Faiz indirimi kesinleşti. İndirim oranı nasıl belirlenecek? Erdal Tanas Karagöl
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
2025 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre %1,37 artış, bir önceki yılın aralık ayına göre %16,67 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %35,05 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %43,23 artış olarak gerçekleşti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) en son alınan karara göre
politika faizi
(bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı) %46 seviyesinde.
Bu karar, 17 Nisan 2025 tarihli Para Politikası Kurulu toplantısında alınmış ve bu çerçevede:
*
Gecelik borç verme
(
LON
) faizi %49’a,
*
Gecelik borçlanma
faizi ise %44,5’e yükseltilmişti.
Bu karar sonrasında, 19 Haziran 2025 ayında faiz oranlarında değişiklik yapılmamıştı.
Bu esnada beklenen en önemli iki veriden biri dün açıklanan enflasyon verisidir.
Beklentilerin altında gelen enflasyon verisi ile geriden gelen hesaplama, enflasyon patikasında belirgin ve sürekli bir düşüşün artık kalıcı olduğu şeklindedir.
Diğer taraftan geriden gelen şekliyle değil de, ileriye doğru bakılacak olursak, serinin bu şekilde gitmesi mümkün olursa (siyasi gelişmeleri dışlıyoruz), enflasyonun önümüzdeki on iki ayda yüzde 20-25 bandına gelmesi gayet mümkün gözüküyor.
Malumunuz 2025 yılına girilirken Ocak ve Mart ayında iki indirim yapılarak faizlerde indirime gidilmişti.
Bu indirimler Sn. Mehmet Şimşek döneminde uygulanan Yeni Ekonomi politikasında sağlanan iki ana hedefteki başarı ile gerçekleşmişti.
Bunlar enflasyonda yaşanan gerileme ve daha da önemlisi TCMB döviz rezervlerindeki hızlı iyileşmedir.
Buna elbette KKM’den de hızlı çıkışı ekleyebiliriz.
Ne yazık ki acı reçetenin ortaya konduğu süreçte, zorlukların sonra ermeye başlamasına karşın
19 Mart’ta Türkiye’nin en büyük yolsuzluk operasyonuna başlanmış olması
dengeleri ve dolayısıyla süreci değiştirdi.
Yolsuzluk iddiasıyla suçlananların daha seçimlere yıllar varken kendilerini aday olarak ortaya koyma çabası, lanse etmesi, yurt dışındaki yatırımcıları ürkütmüş bu süreç ise Türkiye’den nakit çıkışına ve ülke risk priminin yükselmesi sebep olmuştu.
Özetle;
yolsuzluğun siyasetle perdelenme çabasının
memlekete maliyeti büyük olmuştu.
FAİZ İNDİRİMİNİN ORANINI NE BELİRLEYECEK
Her ne kadar görünürde TCMB faiz oranını enflasyon oranına bağlı olarak değiştireceği düşünülse de bu izah gerçekte Türkiye için tam da böyle değildir.
TCMB döviz rezervlerinin durumu ve yönü faiz indiriminin büyüklüğünü belirleyecektir.
Son hafta verileri elimizde yok ama bir evvelki haftaya göre TCMB swap hariç net rezervi 30 milyar dolar seviyesinde.
Eğer bir sonraki faiz dönemi olan 24 Temmuz tarihine kadar bu rezerv 50 milyar doların üzerine çıkarsa 350 baz puanlık indirim kesinlikle gelir.
Ancak 50 milyar doların altındaki bir rezerv pozisyonunda indirim 250 puanda kalması muhtemeldir.
Zira muhtelif şoklara karşı direncimiz elimizde tuttuğumuz döviz rezervi ile orantılıdır.
Zaman zaman ifade ettim; bu bir milli güvenlik konusudur.
Şunu açıkça ifade edeyim eğer ki son bir buçuk yılda alınan tedbirler olmasaydı 19 Mart süreci hiçbir şekilde yönetilemezdi.
Yanı başımızda patlayan İsrail İran savaşında piyasamızın tepkisi çok farklı olurdu.
Bu nedenle Türkiye’nin finansal istikrarını ve güvenliği göz ardı eden her yorum, çağrı, çözüm önerisi “sözde” önerilerdir. Popülist söylemlerdir.
Zira aklı baliğ olan herkes düşük faizi savunur, kredi genişlemesi herkesin hoşuna gider. Ama, işte aması var…


