Savaş, petrol, enflasyon… Levent Yılmaz
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Dünya siyasi ve ekonomik olarak çok büyük bir türbülanstan geçiyor. Siyasi kırılmalar ile ekonomideki değişim ve dönüşüm toplumların davranış kalıplarını değiştirecek şekilde sonuçlar üretiyor. Öyle ki geçmişte tepki gösterilen pek çok konu Batılılar tarafından sıradanlaştırıldığı için artık önemsiz olarak değerlendiriliyor. Buna İsrail’in yaptıkları da dahil!
İsrail’in Gazze’de devam ettiği soykırıma ilave olarak ABD’nin desteği ile başlattığı İran saldırısını da bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Zira normal koşullarda bu seviyede bir savaşın piyasalar üzerindeki etkisinin çok daha yoğun olması beklenirken bugün görülen sınırlı etkiler oldukça düşündürücü. Ancak bu sınırlı etkiler bile başta gelişmekte olan ekonomiler olmak üzere küresel ekonomiyi tedirgin etmeye yetiyor. Çünkü küresel sistemin kırılganlıklarının çok yoğun olduğu bir dönemin içindeyiz.
Tüm dünya ülkeleri pandemi sonrası dönemde önce yüksek enflasyon sonra da yüksek faiz ile sınanmaya başladı. Bu ikiz sınamanın neden olduğu zorluklar ile başa çıkmaya çalışan Merkez Bankaları ise finansal istikrar ile fiyat istikrarı arasında sıkıştılar. Geldiğimiz noktada enflasyona yukarı yönlü etki etmesi muhtemel olan her konu tedirginliğe neden oluyor. Tıpkı son günlerde petrol fiyatlarının geldiği seviyelerin neden olduğu gibi.
İsrail-İran geriliminin karşılıklı füze saldırısına dönüşmesi, ABD’nin İran’daki nükleer tesisleri vurması, İran’ın üçüncü ülkelerdeki ABD üslerine saldırması gibi konular petrol fiyatlarının varil başına 64 dolardan 78 dolara kadar yükselmesine neden oldu. Oldukça kısa sürede %20’den fazla artan fiyatlar tüm ülkelerdeki enflasyon beklentilerinin de hızla artması gibi olumsuz bir sonuç doğurdu. Bu durum ekonomik aktiviteyi canlandırmak için faiz indirimi yapma hazırlığı yapan merkez bankalarını endişelendirdi.
Peki petrol fiyatları neden bu kadar kritik öneme sahip? Petrol ve türevi ürünler tüm sanayilerin ana girdisi olma özelliğini taşıyor. Zira dünyada tüm taşımacılık faaliyetleri petrol türevi ürünlerle yapılırken petrol aynı zamanda plastiğin ana hammaddesi olduğu için hemen hemen her ürünün nihai fiyatı petrol fiyat hareketlerinden etkileniyor.
Bizim gibi ülkelerde bu etkinin düzeyinin daha yoğun olduğunu gözlemliyoruz. Zira akaryakıt fiyatlarındaki artışlar enflasyonun yayılımını hem hızlandırıyor hem de artırıyor. Bu bakımdan ekonomi yönetimi tüm bu süreci yakından izlemek zorunda. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de bu yönde sosyal medya hesabından paylaşım yapmasının ana nedeni bu.
Özetle petrol fiyat artışlarından sadece cari açık için değil aynı zamanda enflasyon için de endişe duyuyoruz. Neyse ki süreç bu kez kısa sürmüş görünüyor. İran’ın son saldırılarının ardından Trump’ın “barış” açıklamaları ve görünen o ki arka planda devreye giren “petrol fiyatı pazarlığı” petrol fiyatlarını hızlıca varil başına 70 doların altına itti. Eğer önümüzdeki birkaç gün içinde aksi bir durum olmazsa da muhtemelen petrol fiyatları füze savaşı öncesine döner. Eğer süreç bu şekilde sonuçlanırsa yaşadığımız bir haftalık kabustan da uyanmış oluruz.


