Haftanın Sanat Rotası: Bu hafta, üç büyük şehirde hangi sanat etkinlikleri var?
T24 sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta otuz beşinci sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.
Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 24-30 Mayıs tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.
İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:
İstanbul'da bu hafta-Bizden Değilse Bizdendir / Memed Erdener
Bir bebek ve tarih-sonrası bir makine arasında gezinen düşünceler. Bir bebeğin dil öncesi sözsüz dönemi ve tarihin sonunun sessizlik olacağı iddiası. En başta sözsüzlük ve en sonda sessizlik… Memed Erdener’in mini sergisi “Bizden Değilse Bizdendir” Zilberman Dialogues’ta izleyiciyle buluşuyor.
-Çek Valf / Kerem Ozan Bayraktar
Mekânın üç katına yayılan çalışmalar, yapımı tamamlanmamış bir süs havuzu ve çevresinde saçılmış konfetilerin oluşturduğu bir inşaat atmosferi içerisinde yer alıyor. Sergi gösteri yapma, yerden yükselme, havaya fırlama ve patlama gibi dışavurumcu eylemleri farklı süre, hız ve yoğunluklarda ele alıyor. Bayraktar bu jestleri üretkenlik ve tahakküm göstergesi olarak tekrarlanan dikey itkiler olarak yorumluyor ve yalnızca sanata özgü olmayan, kendi kendini yücelten hiyerarşik sistemlerin güç performansları olarak değerlendiriyor.
Sanatçı vektörel hareketleri üreten, düzenleyen, gizleyen ya da tarif eden teknik araçlara odaklanarak iktidarın teknolojik sistemler içinde nasıl yeniden üretildiğini inceliyor. Bu çerçevede, gösteriyi mümkün kılan otomasyon süreçlerini, yapay zekâ üretimleri, teknik çizimler ve gözetim kayıtları aracılığıyla ele alıyor.
-Dünyayı İçine Çekmek / Mustafa Hulusi
Sergi, sanatçının meyve ve çiçeklerin doğal dünyasını betimleyen ve mutluluk duygusunu öne çıkartan fotogerçekçi resimleriyle birlikte bir ses yerleştirmesini bir araya getiriyor.
İzleyiciye, “Derinlemesine haz verici deneyimler yaşarken neden aynı anda kadrajın dışında bir şey varmışçasına tedirginlik hissederiz?” sorusunu yönelten sergi, idealize edilmiş ve sürdürülemez bir Arkadya cennetinde geçen deneyimi merkezine alıyor. Yumuşak, resimsel üslubu kristal berraklığında bir netlik hissi yaratırken, kişiye arzuladıklarını veren
cömert bir doğurganlık hissi de sunuyor.
-Othello
William Shakespeare’in en beğenilen eserlerinden biri olan Othello, yeniden seyirciyle buluşuyor. Emine Ayhan’ın dilimize kazandırdığı bu etkileyici eser, aşk, kıskançlık ve ilişkilerin ötesinde; politika, sınıf farklılıkları ve kimlik meselelerini de derinlemesine ele alıyor. Kemal Aydoğan’ın yönetmenliğinde, güçlü bir tasarım anlayışı ve başarılı oyuncu kadrosuyla sahnelenen oyun, sezon boyunca Moda Sahnesi’nde sanatseverlerle buluşacak.
Ankara'da bu hafta-Neşemde bir Şeyler Eksik / Beril Ateş
Sergideki işlerinde bütünselliğin parçalanması, parçaların dağınıklığı, bir aradalığı veya birbirini hiç bulamamaları üzerine yoğunlaşan sanatçı, yeni bir canlı formu arıyor.
İsmini, gerçekten görmeyerek/dikkat kesilmeyerek/tüketerek içi boşaltılan neşeli kavramından alan sergi, bir kişinin ya da bir şeyin rengarenk olmasını neşe ile ilişkilendirmenin hisleri sığlaştırdığına vurgu yapıyor. Duygulara renk atamayı sorgulayan eserler, biçimsel yansılarının ötesinde figür yorumundan kompozisyona kadar içsel bir derinliği yansıtıyor. Toplumsal olarak acıları yaşama biçimimizi yorumlayan sanatçı, eril iktidarlıkta hakiki olanı arama dürtümüzün bir karşılığı olarak duyguları yaşama biçimimizi yorumluyor.
-Köpek Kalbi
Bu hikayem; yaşadıkları zorluklara rağmen ayaklanmayı reddeden proleter sınıfı ve onların bu durumuna öfke ve nefret besleyen aydınları anlatmak içindi...” Soğuk bir gecede, üzerine kaynar su dökülmüş bir sokak köpeği (Şarik) ölümünü beklemektedir. Ancak Şarik’in hikayesi bu kadar kolay sonlanamaz. Köpeğimizi sokakta bulan çılgın bir bilim adamı, onu evine götürür ve bir hastasını kurtarmak için Şarik’e insan hipofiz bezi yerleştirir, ancak bu ameliyat yanlışlıkla köpeğimizi bir insana dönüştürür! Bu dönüşümle birlikte Şarik, bir sokak köpeği olarak “insan” olmanın ne demek olduğununasıl gördüyse, öyle gösterir...
-Baştan Çıkarıcının Günlüğü
Yaşadığımız bu dünyanın arkasında, gerilerde bir yerde bir başka dünya daha vardır; insan şeffaf bir tül ardından bakar gibidir ve tülden bir dünya görünür, daha hafif, daha ruhani, gerçek dünyadan farklı niteliklerde. Birçokları kendilerini bedensel olarak var oldukları bu dünyadan ziyade o diğer dünyaya aitmiş gibi hissederler.
Baştan çıkarıcı, hayatını şiirsel bir şekilde yaşama görevine adamış biri. Hayatı ilginç kılan deneyimleri bulmak için ziyadesiyle gelişmiş uzuvları ilgi çekici. O, anın estetiğinden kendince keyif almak, sonra da kendinin estetik keyfine varmak için gerçekliği bir araç olarak kullandı.
Gerçeklik, yeterli bir dürtü değildi onun için, o gerçeklikle birlikte yükselemezdi, zayıf olduğu için değil, hayır, o çok güçlüydü aslında bu güçtü onun illeti. Gerçeklik onun için anlamını yitirince korumasız kalırdı, işte ondaki kötülük bunda gizliydi.
-Burun
Mart’ın 25’inde St. Petersburg’da çok ilginç bir olay yaşandı. Hani öyle mucizelerden veya olmaz denilen şeylerden değil, çok nadir de olsa gerçekleşen ve birçoğumuzun kulağına kadar gelmeden dilden dile yok olan olaylardan. Bu pek normal günde Bay Kovalev pek de normal olmayan bir şekilde burnunun kendini terk ettiğini fark etti. Biz de bunun hikayesini size farklı bir yoldan söyleyelim istedik. Ki bu son derece ilginç olay gündelik hayatımızın kenarından köşesinden tutup yankılansın hayatlarımızda, ki anlaşılsın Bay Kovalev’ler daha fazla.
Oyunumuz 45 dakika boyunca müziğin durmadığı, kahvenizi içip tatlınızı midenize indirebileceğiniz, bir müzikal fuaye gösterisidir, Mesafe Sahne fuaye alanında oynanacaktır ve serbest oturma düzeniyle sergilenecektir.
-Ceza Sömürgesi
Franz Kafka’nın I. Dünya Savaşı sonrasında yazdığı kısa öyküsü “Ceza Sömürgesi”, şimdi tiyatro sahnesinde!
Güneşin kavurduğu bir sömürgenin merkezinde, totaliter rejimin hükümlerini uygulayan tuhaf bir yargısız infaz makinesi vardır. Bu makine tarafından öğütülmek üzere olan bir mahkûmun ve hayatını bu makineye adayarak benliğini çoktan yitirmiş, otorite bağımlısı bir subayın, batı medeniyetinin temsilcisi-itibarlı bir gözlemci gezginle yüzleşmesi farklı açılardan ele alınırken; bir tür iç-dış hesaplaşmaya benzeyen çatışmalar yumağı, kazananı olmayan bir düelloya dönüşür.
İzmir'de bu hafta-Jeanne D'arc'ın Öteki Ölümü
İnsan yaşama arzusu uğruna nelerden vazgeçebilir? Güç sahipleri karşısında ne kadar küçülebilir?
Sorumluluğumuz; Tanrıya mı yoksa onun yeryüzündeki sureti olan insana ve hayata mı?
Tanrısının sevgili Jeanne'ı!
Giderek daha iyi sürünen zavallı bi yaratık olarak yaşamayı mı, yoksa inandıkları uğruna ölümü göze alabilen korkusuz bi savaşçı olarak ölmeyi mi göze alacak?!
Kahkahalarla gülerken, düşüncelerin kaosunu yaşayacağınız, kendinizi sorgulayacağınız bir oyun
"Jeanne D’arc'ın Öteki Ölümü"
-Kusursuz
134 IQ'lü üstün zekalı sosyopat Mervan Çelik, ortak düşmana sahip karmaşık duygular beslediği arkadaşı Azra Taşkın'la kusursuz bir cinayet planlamaktadır. Peki sizce cinayet işlemek bunları ilmek ilmek işlemek kolay mıdır? Önsözü boş verin bu aralar mevsimi değil siz en iyisi ölün!
-Aut
“Kötülükten gördüğüm iyiliği başka hiçbir şeyden görmedim ben.” diyenlerin hikayesi bu oyun!
Futbolla ilgilenmeyenlerin de izlemesi gereken bir tarz! Alper Kul ve Özgür Özgülgün’ün yazdığı, Çağrı Turnalı’nın yönettiği oyun Tiyatrolog Oyuncuları tarafından sahneleniyor. İzmir’de ilk defa bu kadar sert bir oyun izleyeceksiniz. Küfürlere ve sokağın o pislik, eril dünyasına hazır olun! Gerçeği burnunuzun dibinde hissedeceksiniz. Oyun, futbol dünyasının içini dışındakilerin gözünden yansıtıyor. İnsanlara önemli kişi olabilmenin bedelini ödetiyor. Stat kapısını bekleyen Zehir, Ateş, Fidel, Öcü, Boza… Bu 5 arkadaşın başına gelenlerden sonra hayat hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak!
-Bir Baba Hamlet
Emrah Eren'in yönettiği Bir Baba Hamlet oyunu, izleyicisiyle buluşmaya devam ediyor.
"Oturun yanımıza. Size bir rezillik anlatacağız. Ama öyle böyle değil. Hazır olun. Kalaslarından dekor, heveslerinden oyun yapmak üzere yola çıkmış iki cüretkar oyuncu, gözlerine Shakespeare'in başyapıtı Hamlet'i kestirmiş. Cesur olduklarını söylememize gerek var mı? Keşke her şey perde arkasında kalsaydı fakat asıl hikaye burada başlıyor. Seyircinin karşısına geçerek Hamlet’i oynamaya çalışan bu ikiliden biri, Shakespeare uzmanı gibi davranan yarım porsiyon aktör; diğeri de şarkı söyleme hevesiyle dilinden müzikal kelimesini eksik etmeyen bir şaşkın...
Beş asır devirmiş, tarihte kim bilir kaç kişinin derisinin altına işlemiş, ruhunu beslemiş Hamlet’i kalbinize gömün. Eli yüzü düzgün, başı sonu belli, dört başı mamur, babalar gibi bir temsili de aklınızdan bile geçirmeyin. Çünkü tüm bu safsatadan ortaya sadece "Bir Baba Hamlet" çıkıyor.
Önce Sebastian Seidel'in komik olanın tadını çıkaran özgün metni, Yücel Erten'in usta işi çevirisi ile topraklarımıza davet edildi. Sonra Baba Sahne'nin babacan yorumuyla ağız tadımıza layık hale gelip "Bir Baba Hamlet"e dönüştü. Finalinde ise Şevket Çoruh ile İlker Ayrık'ın damakta kalan oyunculuğu ve Emrah Eren yönetmenliğiyle sahneye taşındı."
-Rezervuar Kanişleri
Ülkeyi kaosa sürükleyecek bir planın hazırlığını yapan üç kafadar..
Hayatının son demlerinde yeni heyecanlar arayan yaşlı, dul, hamurişi fantezisi olan bir teyze…
Normal bir hayat kadınından en az iki üç kat fazla kazanan bir üst komşu..
Ajan olduğuna dair en ufak bir ipucu vermeyen bir ajan ve iki sokak ötedeki ajan ordusu.
Ebu Garip Cezaevinde stajını yapmış işkenceciler…
İşleri sigortasız bir şekilde sistemi beğenmemek olan basit bir apartman dairesinin içinde kapana kısılmış bir şekilde planlarını uygulamaya çalışan üç beceriksiz kafadarın macerasının anlatıldığı kara komedi türündeki bu oyun Aylak Sahne Alsancak'ta!


