İsrail zorbalığının yeni yüzü: Madleen
Trthaber sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
9 Haziran 2025 sabahı Gazze kıyılarına yaklaşan insani yardım gemisi Madleen, uluslararası sularda soykırımcı İsrail donanması tarafından durdurularak alıkonuldu.
Bu gemi yalnızca ilaç ve bebek maması taşımıyordu, aynı zamanda dünyanın gözlerini kapattığı bir trajediyi, Gazze’deki dramı görünür kılmak istiyordu.
Madleen Gazze halkına "umut olmak" için yola çıkarken, gemiye ismini veren kadın hakkında çok az şey biliniyordu: O, Gazze'nin ilk kadın balıkçısı Madleen Kulab'tı.
[İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik ablukayı kırmayı amaçlayan Madleen gemisine müdahale etti.]
Sicilya’dan yola çıkan Madleen yardım gemisi, bebek maması, un, pirinç, ilaç, bebek bezi ve çocuklar için protez gibi temel insani malzemeler taşıyordu. Gemide 12 insani yardım gönüllüsü bulunuyordu. Amaç sadece yardım ulaştırmak değil, kuşatılmış Gazze’nin sesini dünyaya duyurmaktı.
İsrail donanması, uluslararası sularda gemiye müdahale etti. Önce dron saldırısına uğrayan gemi, ardından komando baskınıyla alıkonuldu. Gemi Aşdot Limanı'na çekilirken, aktivistler de gözaltına alındı.
[Madleen gemisi, İtalya'dan Gazze'ye doğru yola çıkmıştı. ]
Madleen, adını Gazze’nin ilk ve tek kadın balıkçısı Madleen Kulab’dan alıyor. Bugünlerde 30'lu yaşlarını süren Madleen, babasının hastalığı üzerine 15 yaşında balık tutmaya başladı. Gazze'ye uygulanan ablukanın acımasızlığına rağmen her gün İsrail savaş gemilerinin gölgesinde teknelerdeydi.
Kulab, İsrail ablukasının sadece politik değil, ekonomik olarak da bir yok ediş anlamına geldiğini anlatıyor. Al Jazeera English’e verdiği röportajda şöyle diyor:
“Zorluk kelimesi burada çok hafif kalıyor. Bu artık sadece geçim değil, onur mücadelesi.”
Ailesinin tek geçim kaynağı olan balıkçılığa dört kardeşin en büyüğü olarak sarılan Madleen, İsrail işgaliyle tekneleri ve ağları yok edilene kadar asla pes etmedi. Üstelik bir hava saldırısında babasını da kaybetti.
Tıpkı 2 milyondan fazla Gazzeli gibi o da ailesini yanına alarak Gazze'de güvenli yer aramaya başladı. Önce Han Yunus'a, sonra Refah'a, Deyr el-Belah'a...
Evleri bombalanan, tekneleri yok edilen bir balıkçı olarak, suyu kaybetmenin gelirden fazlası olduğunu, “kimliğin, onurun” elden gidişine dönüştüğünü dile getiriyor.
Gazze ablukasını delmeye çalışan gemiye kendi isminin verileceğini İrlandalı bir aktivist arkadaşından duyduğunda nasıl hissettiğini anlatıyor.
"Derinden etkilendim. Muazzam bir sorumluluk duygusu ve biraz da gurur hissettim. Bu benim için aynı zamanda bir umut mesajı. Teknemi bombalamış olabilirler ama adım kalacak ve denizin üzerinden yelken açacak."
Madleen Kulab
Kulab’ın hikayesi, sıradan bir hayatın nasıl topyekün bir direnişe dönüştüğünün sembolü. Gazze’de kadın olmak, hayatta kalmak ve direnmek aynı anlama geliyor.
Madleen gemisi, İsrail’in askeri gücünün değil. Gazze’deki sivil direncin, kadınların, çocukların ve dünyaya kulak vermeye çalışan insanların sembolü haline geldi. Tıpkı adını aldığı Madleen Kulab gibi... küçük bir teknede, dev dalgalarla, görünmez abluka duvarlarına karşı tek başına savaşan bir kadın.
İsrail’in hukuk tanımazlığı ve kuşatma politikaları devam ederken, Madleen insanlığa ve vicdanlara yapılan büyük bir çağrı olarak görülüyor.
Uluslararası tepkiler zulmü durduramıyorİsrail’in Madleen gemisine müdahalesi, uluslararası toplumda ciddi yankı uyandırdı. Müdahale, sadece insani bir yardım misyonunun engellenmesi değil, aynı zamanda deniz hukukunun ihlali ve sivillere yönelik baskının sembolü olarak değerlendirildi.
Birleşmiş Milletler: BM Özel Raportörü Francesca Albanese, geminin alıkonulmasını kınayarak, benzer misyonların desteklenmesi çağrısı yaptı. Avrupa Birliği: Fransız ve İngiliz yetkililer, vatandaşlarının gözaltına alınmasını diplomatik yollarla gündeme taşıdı. Fransa, AP milletvekili Rima Hassan’ın serbest bırakılması için girişimlerde bulundu. Türkiye: Dışişleri Bakanlığı, olayı “egemenliğe ve insani değerlere saldırı” olarak tanımlayarak sert tepki gösterdi ve uluslararası hukukun ihlal edildiğini vurguladı. Sivil Toplum Kuruluşları: Amnesty International ve Human Rights Watch, yardım taşıyan sivil bir gemiye yönelik müdahalenin açık bir savaş suçu olabileceğini duyurdu. Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR): İsrail’in eylemini “devlet destekli deniz korsanlığı” olarak niteledi.Bu tepkiler, Madleen gemisinin yalnız bir girişim olmadığını, dünya vicdanında yankı bulan bir çağrı olduğunu gözler önüne serdi. Ancak uluslararası söylemler henüz sahadaki zulmü durdurmaya yetmiş değil.
Sistematik tehcir devam ediyorMadleen gemisi dikkatleri Gazze'ye çekerken, Refah kentinde 50 bin kişi İsrail ordusu tarafından kuşatma altına alındı. Tel Sultan Mahallesi’ne yapılan saldırılar, sivilleri doğrudan hedef aldı. Filistin Kızılayı, saldırılar sırasında ambulansların kuşatıldığını, sağlık çalışanlarının yaralandığını duyurdu.
İsrail Ordu Sözcüsü Adraee, bölge halkını göçe zorlayarak “güvenli tampon bölge” oluşturma gerekçesiyle saldırıların süreceğini söyledi.
İsrail’in hedefi yalnızca sivilleri bombalamak değil, onları kalıcı olarak topraklarından sürmek. Öyle ki İsrail Savunma Bakanlığı, Gazze'deki Filistinlilerin zorla göç ettirilmesi için özel birim kurduğunu açıkladı. Bu birim, kara, deniz ve hava yoluyla Gazzelilerin sürgününü “koordine edecek.”


