İlk nükleer restleşme değil! 1962’de kıyamete ramak kaldı
Haber Global sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
ABD Başkanı Donald Trump iki nükleer denizaltıyı “Rusya’ya yakın bölgelere” konuşlandırma emri verdiğini açıkladı. Karar Rusya eski Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in açıklamalarının ardından geldi. Medvedev’in “Ölü El”i hatırlatması ile şiddetlenen gerilim tarihte ilk kez yaşanmıyor. Her iki ülkenin nükleer kapasitenin yeniden gündeme taşınması, sadece sözlü bir gerilim değil, askeri anlamda da ciddi bir gövde gösterisi anlamına geliyor. Bu gelişme, 1962’deki Küba Füze Krizi’nden 1983’teki Able Archer tatbikatına, 1999 Kargil Krizi’nden 2022 Ukrayna işgaline kadar tarihteki nükleer restleşmeleri yeniden hatırlatırken, nükleer caydırıcılığın günümüzde halen en kritik tehdit unsurlarından biri olduğunu göstermekte. İşte ABD-Rusya nükleer restleşmesinin tarihi:

1962’deki Küba Füze Krizi, ABD ile Sovyetler Birliği arasında doğrudan nükleer savaş tehdidinin en açık yaşandığı dönem olarak kayda geçti. Sovyet nükleer füzelerinin Küba’ya yerleştirilmesi üzerine Başkan John F. Kennedy, donanmayı alarma geçirdi ve Sovyetler'e ültimatom verdi. Küba ABD tarafından ablukaya alındı. Diplomatik kanalların devreye girmesiyle kriz sona erdi. 1973’te İsrail-Arap Savaşı sırasında ise ABD, Sovyet müdahalesine karşı nükleer alarm seviyesini DEFCON 3'e çıkardı. ABD tarihinde yalnızca bu savaşta ve 11 Eylül saldırıları sonrası bu seviyede alarm verildi.
TATBİKATA NÜKLEER CEVAP1983'te ise NATO’nun nükleer savaş senaryolarını simüle eden Able Archer Askeri Tatbikatı’nın SSCB’de gerçek savaş girişimi olarak yanlış anlaşılması üzerine iki taraf hızla nükleer füze sistemlerini birbirine çevirdiler. 1999’da Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan Kargil Krizi'nde de her iki tarafın nükleer tehditleri gündeme gelmişti.

2022 yılında Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrasında, Kremlin nükleer kapasiteyi gündeme taşıdı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “tüm savunma araçları kullanılabilir” açıklamasıyla Batı’ya yönelik açık mesaj verdi. NATO ve ABD bu gelişme sonrası nükleer alarm seviyelerini güncelledi. 2017’de Kuzey Kore ile yaşanan gerilimde ise Trump ve Kim Jong-un arasında sert restleşmeler yaşandı. Trump “ateş ve öfke görecekler” ifadesini kullanmış, Kuzey Kore ise Pasifik'te ABD üslerini hedef alabilecek kapasitede olduğunu iddia etmişti. Rusya nükleer doktrinini geçtiğimiz yıl güncelleyerek sadece ülkeye saldırı olması durumunda değil, savaşta üstünlük sağlamak için de nükleer silah kullanabileceğini açıkladı.
ÖLÜ EL SİSTEMİDimitri Medvedev’in Trump'a verdiği yanıtta bahsettiği “Ölü El” ise Rusya’nın nükleer sisteminde kritik bir unsur. Sovyetler Birliği döneminde geliştirilen ve günümüzde hala aktif olan “Ölü El Sistemi”, olası bir ABD saldırısında Kremlin de dahil olmak üzere tüm komuta zinciri ortadan kaldırılırsa otomatik olarak misilleme başlatıyor. Bu sistem, insan müdahalesi olmadan nükleer başlıkların ABD ve müttefiklerine yönlendirilmesini mümkün kılıyor. Soğuk Savaş döneminde (1947-1991) stratejik caydırıcılık için varlığı gösterilen fakat asla kullanılmayan bu sistem son restleşme ile yeniden uluslararası gündeme taşındı.
Kaynak: Web Özel


