HÜLYA GÜLER Deneyim turizminde 80 bin liralık tabak farkı
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Turizm sezonunu açtık, doludizgin rekora gidiyoruz yine. Ve her zamanki gibi yıla damga vuracak bir tartışma konumuz var. Bir ara fahiş plaj giriş ücretlerini, astronomik şezlong fiyatlarını konuştuk. Biraz ironik ama bir ara da Türkiye'nin ucuzluğundan bahsediyorduk. Her şey dahil sisteminin sıkıntılarını tartışıyorduk. Bu sene de Marmaris'teki son derece itici dans (mı) şovlarını konuşuyoruz. Sosyal medyada yayılan bu görüntülere benzer garip işlerin farklı turistik beldelerde de olduğunu biliyoruz. Tabi bir de bu münferit vakaların, turizmde dünyanın ilk 5 destinasyonu arasında yer alan ülkemizi asla temsil etmediğini, etmeyeceğini de biliyoruz. Tartışmaya konu olan görüntülerin kök sebebi günümüzün trend ifadesiyle deneyim turizmine dayanıyor. Örneğin bir çiftlikte hem tatil yapıp, hem çilek topluyorsanız, bu deneyim turizmi oluyor. Ya da sabah kümesten topladığınız yumurtalarla size kahvaltı hazırlıyorlarsa bu da aynı. Deneyimsel turizm de deniyor. Extrem sporların devreye girdiği çok çok uç örnekler de var. Dünyanın parasını verip eksi 40 derece suda ne kadar kalabileceğinizi görmek gibi mesela. Aslında ihtiyaçla şekillenen bir konu. Bir nevi aynı yere tekrar tekrar gidenlere her seferinde farklı deneyimler yaşatma arayışı diyelim. Alıcısı da giderek artıyor. En tanıdık olanı gastronomi turizmi, lezzet duraklarına odaklı tasarlanan seyahatler. Yeri gelmişken Türkiye'nin son yıllarda yakaladığı başarıda gastronomi turizminin payının giderek arttığını not etmek gerek. İşte bu deneyim işinde ipin ucunu kaçıranlarla ilgili tartışmaları bir kenara bırakıp akıllarda tatlı bir iz bırakacak bir markalaşma hikayesi paylaşmak istiyorum. Kökleri 1959'da Kilist'te zahireciliğe kadar giden Çelikler Gıda'nın Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Çelik'in kurduğu The Levant Tahinier'den söz ediyorum. Geçenlerde Fişekhane'den sonra ikinci mağazasını Emaar AVM'de açan Hüseyin Çelik ile ilginç sohbetimize gelmeden kısaca Çelikler Gıda Grubu'nun geçmişinden bahsedeyim. 60'lı yıllarda buğday, arpa, mercimek, nohut ve susam alım satımı yapan baba Mustafa Çelik, 1987'de Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'nde kurduğu tahin ve helva fabrikası ile üretime adım atıyor. Yıllık 50 bin ton üretimle Dünyanın en büyük tahin, helva ve reçel üreticileri arasında olan Çelikler ve grubun markası Tunas, yaklaşık 100 bin metrekare üretim alanına sahip. Tahin ve ilgili ürünlerin içine doğan Hüseyin Çelik, aileden gelen know how'ı bugünün teknolojisi ve pazarlama dinamiklerine ekleyerek yepyeni bir marka yolculuğu başlatıyor. Emaar'daki mağazanın açılışı öncesi bir araya geldiğimiz Hüseyin Çelik'in anlattıkları ise turizmde kişi başı geliri artırma çabalarımıza güzel bir örnek. İçinde bir de kafesi olan mağazada müşteriler fiyatları 70-80 bin TL'yi bulan dünyanın en pahalı tabak, fincan ve çatal-bıçağı ile hizmet alıyor. Markalarını zikretmeyeceğim porselen tabaklar o kadar pahalı ki Hüseyin Çelik kırılanları nasıl değerlendireceğini şöyle anlatıyor: "Amacımız bir tatlı yemek, bir kahve içmek isteyen konuklarımıza bu deneyimi en üst seviyede sunabilmek. Fiyatlarımız değil ama servis ekipmanımız oldukça pahalı. Kırılan tabaklarımızı ise sanatla değerlendirmek istiyoruz. İlk olarak porselen parçalarından bir at heykeli yapacağız. Adı da 'hüzünlü mutluluk' olacak." İstanbul ve Türkiye ile ilgili asıl kayda geçmesi gereken işte bu deneyim olmalı. Geçiyor da zaten The Levant Tahinier'nin başarısı da bunun bir göstergesi. O yüzden Hüseyin Çelik'in bundan sonraki rotası, Londra, Dubai, Doha, Riyad, Milano, Paris ve Beverly Hills.


