Evliya Çelebi nin Gözüyle Kudüs ün Mirâcı Ömer Lekesiz
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Sur Grup Kültür Yayınları’nın bir kitabı olan
Evliya Çelebi'nin Gözüyle Kudüs'ün Mirâcı
’na (Türkçe – İngilizce, İstanbul 2025), Mustafa Özel Hocamın yönlendirmesiyle Taksim Cami İslam Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı’nın değerli emektarlarından Muhammet Furkan Gümüş’ün nezaketi ve zahmeti sayesine eriştim.
Vakfı özellikle zikrediyorum çünkü o,
Elmas Ailesi
’nin kendi büyüklerinden bir miras olarak yaşattığı
Taksim'e camii yapma düşüncesi
nin kurumlaşmasıdır (1991). Söz konusu düşünce, Cumhurbaşkanımız Erdoğan tarafından onaylanınca, Elmas Ailesi Taksim Camii’nin proje inşaat ve mimarisini üstlenerek ve bedelini de bizzat karşılayarak vakfetme kararlılığıyla kuvveden fiile çıkmıştır.
Konumuz olan eserde sabit kalarak söyleyecek olursak, onu okurlara kazandıran Sur Grup Kültür Yayınları, adı üstünde Sur Grup’a aittir ve eserin dağıtımı da mezkur vakfa verilmiş olmalıdır.
Kitaba verilen ad, ilk bakışta onun Peygamberimiz Aleyhisselam’ın başlangıcı Kudüs haremi olan Mirâc mucizesinin
Evliya Çelebi Seyahatnamesi
’ndeki yerinin -anlatımının- tematik bir metni olduğunu düşündürse de kitabın incelenmesi ve okunmasıyla bu adla asıl kastedilenin Rabbimizin
el-Kuds
sıfat/isminden pay alan bir beldenin mümin akıl, idrak ve gönüllerde mana olarak safha safha ya da bilgi bilgi yükselişinin ifadesidir.
Bu ifadenin merkezinde Evliya Çelebi’nin Gözü’nün yer aldığı,
Mustafa Aksay
imzalı
Evliya Çelebi’nin Gözüyle Kudüs
yazısının takdimindeki şu cümlede daha da açığa çıkmaktadır:
“Şimdi de bizim Kudüscağımızı, Evliya Çelebi’nin gözü ile görüp, dinlemeye ve Kudüs’ün miracına tanıklık etmeye var mısınız?”
Önsöz’ünü Sur Grup Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla ve dolayısıyla hayır hasenat ehli Elmas Ailesi’ni temsilen
Altan Elmas
’ın, Takdim yazısını
Cengiz Tomar
’ın yazdığı Kudüs’ün Miracı’nın, aynı zamanda ona danışmanlığını da üstlenen Evliya Çelebi Uzmanı
Seyit Ali Kahraman
imzalı
Evliya Çelebi’nin Kudüs Seyahati
başlığını taşıyan bir yazıyla tahkim edilmiş olması, Evliya Çelebi’nin Gözü’nün değerini de ele vermektedir.
Esra Aksay
’ın Peygamberimiz Aleyhisselam’ın Miracı’nı konu edindiği bir yazıdan sonra, yukarıda zikrettiğimiz -ayrıca eserin gövde metni olarak da nitelenebileceğimiz- Mustafa Aksay’ın yazısında, bugünün fotoğrafları eşliğinde dünün Evliya Çelebisinin gözünden ve aklından erişen bilgiler serimlenmektedir.
Bu nedenle mevcut fotoğraflarla ve yeni edinilen kimi bilgilerle, Evliya Çelebi’nin verdiği kimi mekan, kubbe ve kapı adlarının farklı olması bir yanlışlığa ya da çelişkiye değil Kudüs ve haremi esasında bir zenginliğe yani malumattaki çeşitliliğe yorulmalıdır.
Nitekim büyüklerimiz Kudüs’ün Rabbimizin el-Cemal sıfatından pay aldığını, bu nedenle -bazen olumsuz kanaatlere ve boş inançlara sebep olsa da- hakkındaki malumatın efsaneleşmesinin de -sadece Kudüs’ün şahsında- mazur görülebileceğini söylemişler, bunu beyan ederken de
doğru
ile
güzel
arasındaki ayrıma dikkat çekme gereği duymuşlardır. Zira her doğru güzel olmadığı gibi, her güzel de doğru değildir. İkisini değerli kılan ise sadece ve sadece Tevhid’e olan uygunluklarıdır.
ABD-İsraili’nin Gazze’de yaptığı soykırımın ve işgalin acısını iliklerimizde hissettiğimiz şu günde Kudüs'ün Miracı’nı, Flistin’e, Gazze’ye ve Kudüs’e olan sevgi ahdimizi, onu öğrenme ve öğretme azmimizi ve değerli hatırlarımızı yenilemek üzere de okuyabiliriz. Tıpkı Mustafa Aksay’ın şu satırlarındaki gibi:
“Kudüs'ü anlamanın ve bilmenin önemini bizlere en iyi anlatan yazarlarımızın başında
Akif Emre
gelir. Kudüs ve Saraybosna başta olmak üzere İslam Coğrafyasına ömrünü adamış bir gezgin, yazar ve düşünce adamıydı. Akif Emre birlikte çalışma fırsatı bulduğum, kısa ömrüne rağmen kendisinden çok şey öğrendiğim zarif bir dosttu. Kudüs ile ilgili bu projeden olduğunda son derece mutlu olmuştu.
Bu kitap, sergi ve film projesinin adını, rahmetli Akif Emre'nin kulağımıza fısıldadığı ‘Kudüs'ün Miracı’ koymayı, Kudüs bilincini hep canlı tutma gayreti ve hatırası adına bir görev ve dua bildik.
Bu eserde yer alan ilk fotoğraf kareleri ta 1997 yılına aittir. O tarihte gerçekleştirdiğimiz ‘Hicaz Demiryolu; 100 yıl Suren Yolculuk’ belgeselinin Kudüs çekimleri sırasında, Mescid-i Aksâ avlusunun hemen dışında kurumuş bir zeytin ağacı dikkatimi çekmişti. Sanki sırtından vurulmuş ve ellerini semaya doğru kaldırmış bir Filistinliye benziyordu!
2023 yılında, soykırımın başlamasından hemen önce gittiğim Kudüs'te, Mescid-i Aksâ'nın dış avlusundaki o zeytin ağacı aklıma geldi. Hemen aramaya başladım ve bulduğumda hayretler içinde kaldım! 27 yıl önce gördüğüm o kurumuş zeytin ağacı, kök ve dallarından tekrar filiz vemeye başlamıştı.”
Kudüs’ün Miracı’na emek veren herkese teşekkür ediyorum.


