İsrail in alıkoyduğu İspanyol aktivistler konuştu: Aşağılandık, insanlık dışı muamele ettiler ama başlık biz değil Filistinliler olmalı
Haber Global sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Aktivist Rafael Borrego, Madrid-Barajas Havalimanı’nda yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Bizi dövdüler, yerde sürüklediler, gözlerimizi bağladılar, ellerimizi ve ayaklarımızı kelepçelediler, kafeslere koydular ve bize hakaret ettiler.”
Borrego, Negev Çölü’ndeki Saharonim hapishanesinde tutuldukları sürede uyumalarına izin verilmediğini, tıbbi yardımdan mahrum bırakıldıklarını, avukatlarıyla görüşmelerinin engellendiğini ve konsolosluk yardımına izin verilmediğini söyledi.
“Fiziksel ve psikolojik kötü muameleler bu günler boyunca tekrarlanarak devam etti. Hücreme yedi veya daha fazla silahlı kişi köpeklerle birlikte girdi. Başımıza ve kalbimize nişan alarak tutukluları kontrol ettiler.”
İmza sahteciliği iddiası: “Bizim adımıza belge imzaladılar”Bir diğer tutuklu gazeteci Néstor Prieto, deportasyon sürecinde usulsüzlükler yaşandığını belirtti:
“Bizim adımıza, gözümüzün önünde, İsrail’e yasa dışı yollardan girdiğimizi belirten bir belgeye imza attılar.”
Prieto ayrıca, basın mensuplarının özellikle hedef alındığını, onlara karşı daha sert ve aşağılayıcı davranıldığını belirtti.
“Tüm ekipmanlarımız –kameralar ve basın kartları dahil– el konuldu.”Prieto’ya göre İsrail, “örnek teşkil eden bir gözdağı vermek” istedi:
“Uluslararası vatandaş olduğumuz ve gözlerin üzerimizde olduğu için belki de daha ileri gitmediler.”
Ancak yine de gözaltı sürecini, “İnsanı aşağılayan, suçlu hissettirmeye çalışan, sürekli bir insanlıktan çıkarma süreci” olarak tanımladı.
“Hiçbir zaman içme suyuna erişimimiz olmadı. Doktor olmadığını, hayvanlar için bile doktor bulunmadığını söylediler.”
Global Sumud Flotilla’ya göre hâlâ 200’den fazla kişi İsrail’de tutuklu, bunların 28’i İspanyol ve birçoğu açlık grevinde.
Bir aktivist, “Hayatımızdan korktuk mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Evet, bazı anlarda gerçekten burada öleceğimi düşündüm.”
“İlaçlarımı attılar, su içilemeyecek kadar kirliydi”Bir kadın aktivist, Müslüman kadınlara başörtülerinin zorla çıkartıldığını ve ırkçı muameleye maruz kaldıklarını anlattı:
“Bizi gözlerimiz bağlı şekilde farklı yerlere götürüp bağırarak kafamızı karıştırdılar.”
Kendisi 15 yıldır kullandığı ilaçları alamadığını, “İlaçlarımı çöpe attılar, asla yenisini vermediler. Her ilaç istediğimizde, önümüze biber gazı sıkarak geldiler ve ‘önemli değil, ölümün eşiğinde olsan bile vermeyiz’ dediler.”
Hücredeki suyun renginin “gri ya da kahverengi” olduğunu, içilemeyecek durumda bulunduğunu anlattı.
“Tüm bunlara rağmen, yine de Gazze’ye gitmek istiyorum. Geri dönsem aynı şeyi yeniden yaparım.”
Madrid’e dönenler arasında influencer Ana María Alcalde de vardı. Kendisi şöyle konuştu:
“Saçlarımdan sürüklediler, Filistin kefiyemi aldılar, yerde ezdiler. Grubumdan ayırdılar, İsrail bayrağının önünde beni dövdüler ve selfie çektiler. Sadece şunu düşündüm: ‘Tanrım, Filistinliler her gün ne yaşıyor.’”
Barselona’da Colau ve Coronas: “Bu sadece bize yapılan değil, Gazze’ye yapılanın küçük bir örneği”Bir grup aktivist Madrid’den Barselona’ya geçti.
Barselona eski belediye başkanı Ada Colau, Barselona-El Prat Havalimanı’nda şunları söyledi:
“Uluslararası sularda yasa dışı biçimde alıkonulduk. Hiçbir hukuki hak tanınmadı, hapishanede kötü muameleye maruz kaldık. Ancak bu, Gazze halkının her gün yaşadıklarıyla kıyaslandığında hiçbir şey değil.”
Colau, İsrail ordusunun kendilerini Gazze açıklarında 40 mil uzakta yakaladığını, Ashdod limanına götürdüğünü, orada da “İsrail’e yasa dışı giriş yaptıklarını kabul eden” belgeler imzalatmaya çalıştıklarını söyledi.
“Bazıları çıkmak için imzaladı, bazıları baskıya direndi. Ama sonuçta hepimizi aynı hapishaneye götürdüler.”
Hapishanedeki koşulları da şöyle anlattı:
“Birçok aktivisti 6x3 metrelik hücrelere koydular. Hücrelerin duvarında, İsrail’in harabeye çevirdiği Gazze’nin dev bir fotoğrafı ve Arapça bir yazı vardı: ‘Yeni Gazze’ye hoş geldiniz’. Bu çok açık bir faşist mesajdı.”
Colau, “en önemli mesajın” şu olduğunu vurguladı:
“Soykırım durdurulmalı, insani koridorlar açılmalı ve eylemler sürmeli.”Aynı uçakta bulunan ERC’li meclis üyesi Jordi Coronas da şunları ekledi:
“Son beş günde gördüklerimiz insanlığın en karanlık yüzüydü. Bu yüzden bu tür eylemler –flotillalar, protestolar– daha da gerekli. Bir: soykırım durdurulmalı. İki: hükümetler, şu anda sivil toplumun yaptığı işi yapmalı. Üç: hâlâ tutuklu olan arkadaşlarımız geri dönmeli. Dört: eylemler asla durmamalı.”
“Olan biten, Filistinlilere yapılanın sadece küçük bir yansıması”Madrid’e dönen aktivistler, medyanın odağının tekrar Gazze’ye çevrilmesini istedi.
“Bize bunu yapabiliyorlarsa, başkalarına neler yapıyorlar? Gözlerimizi kapatamayız, mücadeleye devam etmeliyiz.”
Bir başka aktivist, “Başlık Filistinliler olmalı. Bizim yaşadıklarımız, onların her gün yaşadıklarının sadece bir örneği,” dedi.
Borrego ise şu mesajla bitirdi:
“Tüm bunların ardından, en önemlisi halkın sessiz kalmaması. İspanyol halkına teşekkürler; bu hafta sonu ülke çapında binlerce kişi sokaklara çıktı. Bu mücadele devam etmeli.”


