Hedefteki lider: Ali Hamaney kimdir?
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Haziran 2025… Orta Doğu, bir kez daha savaşın içinde. İsrail savaş uçakları, Tahran çevresindeki stratejik noktaları hedef alıyor... İran ise İsrail’e, zarar gördüğü yerden zarar vermeye çalışıyor. Uluslararası ajanslar ise tek bir ismi konuşuyor: Ayetullah Ali Hamaney.
Peki, kim bu adam?
Suikast listelerinin en tepesindeki isim… İran’ın dini lideri Hamaney’in, devrimci yıllardan günümüze uzanan hikâyesine yakından bakalım.
Ali Hamaney, 1939’da Meşhed’de dünyaya geldi. Babası, saygın bir din âlimiydi. Genç yaşta Kum ve Necef’te aldığı eğitim, onu klasik Şii ulema sınıfına taşıdı. Ama onu binlerce molladan ayıran, vaazlarındaki politik dil ve güçlü hitabetiydi.
1960’lı yıllarda, İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nin Batı yanlısı ve otoriter yönetimine karşı;
genç mollalar, özellikle de Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin etrafında toplanmaya başladı.
Humeyni sürgüne gönderilse de fikirleri İran’ın camilerinde ve medreselerinde yayılıyordu.
Hamaney, bu fikirlerin taşradaki sadık sözcüsü hâline geldi.
Hamaney, bu dönemde birçok kez gözaltına alındı, hapsedildi ve sürgüne gönderildi.
Vaaz kürsüsünde yalnızca dini değil, siyaseti de dillendiriyor;
“İslam yalnızca bir ibadet sistemi değil, bir yönetim biçimidir.” diyordu.
1970’lerin sonunda halkın öfkesi doruğa ulaştı:
Ekonomik kriz, yolsuzluklar, baskılar ve şahın Batı’ya yakınlığı geniş bir isyanı tetikledi.
1979’da milyonlarca kişinin katıldığı gösteriler sonrası Pehlevi Hanedanı devrildi,
Humeyni sürgünden döndü ve İran İslam Cumhuriyeti kuruldu.
Ali Hamaney bu süreçte silahlı mücadelede yer almadı.
Ancak devrim sonrasındaki kurumların kuruluşunda aktif görev aldı:
Devrim Konseyi üyeliği, İslam Cumhuriyeti Partisi’nin kuruculuğu ve Humeyni’ye bağlı istihbarat ağlarının örgütlenmesinde rol üstlendi.
Yeni rejimde, Humeyni’nin “dini liderliği” altında yönetilen bir teokrasi inşa edilirken,
Hamaney gibi isimler gölgeden sisteme yön verenler hâline geldi.
Ali Hamaney, İran’ın siyasi tarihinde devrimden sonra bir dönüm noktası yaşadı: 1981’de yüzde 90 oy oranıyla cumhurbaşkanı oldu. Aynı yıl bir suikast girişiminde sağ kolunu kaybetti. Bu saldırı, onu halk nezdinde “bedel ödeyen lider”e dönüştürdü.
1980’lerde Saddam Hüseyin’le yürütülen kanlı savaşta ülkeyi içten yönetti. Ama asıl yükselişi, Humeyni’nin 1989’daki ölümüyle geldi. 1989’da, dinî liderlik vasfı zayıf olmasına rağmen, Humeyni’nin vasiyetiyle“Rehber-i Muazzam” ilan edildi. Anayasa değişti, sistem şekil değiştirdi.
Artık İran’da en yüksek merci, Ali Hamaney’di.
O yıllarda askeri ve ekonomik yapılar yeniden inşa edildi.
Devrim Muhafızları, istihbarat, yargı ve medya; hepsi tek tek onun denetimine girdi.
Hamaney artık sadece bir ruhani lider değil, devletin bizzat kendisiydi.
2009’daki “Yeşil Hareket” dönüm noktasıydı.Seçimlere hile karıştığına inanan milyonlar sokaklara döküldü. Hamaney ise kararını verdi: “Sistem kutsaldır, muhalefet ise düşman.” Protestolar bastırıldı, muhalifler tutuklandı, internet kısıtlandı. Bu yıllarda İran, Suriye iç savaşına müdahil oldu; Yemen’de Husileri, Lübnan’da Hizbullah’ı, Gazze’de Hamas’ı destekledi.
Hamaney’in inşa ettiği dış politika, “direniş ekseni” etrafında şekillendi.
2003’te “nükleer silah haramdır” diye bir fetva yayınladı. Ancak İran'ın nükleer programı devam etti. Yaptırımlar, ekonomik çöküş, halkın geçim derdi... Tüm bunlara rağmen Hamaney geri adım atmadı.
2023’te Mahsa Amini’nin ölümü sonrası sokaklar yine doldu. Kadınlar başörtülerini yaktı, gençler rejime meydan okudu.
Haziran 2025’te ise bölge yeniden savaşın eşiğinde. Ve uluslararası kamuoyu hâlâ aynı ismi konuşuyor:Ayetullah Ali Hamaney.


