Gazzeli çocuk fotoğraflarıyla dünyaya seslendi: İnsanlığın dip noktası
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün ABD New York’ta BM 80’inci Genel Kurul hitabında özetle şunları söyledi:
“Filistin’in giderek artan sayıda ülke tarafından tanındığı bir dönemde, Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas’ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Birleşmiş Milletler Kuruluş Şartı’nın, ilk maddesinin ilk kelimelerini, burada tekrar hatırlatmak isterim; ‘Birleşmiş Milletler’in amacı, uluslararası barış ve güvenliği korumaktır.’ Evet, bizler, bu salonda Birleşmiş Milletlerin 80’inci yaşını kutlarken, dünyanın birçok bölgesinde, Kuruluş Şartı’nın ilk maddesinin ilk kelimelerine gölge düşürecek vahim hadiseler yaşanıyor. Özellikle Gazze’de, gözlerimizin önünde, 700 günü aşkın bir süredir soykırım devam ediyor.
ÖLENLERİN 20 BİNDEN FAZLASI ÇOCUK
Biz toplantı halindeyken dahi, Gazze’de şu anda siviller katlediliyor. Gazze’de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti. Ölenlerin 20 binden fazlası çocuk. İsrail tarafından, Gazze’de, son 23 aydır her saat, evet, her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. 21’inci yüzyılda, medeni dünyanın bakışları altında, 146’sı çocuk, 428 kişi açlıktan hayatını kaybetti ve sayı her geçen gün artıyor. Şimdi, size Gazze’deki günlük hayatı anlatan bir fotoğraf göstereceğim. Lütfen hepimiz, elimizi vicdanımıza koyup cevap verelim. 2025 yılında şöyle bir gaddarlığın makul bir sebebi olabilir mi?
İÇİM KAN AĞLAYARAK SÖYLÜYORUM...
Dostlarım! Bakın, Tayyip Erdoğan olarak içim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum. Henüz 2-3 yaşındaki, elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucaklar, bugün, maalesef, Gazze’nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir. Buna hangi vicdan dayanır, hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu? Amerika’da, Avrupa’da, dünyanın her yerinde, bir çocuğun eline küçük bir diken batsa, anne babaların yüreği yanıyor; ama Gazze’de, çocukların elleri, kolları, bacakları anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Kimse kusura bakmasın ama bu, insanlığın dip noktasıdır. İnsanlık tarihi, son bir asırda, böyle bir vahşet görmemiştir.
İSRAİL SOYKIRIMI GİZLEYEMEDİ...
İsrail, şu ana kadar Gazze’de, ulusal ve uluslararası basında çalışan 250 gazeteciyi kasıtlı olarak öldürdü; Gazze’ye tüm girişleri yasakladı. Ama yine de soykırımı gizleyemedi. Bakınız, soykırım, tıpkı Holokost gibi, insanların toplu halde imhası için kullanılan utanç verici, insanlık dışı, barbarca bir kavramdır. Oysa bugün Gazze’de sadece insanlar öldürülmüyor. Gazze’de hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor. Gazze’de tarım alanları, bahçeler, ağaçlar yok ediliyor. Gazze’de sular yok ediliyor, kirletiliyor. Gazze’de binalar, evler, kütüphaneler, hastaneler, okullar, camiler, kiliseler, tarihi yapılar bilinçli bir şekilde yıkılıyor.
GAZZE’DE SAVAŞ YOK TOPLU KIYIM VAR
Bunun adı ‘canlıya düşmanlık, hayata düşmanlık’ değil midir? Bu kürsüden açık açık ifade ediyorum; Gazze’de bir savaş yoktur. Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Gazze’de, bir yanda elinde en modern, en öldürücü silahlar olan düzenli ordu, diğer tarafta ise masum siviller, masum çocuklar vardır. Bu, terörle mücadele değildir. Bu, 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgal, tehcir, sürgün, soykırım, daha doğrusu bir toplu-kıyım politikasıdır.
NETANYAHU’NUN BARIŞA NİYETİ YOK
Bugün, Gazze, Hamas bahanesiyle yok edilirken, eş zamanlı olarak, Hamas’ın yönetimde olmadığı Batı Şeria da adım adım işgal edilmekte, infazlarla masum siviller katledilmektedir. En son arabulucu Katar’a yönelik saldırı göstermiştir ki, İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir. Netanyahu’nun barış yapmaya da rehineleri kurtarmaya da niyetinin olmadığı bir kez daha anlaşılmıştır.”
SİZLER DE ADIM ATMA CESARETİ GÖSTERİN
Gelinen noktada hepimiz şu gerçeği görmek zorundayız değerli dostlarım. ‘Vaat Edilmiş Topraklar’ saplantısıyla hareket eden İsrail hükümeti, yayılmacı bir politikayla bölge barışına ve insanlığın müşterek kazanımlarına kastetmektedir. Üç semavi dinin kutsal beldesi, insanlığın ortak mirası olan Kudüs’ü Şerif, bu radikalizmin doğrudan hedefi olmaktadır. Vicdan sahibi Musevileri de rahatsız eden, dahası tüm dünyada Anti-Semitizmi körükleyen bu cinnet hali, artık daha fazla devam edemez. Gazze’de ateşkes bir an önce sağlanmalı, saldırılar durmalı, insani yardımların engelsiz girişine mutlaka izin verilmelidir. Soykırım kadrosunun, uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. Buradan bütün devlet ve hükümet başkanlarına samimiyetle sesleniyorum: Gün; insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür. Halklarınız Gazze’deki barbarlığa tepki gösterirken, gelin, sizler de adım atma cesaretini gösterin.


