Erdoğan ne kadar yaşar?
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Milli bayramlarda hep aynı oyunu sahneliyorlar. Sanki “bakalım kim önce pes edecek” diye lider yoklaması yapıyorlar.
30 Ağustos’ta Anıtkabir’de yine sergilendi oyun. Ama tamamen bilinçsiz bir konuşmayla “arkasındaki oyun” ortaya çıktı. Bir grup kadın Erdoğan için slogan atmaya başlayınca bir muhabir gidip çok çok özetle “sizce burası yeri mi” diye sordu. Kadın da slogandan sonrası için talimat verilmediğinden herhalde, bir güzel döküldü. Oturduğu semtte AKP mahalle temsilcisiydi. Yanındaki hanımlarla birlikte Erdoğan sloganı atmaları için özel olarak arabalarla getirilmişlerdi. Belki daha da anlatacakları vardı ama bir erkek geldi. Yüksek sesle “ne konuşuyorsun sen” diye azarladı. Bu, AKP’nin SON Anıtkabir operasyonunu daha da görünür kılmaktan başka işe yaramadı elbette.
SON diyorum. Zira sadece AKP iktidarında değil, ondan önce belediyeler aracılığıyla yıllar boyu ne operasyonlara tanık olduk.
Ama öyle zannediyorum ki “SON ARTIK GERÇEKTEN SON OLACAK”!
Bakın şu fotoğrafa.. 30 Ağustos 2025 günü Anıtkabir’de çekildi: Bir polis memuru bir subayın, belki bir generalin üst aramasını yapıyor!

Irak’ta Amerikan askerleri tarafından özel harekat birliği askerlerinin başına çuval geçirilmesiyle başladı her şey. Sonra Balyoz kumpası geldi.. Derken 5 teğmenin TSK’dan ihracı.. Daha birkaç gün önce Teknofest’te Genelkurmay eski başkanı, bugünün Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile iki amiralin Erdoğan konuşurken masa taşıması..

Ve geriye dönüp hafıza arşivinden çıkarabileceğimiz sayısız örnek..
Neler anlatıyor sizce?
Erdoğan elbette orduyu lağvetmek falan peşinde değil. Sadece onu Atatürk / Cumhuriyet değil, Osmanlı Ordusu haline getirmek istiyor.
Ortada hayali bile kalmamışken “HANGİ OSMANLI” diye sorabilirsiniz.
Bu sorunun yanıtını Erdoğan’dan başka kimsenin verebileceğini sanmıyorum. Zira, bu tamamen onun fantezisinden ibaret.
Saray’a doldurduğu, ünvanlara ve yüksek maaşlara boğduğu danışmanları mesela.. “En büyük toprak kaybı Abdülhamit zamanında yaşandı” diyor. Kilometrekare üzerinden hesabını da yapıyor. Nafile!
Erdoğan hemen her konuda olduğu gibi gerçeği duymayı reddediyor. Kimbilir kaç yaşından bu yana zihnine kazınan yalanlara sımsıkı yapışıyor.
Saray ahalisini, sermaye sahiplerini, gazetecileri de -belli ki geçim derdinden!- peşinden sürüklüyor.
Ancak..
Harç bitti yapı paydos!
Daha düne kadar REİS diye canını vermeye hazır yandaşlar, bugün en ağır eleştirileri boca ediyor.
Cem Küçük, kumpaslarda olduğu gibi yine ön safta. Ama bu kez kurşunları Saray’a sıkıyor. Konkordato ilanları ve işadamlarının intiharlarından Suriye politikasına eleştirmediği konu kalmıyor. Dahası, Türkiye’nin en sıcak gündemi ÇÖZÜM SÜRECİ hakkında kitabın ortasından konuşuyor:
“Terörsüz Türkiye süreci devam ediyor. Komisyon çeşitli kişileri dinlemeyi sürdürüyor. AK Parti’de temkinli iyimserlik hâkim. Ancak kervan yolda düzülür mantığıyla hareket etmek ne kadar doğru? Komisyonun amacı ne belli değil. Silah bırakmada yaz sonu deniyordu. Yaz bitti. Silahlar bırakıldı mı, bilmiyoruz. Bekliyoruz...”
Cem Küçük yalnız değil. Reis’in en hakiki destekçilerinden Yeni Akit bile “YORULDUN ARTIK.. GİT” dedi:
“ Aslında biz de istiyoruz ki, milletin adamı RTE çok yoruldu, artık kendisine ve ailesine zaman ayırsın ömrünün kalan kısmında! Öyle sizin gibi körü körüne; “O gitsin de kim gelirse gelsin, ülke ne olursa olsun” diyemiyoruz. Çünkü ülkemize, milletimize olan sevdamız var. Hem; o koca çınar yıkılıp gitse bile, mutlaka yerini dolduracak bir “FİDAN” yetiştirmiştir! Yani; o gidince “meydan bize kalacak” diye boşuna hayaller kurmayın!”
Erdoğan’ın raf ömrü dolmuş. Saray’da sıra Hakan FİDAN’daymış.
Bunlardan haberi oldu mu Erdoğan’ın, en azından listedeki Hakan Fidan isminin yanına bir çarpı daha kondu mu bilemiyoruz.
Aslında sadece BİZ değil, sanki KENDİSİ de bilmiyor.
Beyaz Saray’dan dört gözle beklediği daveti alamayınca Asya’ya hamle etmesi.. Gazze’nin biricik koruyucusu nutukları atıp İsrail’den kopamayışı..
Birkaç yıl önce üzerine saatlerce yazılıp konuşulurdu. Oysa bugün acıklı bir manzaradan ibaret.
Bırakın çözüm beklenen komisyonu, Türkiye’yi kim / kimler idare ediyor bilmiyoruz.
Orta Doğu politikasını fiilen yürütüyor görünen Hakan Fidan ne yapıyor bilmiyoruz.
Bugün açıklandı; TÜİK’in 2025 ikinci çeyrek verilerine göre kişi başı gelir 6 bin tl azaldı. Başta ithal maliye bakanımız Mehmet Şimşek olmak üzere ekonominin kurmayları ne yapmakta, onu hiç bilemiyoruz!
*. *. *
Anıtkabir’den buraya nasıl mı geldik!
Tüm çabalarına, yalanlarına, saldırılarına rağmen Atatürk’ü neden öldüremediklerini anlamaya ve anlatmaya çalışırken..
Son olarak şu fotoğrafa bakın lütfen:
30 Ağustos günü birileri Erdoğan sloganı atsın diye taşınırken, binlercesi de koşarak gelmişti.

Her yaştan insan vardı, ama ağırlık gençlerdeydi. Fotoğrafı görünce “tevekkeli” dedim, RTÜK boşuna ceza vermemiş!”
Üç yıl kadar önceydi. Medya Mahallesi’nde konuğum siyasal iletişim uzmanı Şeyda Taluk’tu. Partilerin seçmen analizini yaparken AKP için orta ve üstü yaş grubu demişti. Partiyi ve elbette RTÜK’ü kızdıran da buydu. Anlaşılan onlar da gençlerin ve kentli kadınların koptuğunu görüyor, görülmesinden de endişe ediyordu.
Peki nereye gitmişti o gençler?
Atatürk’ün.. Daha doğrusu O’nun vadettiği ve hamurunu kardığı dünyanın! Cumhuriyet’in! Akıl ve bilim yolunun yanına!!!
Anlamadıkları işte tam da bu.. Atatürk bunun için ölümünden 87 yıl sonra bile yaşıyor.
O kadar saldırıya, hakarete, iftiralara rağmen yaşıyor.
Erdoğan ne kadar yaşar acaba, kimbilir. Ailesi ve sadık üç beş isim dışında şimdiden yanıtlayan olur mu kimbilir.
NOT: Arada bir ortadan yok oluveriyorum. Kusura bakmayın bu kez uzun sürdü. Marmara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye servisinde bir hafta yatıp didik didik edilince dönüverdim. Artık nefes alıp yürüyebiliyorum. Bunu mümkün kılan ‘son kahramanım’ Dr. Abidin Gündoğdu ve çalışkan karıncalarına teşekkür ediyorum, öpücüklerimi gönderiyorum.


