büyüme sınırlamalarının etkileri ve uygulamaya yönelik atılabilecek adımlar ele alınmıştır.” ifadesi de mutlaka rapor sonrası basın toplantısında gündem olacaktır.
Elbette enflasyonla mücadele konusunda taviz verilmesini istemiyoruz. Ancak reel sektör tarafındaki sıkıntı artık hem piyasadaki nakit akışını tehdit edecek hem de işgücü piyasasını son derece olumsuz etkileyecek hale geldi. Bu noktada evvelki yazılarımda kaleme aldığım üzere kısa vadeli yüksek faizli borçların uzun vadeli TLREF’e endeksli şekilde yapılandırılması hususunu yeniden hatırlatmakta fayda görüyorum. Aksi halde reel sektörün bugüne kadar aldığı hasarın kalıcı hale gelme ihtimali gün geçtikçe artıyor.


