Kadın cinayetlerinde vahim tablo, failler hep sabıkalı!
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Kadın cinayetlerinin önüne geçilemezken, faillerin profilleri de tartışma konusu oldu. 16 yaşındaki Sıla Şentürk’ü katleden Hüseyin Can Gökçek’in 10, İstanbul’da hemşire Ömür Erez’i öldüren Rahmi Uygun’un 20, Muğla’da Zeynep Şenpınar’ı öldüren Selim Ahmet Kemaloğlu’nun 14 ve son olarak 15 yaşındaki Hilal Özdemir’i öldüren Ayberk Kurtuluş’un 24 suç kaydı bulunduğu ortaya çıktı. Bu tablo, “Onlarca sabıkası olan bu kişiler nasıl hâlâ serbest?” sorusunu gündeme taşıdı. Sosyal medyada en çok tartışılan konuların başında gelen bu soruya hukukçular yanıt verdi.
İNFAZ SİSTEMİNE DİKKATCeza Hukukçusu Yılmaz Yazıcıoğlu, Türkiye'deki Ceza İnfaz Sistemi'nin 2005 yılında yeniden kurgulandığını belirterek, "Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda da değişiklikler yapıldı. Türkiye'nin Avrupa'ya girmesi için de bazı değişimler şarttı ve akademisyenlerin marifetiyle bir sistem kuruldu. Sistem yıllar içinde değiştirildi araya pandemi girdi. İnfaz sisteminde iyileştirmeye yönelik yapılması gereken çok şey var. Dışarıda sadece suç kaydı olanlar yok, hüküm giymiş suçlular da aramızda. Bu suç kaydı olan kişilerin tespit edilip topluma tekrar kazandırılması şart" dedi.

Avukat Kevser Yıldırım ise konuya ilişkin şunları söyledi:
"Kişilerin birçok suç dosyası olmasına rağmen tutuklu yargılamayı gerektirmeyen dosyalarda kişiler tutuklanmaz ve tutuksuz yargılanır. Tutuksuz yargılanma kişinin ceza almayacağı anlamana gelmez. Özellikle katalog suç olmayan suçlarda ve katolog suç olsa dahi dosyadaki delil durumu dikkate alınarak kişi tutuksuz yargılanabilir. Kişinin birden çok dosyadan yargılanması tutukluluğu etkilen sebepler arasında gösterilmediği için bazı suç tiplerinde çok gazla yargılanmakta olduğu dosya bulunmasına rağmen kişinin tüm dosyalardan tutuksuz olduğu görülmektedir. Ancak tekrar belirtmek gerekir ki; tutuksuz yargılanma hali özellikle katalog suç olarak kanunda belirtilmeyen suçlarda örneğin; hakaret, tehdit, basit dolandırıcılıkta sanığın ceza almayacağı anlamına gelmemektedir. Cezaya hükmolunması halinde kişi tüm cezaların infazı için cezaevinde hükümlü olarak infaz görür."

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yunus Emre Seydanlıoğlu ise şunları söyledi:
"Son günlerde kamuoyunu en çok yaralayan hususlardan biri, ağır suçlara karışmış kişilerin rahatça aramızda dolaşabiliyor olmasıdır. Burada birkaç temel sebep vardır: Öncelikle adli sicilde görülen 15-20 kayıt, çoğu zaman aynı nitelikteki basit suçlardan kaynaklanmakta ve çoğu ertelenmiş ya da para cezasına çevrilmiş hükümlerdir. Yani her kayıt, cezaevinde yatılmış bir süreyi ifade etmez. İkinci olarak, Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca tutuklama ‘istisnai’ bir tedbirdir; yargılamalar sırasında genellikle adli kontrolle serbest bırakılma tercih edilmektedir. Üçüncü olarak da, infaz sistemimizde belli oranlarda ceza indirimleri, şartla salıverme ve denetimli serbestlik kurumları vardır. Dolayısıyla bir kişi çok sayıda dosyaya karışmış olsa dahi, çoğu zaman cezasını fiilen cezaevinde uzun süre çekmemekte, sistemin bu esnekliği nedeniyle toplum içinde kalabilmektedir. Bu durum, hukuk güvenliği ile toplumun adalet beklentisi arasındaki denge tartışmalarını gündeme getirmektedir."
Kaynak: Web Özel


