Filistin tanınıyor, işgalci İsrail in stratejisi çöküyor
SonTurkHaber.com, Trthaber kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
On yıllardır siyonist Tel Aviv yönetimi, Holokost mağduriyetini bir kalkan gibi kullanarak işgal politikalarını meşrulaştırmaya çalıştı. Avrupa, suçluluk duygusunun yüküyle İsrail’e koşulsuz destek verirken; bu destek, Gazze’de bugün dünyanın gözü önünde işlenen soykırımın en önemli zeminini oluşturdu. Ancak bu kalkan artık parçalanıyor.
Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) aldığı tarihi kararlar, haydut İsrail’in Gazze’de soykırım teşkil eden eylemler işlediğini tescil etti.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ise tarihe geçen bir kararla, İsrail'in eli kanlı Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama kararı çıkardı.
Gazze’de açlığı soykırım aracı olarak kullanmaktan sivillere yönelik sistematik saldırılara kadar pek çok suçlama, ilk kez uluslararası yargı tarafından resmen kayda geçti. İsrail’in “dokunulmazlık zırhı” böylece delinmiş oldu.
[Kamuoyu araştırmaları Avrupa ülkelerinde İsrail'e karşı olumsuz düşüncede olanların oranının en yüksek seviyeye ulaştığını gösteriyor. Fotoğraf: AA]
Ne var ki ABD ve bazı Batı ülkeleri hala bu kararlara karşı çıksa da, küresel kamuoyunda tablo değişmiş durumda. Artık yalnızca Arap dünyası değil, Latin Amerika’dan Asya’ya, Afrika’dan Avrupa’ya kadar geniş bir cephede İsrail, soykırımcı ve işgalci kimliğiyle anılıyor.
Avrupa’nın suçluluk paradoksu: Soykırımın sessiz ortağıFransa’nın geçriğimiz günlerde açıkladığı Filistin’i tanıma kararı, G7 içinde bir ilk olarak tarihe geçti. Norveç, İspanya, İrlanda ve Slovenya’nın öncülük ettiği bu dalgaya çok sayıda Avrupa ülkesi eklenmeye hazırlanıyor. İngiltere’de Starmer hükümeti “ne zaman değil nasıl” diyerek Filistin’i tanıma baskısını gündeminde tutuyor.
Bu diplomatik adımlar, işgalci İsrail’in prestij kaybının en somut göstergesi. Fakat aynı zamanda Avrupa’nın yıllardır süren suç ortaklığını da gözler önüne seriyor.
İsrail’e verilen şartsız destek, Gazze’deki toplu mezarların, bombalanan hastanelerin ve açlıktan ölen çocukların başlıca sebebi oldu.
[İAvrupa ülkeleri, uluslararası hukuka aykırı olarak İsrail'e silah ve diğer askeri teçhizat sağladı. Fotoğraf: Reuters]
İnsan hakları örgütleri, bu paradoksu açıkça dile getiriyor: Avrupa, geçmişteki utancı telafi etmeye çalışırken, yeni bir soykırımın ortağına dönüştü.
Bugün Avrupa halklarının öfkesi sokaklara taşarken, hükümetler de geri adım atmak zorunda kalıyor. Filistin’in tanınması dalgası, yalnızca bir sembol değil, aynı zamanda Avrupa’nın kendi vicdan muhasebesinin sonucu.
Medya imparatorluğunun çöküşü ve yalnızlaşan İsrailSoykırımcı İsrail uzun yıllar küresel medyayı yönlendirerek psikolojik üstünlük kurdu. İsrail'in kara propagandası olan bu aldatma sistemi, Batı medyasının Holokost suçluluğu ile birleşerek Tel Aviv’in en büyük silahı haline geldi. Ancak Gazze’deki katliamların canlı yayınlarla dünyaya ulaşması, bu kara propaganda düzenini çökertti.
Bugün sosyal medyada milyonlarca kişi “Ceasefire Now” ve “Free Palestine” etiketleriyle İsrail’i teşhir ediyor. Ünlü isimler, siyasetçiler ve uluslararası STK’lar, Tel Aviv’in medya gücünü tersine çeviriyor.
Kara propaganda: İsrail'in aldatma sistemi
Birçok kesimin de kabul ettiği gibi, İsrail’in medya gücüyle elde ettiği psikolojik üstünlük artık çöktü.
Üstelik bu çöküş yalnızca imaj alanında değil, diplomasi ve ekonomi sahasında da kendini gösteriyor.
Avrupa’da ve Latin Amerika’da bazı ülkeler İsrail’e silah satışlarını askıya aldı. AB içinde “dual-use” (çifte kullanım) ürünler dahil savunma ihracatına sınırlamalar getirilmesi gündemde. Türkiye, Güney Afrika ve Latin Amerika ülkeleri, uluslararası forumlarda İsrail’e karşı silah ambargosu çağrısı yapıyor.
Tel Aviv artık koşulsuz destekçisi Batı başkentlerinde bile “sorunlu müttefik” olarak görülüyor. UCM kararlarının uygulanması konusunda çekimser kalan hükümetler bile, halklarının öfkesi karşısında sessizliklerini koruyamaz hale geldi.
.jpg)
Bugün Gazze’nin enkazı, yalnızca bir halkın trajedisini değil, aynı zamanda İsrail’in çöken stratejisinin utanç verici tanıklığını barındırıyor.
Holokost’un gölgesinde inşa edilen dokunulmazlık, artık UCM kararlarıyla delinmiş, Avrupa’nın suçluluk duygusuyla verdiği şartsız destek ise Filistin’in tanınma dalgası karşısında erimiş durumda.
İşgalci Tel Aviv, medya imparatorluğunu ve diplomatik kalkanını kaybederek, tarihin en derin yalnızlığına sürükleniyor.


