İyi ki, Montrö var, Plan Türk Rus savaşı mı?
Haber Global sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Ukrayna'nın binlerce kilometre mesafedeki Rus üslerini vurmasının yankıları sürerken, Avrupa Birliği’nin (AB) "Karadeniz Stratejisi" ise yeni gerilimlere kapı aralama riski barındırıyor. AB'nin açıkladığı yeni strateji, bölgenin güvenliğine jeopolitik müdahil olma arzusunu gözler önüne sererken; AB diplomasi şefi Kaja Kallas ve genişleme komiseri Marta Kos’un son açıklamaları ise bu endişeleri doğruluyor. Karadeniz’in yalnızca bir çevresel ve ekonomik bölge değil, aynı zamanda Avrupa'nın güvenlik mimarisinde merkezi haline geldiğini dillendiren Kalla ve Kos ikilisinin son açıklamaları, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Stratejistler ise Fransa ve Almanya öncülüğündeki AB'nin; askeri, ticari ve dijital altyapı yatırımları ile bölge ülkeleriyle kurmak istediği yeni bağlantıların, Türkiye için hem stratejik fırsatlar hem de karmaşık riskler barındırdığına dikkat çekiyorlar.

AB’nin yeni stratejisinin en dikkat çekici unsurlarından biri, Karadeniz’de ağır askeri teçhizatın nakliyesi için altyapının modernize edilmesine yönelik hamleler. Bulgaristan ve Romanya’nın liman, demiryolu ve havaalanı yatırımları, yalnızca bölgesel kapasite artışına değil, NATO ve AB’nin doğu sınırının askeri hazırlık seviyesinin yükseltilmesine işaret ettiği vurgulanıyor. AB Ulaştırma Komiseri Apostolos Tzitzikostas'ın verdiği bilgilere göre, Avrupa genelinde bu tür askeri altyapı geliştirmeleri yaklaşık 75 milyar avroluk bir maliyet gerektiriyor.
ERKEN UYARI SİSTEMİKaradeniz’de kurulması planlanan “Avrupa Karadeniz Deniz Güvenliği Merkezi”nin hem erken uyarı sistemi işlevi görmesi hem de AB’nin kritik altyapısını denizden gelecek tehditlere karşı koruma sağlaması hedefleniyor. Merkezin yeri ve bütçesi henüz belirlenmemiş olsa da, bu adım; AB'nin NATO çerçevesi dışında, kendi jeopolitik reflekslerini bölgeye entegre etme iradesi olarak değerlendiriyor.
MONTRÖ DENGE UNSURUSö konusu karmaşık denklemde Türkiye'nin elindeki en büyük koz ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi. 'Boğazlar’dan savaş gemilerinin geçişini düzenleme yetkisine sahip tek ülke konumunda bulunan Türkiye, ABD ve NATO’nun Karadeniz’e sınırsız deniz gücü sokmasını engellerken; Rusya'nın dengeyi bozmasını da sınırlıyor. Bu nedenle Montrö için; "Sadece bir geçiş anlaşması değil, Karadeniz’de barışı ve dengeleri belirleyen jeopolitik bir kilit" tanımı yapılıyor. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Karadeniz’de kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerinin kalış süresini ve tonajını sınırlandırırken, Karadeniz’e giriş çıkışı; barış ve savaş zamanında farklı kurallara bağlıyor. Bu denetim mekanizması, Türkiye’ye bölgedeki stratejik dengeyi koruma imkânı verirken, son dönemde NATO ve AB’nin Karadeniz’de artan askeri mevcudiyet beklentileriyle de ciddi bir sınamaya dönüşüyor.
AB'nin Karadeniz’deki askeri varlığını artırma niyetinin risklere değinen Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni ise, "Montrö, tüm bu jeopolitik riskler karşısında en önemli argüman" derken, şu tespitlerde bulundu: "AB ve NATO’nun Karadeniz'e çıkmak istiyor. Montrö sayesinde Karadeniz'de oyunun kilidini elinde tutan aktör konumundayız. Sözleşme ile Karadeniz, Anglo-Sakson deniz gücüne karşı tampon bölge haline geldi. Bu nedenle Batı'nın, Montrö'yü esnetme çabası, yalnızca savaş gemisi geçişleriyle ilgili değil; Türkiye’nin bağımsız dış politikasını şekillendirme girişimi. Ankara, Batı ile ilişkilerini yürütürken Montrö’ye sadakati esas almalı, aksi halde Türkiye ile Rusya sıcak bir çatışma hattına sürüklenebilir" dedi.

Türkiye’nin 1936’da imzaladığı ve halen yürürlükte olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Karadeniz’in güvenliği ve egemenliğini belirleyen en temel uluslararası belge olarak kabul ediliyor. 20 Temmuz 1936’da İsviçre’nin Montrö kentinde imzalanan bu sözleşme, Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın kontrolünü Türkiye’ye verirken, savaş ve barış zamanlarında savaş gemilerinin geçişine dair katı kurallar getiriyor. Montrö’ye göre Karadeniz’e kıyısı olmayan ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeler, Karadeniz’e sadece belirli sayıda ve sınırlı tonajda savaş gemisi gönderebiliyor. Karadeniz dışındaki ülkelerin savaş gemileri, toplamda 30 bin ton ile sınırlı bulunurken, bu gemiler Karadeniz’de en fazla 21 gün kalabiliyor. Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkeler geçiş öncesi Türkiye’ye 15 gün önceden bildirim yapma zorunluluğu bulunuyor.
Kaynak: Web Özel


