Hayatta olmak için en kötü yıl belirlendi! Dünya karanlık bir döneme sürüklenmiş... Sözcü Gazetesi

Orta Çağ, tarihçiler tarafından genellikle "Karanlık Çağlar" olarak adlandırılsa da durum tam tersi. Yapılan bir araştırma, 6. yüzyılın ortalarında Avrupa, Asya ve Orta Doğu'nun, son 2.300 yılın en soğuk ve en karanlık on yıllarından birini yaşadığını ortaya koydu.

Tüm bu felaketler, MS 536'da başladı. Harvard Üniversitesi'nden Orta Çağ tarihçisi Michael McCormick de bu dönemi "hayatta olmak için en kötü zamanlardan biri" olarak tanımladı.

Araştırmalar, 6. yüzyılın ortasında ekonomik duraklamalar, mahsul başarısızlıkları ve dünya çapında 18 ay süren bir gizemli sisin etkili olduğunu netleştirdi. Sıcaklıkların düşmesi, Çin’de olağanüstü kar yağışları ve İrlanda'dan gelen tarihi bir kayıtta 536'dan 539'a kadar ekmek bulunamaması gibi korkunç sonuçlar peşi sıra geldi.  

Bunun ötesinde, 541 yılında Justinianus Vebası olarak bilinen salgın, Doğu Roma İmparatorluğu'nun neredeyse yarısını yok etti.

1990'larda yapılan ağaç halkası analizleri, 540 yazınının olağanüstü soğuk olduğunu ortaya koymuş, ancak bunun nedeni tam olarak belirleyememişti.

McCormick ve bir araştırma ekibi, bu felaketi açıklamak amacıyla buz çekirdeği örneklerini topladı ve analiz etti. Antiquity dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, 536'daki bu olağanüstü karanlık ve soğuk dönemin arkasındaki nedenin büyük bir volkanik patlama olduğu belirlendi. Buz çekirdekleri, tarihsel iklim verilerini sağlayarak, volkanik patlamaların etkilerini gün yüzüne çıkarıyor.

McCormick ve Maine Üniversitesi İklim Değişikliği Enstitüsü'nden buzulbilimci Paul Mayewski, gezegenin soğumasına neden olan volkanik aktiviteyi tespit etmek için kükürt, bizmut ve tephra birikintilerini inceledi. Araştırmacılar, 540 ve 547 yıllarında iki büyük volkanik patlamaya dair kanıtlar buldu ve bu patlamaların atmosferi karartarak dünyayı karanlık bir döneme sürüklediğini ortaya koydu.

Zamanla, 640 yılından alınan buz çekirdekleri örnekleri, ekonominin toparlanmaya başladığını ve dünyanın yeniden iyileşmeye başladığının işaretlerini gösterdi. Bu bulgular, tarihsel felaketlerin ardından bile doğanın kendini yenileyebileceğini gösteriyor.