‘Great’ Plan… Nedret Ersanel
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Pazartesi akşamı Başkan Trump ile İsrail soykırımcısının açıkladığı “Gazze Barış Planı”, sadece Filistin ve Hamas’ı köşeye sıkıştırmakla kalmıyor, Netanyahu’nun karşında yükselen uluslararası camiayı da çıkmaz sokağa sürüklüyor. Hoş, o camianın Batı bölümü zaten timsah gözyaşları döküyordu ve planı hemen kucakladılar…
Bundan sonra kim, ‘bu plan çalışmaz, bu tuzak’ derse, ‘Filistinlilerin ölmeye devam etmesini istiyor’ damgası yiyecek. ‘Kim öldürüyor’ geride kalacak. Zor bir durum…
Tuzak içinde tuzaklar var…
Plan ve maddeleri üzerindeki tartışmalar, planın işleyip işlemeyeceği analizleri ve pratikleri, “Filistin Devleti”ni herkese unutturabilir. Yani bir ‘sulandırma, çözeltme’ tehlikesi getiriyor…
O unutturmasa bile, bu planın künhü, daha büyük bir saldırıyı gizliyor; Filistin Devleti’ni yok etme potansiyeli bir yana, Hamas, türevleri, ‘benzerlerinin’ tozu kalmayacak.
“Filistin Ruhu”nu da, tarihi ve kültürünü de, direniş müktesebatını da silmeyi hedefliyor.
Netanyahu’nun bu yönde kurduğu cümlelere kimse dönüp bakmadı bile. Oysa, ‘okul kitapları’ üzerine dahi konuştu…
Sonuç olarak, bu plan yüzde yüz çalışsa bile, hatta şöyle yazalım, “yüzde yüz çalışırsa”, aslında Filistin Devleti
davasını
ortadan kaldırma tehlikesi barındırıyor. Ondan sonra adı Filistin Devleti olan bir ülke ortaya çıkabilir ama o artık, bizim bildiğimiz, herkesin arzu ettiği hak devlet olmayacak. İsrail’e bağlı/bağımlı hatta uzantısı bir Filistin inşa edilecek, ona da ‘uluslararası yönetim kurulu’ bakacak. ‘Gazze geçici hükümeti’ ne demek? Nereye ‘genel vali’ atanıyor? Jared Kushner ve Tony Blair isimleriyle yürünecek yol mu bu?
***
Unutmayalım ki,
planın ardı İbrahim Anlaşmaları
. Devamında o gelecek ve Trump’ın ilk döneminde yarım kalan süreç, İsrail’le birlikte yeniden yürünmeye başlayacak. Tabii bir yerinde
İran
da bulunuyor. Trump’ın konuşmasında, “İran da katılabilir” demesini hiç hayra yormuyorum. İran’a yönelik yeni bir gerilim sürecinin geliştiğini zaten biliyoruz…
Anlaşma teklifine, İsrail iç politikasının yani Netanyahu’nun koalisyon ortaklarının nasıl bakacağı konusu da kritik alt başlıklardan birisi ancak onlar da karşısında ABD’yi bulabilir? Yine de sonucu, ABD ara seçimleri belirleyecek…
Herkesin fark ettiği üzere, Hamas’ın anlaşmayı kabul etmemesi halinde başına ne geleceğini Trump bizzat açıkladı. Yani, şimdiye kadar lojistik ve politik destek verdiği soykırıma fiilen de destek mi verecek? Güzel de, İsrail uymazsa başına ne gelecek, o yok…
Hamas’tan istenen kendini öldürmesi. Ve görünen o ki Hamas ciddi bir kuşatma altında. “Hayır” demesi şu ana kadar küresel kamuoyunda Filistin kanıyla biriktirdiği olumlu havayı sakatlayabilir. Birleşmiş Milletler’de neredeyse elle tutulur hale gelen, İsrail’e karşı gelişen dik duruş eğilebilir. Ve emin olun tahmin edilenden daha hızlı olur…
Yazılı
planın nihai hedefi yok. ‘Filistin Devleti’ yok. Kudüs yok. İki devletli çözüm yok. Batı Şeria yok.
Yeni Ortadoğu için aradan çıkarılması gereken bir pürüz olarak görüyor Filistin’i.
Ama aradan çıkarırken, “bak, şu ana kadar çok acı çeken Filistinlilere yemek vereceğiz” diyor…
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, planın açıklanmasını takiben yaptığı paylaşımda, “Gazze’de akan kanın durması ve
ateşkesin sağlanması
için ABD Başkanı Sayın Trump’ın gösterdiği çabayı ve liderliği takdir ediyorum.
Tarafların kabul edeceği adil ve kalıcı bir barışın
tesis edilmesi için Türkiye olarak biz de sürece katkı vermeye devam edeceğiz” dedi…
Ankara’nın tarifi, bu adımın “ateşkes” aradığını imliyor. Ama barış, hele kalıcı ve adil bir barışın henüz olmadığını veya planda bulunmadığını ihsas ediyor. Bu yoldaki
ilerlemeye
destek vaat ediyor…
Planın önemli destek bulduğu ortada. Kapsama alanı genişliği de büyük; aynı toplantıdaki Katar, Ürdün, BAE, Endonezya, Suudi Arabistan, Mısır ve Pakistan’ın ortak açıklamaları da benzer yönde. İlaveten, kurumsal olarak AB ve Avrupa ülkeleri de-İspanya ve İrlanda’nın kesinleşmiş tutumunu henüz belirsiz olmakla beraber-planı memnuniyetle kucakladı…
Geniş cephe, olası ve haklı itirazların da üzerinden atlanacağı bir konjonktür yaratabilir. Yani, ‘tarafların kabul edecekleri’ de adil şartlar altında gelişmeyebilir…
Nihayet şöyle sadeleştirme yapabiliriz; planın inşasında ve hayata geçirilmesinde özne Filistin mi İsrail mi? Eğer İsrail ise bölge de ona göre şekillenecek anlamına gelir…
***
Sonra da o bölgeyi alıp, küresel bağlama oturtacaklar…
Devlet Bahçeli’nin, önce Türk Devletleri Teşkilatını içine alacak biçimde Rusya-Çin-Türkiye üçgeni olarak, devamında Rusya-Çin-Türkiye-İran olarak genişlettiği teklifin zamanlamasını belki bu zemin ve zamanlamaya oturtmak gerekir…
Bu karşı alternatif değil. Bölgenin kısa zaman içinde alacağı yeni hale ilişkin bir denge önerisi. Bölgesel değişimin oluşturacağı cephe içinde Türkiye’nin muhtemel denemez ama olası sıkışmışlığına yönelik bir nefes alanı. Çünkü, İran hariç, Hindistan sınırından, Pakistan dahil, Azerbaycan ve Hazar Havzası, Mısır dahil Arap yarımadası, Kıbrıs dahil Doğu Akdeniz, Körfez ülkeleriyle birlikte yeni haritadır bu. Suriye ve Irak’ın da bu gelişmelerin yönü ve gücü üzerinde etkisi çok sınırlıdır.

