Kim kazandı, kim kaybetti? Abdullah Muradoğlu
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
ABD Başkanı
Donald Trump’ın
“
MAGA kampı
”nın içinde “İsrail’e koşulsuz destek” konusunda ciddi bir bölünme yaşandığı bir vakıa. Bölünmenin bir tarafında ABD’nin İsrail’le birlikte İran’a karşı savaşmasını isteyenler, diğer tarafındaysa savaş yerine diplomasiyi önerenler yer alıyor. Bölünme çok net, ancak Trump net değil ve her aşamada zikzaklar çizerek hareket ediyor.
Trump öteden beri ABD dış politikasını “
sonsuz savaşlar
” silsilesine hapseden
Neoconlar’a
sert eleştiriler yöneltiyordu. Trump’ın en son Riyad’da yaptığı konuşmada bu eleştirilerini tekrarlaması ABD’nin Ortadoğu politikasını İsrail odaklı değil, “Önce Amerika” odaklı olarak çerçeveleyeceğine dair bir izlenim vermişti. İran’la nükleer müzakereler, Husiler’le ateşkes, Suriye’ye yaptırımların koşullu olarak yumuşatılması bu izlenimi daha da pekiştirmişti.
ABD’deki iki partili “
savaş partisi
” Rusya ile de, İran ile de müzakerelere şiddetle muhalefet ediyor.
New York
Post
ve
Fox News
başta gelmek üzere
Rupert Murdoch’un
sahibi olduğu medya kuruluşları müzakereleri akamete uğratmak için yoğun çaba gösterdiler. Murdoch medyası İsrail’in çıkarlarını öncelik haline getirmeyen herkesi yaylım ateşine tutuyordu.
Neoconlar’ın hedefindeki isimlerden birisiyse Fox News eski sunucularından
Tucker Carlson
idi. Trumpçı tabanın kanaat önderlerinden Carlson, ABD’yi İsrail’in peşinden savaşa sürüklemek isteyenlere muhalefetiyle öne çıkmıştı. Carlson, Ukrayna için de benzer bir tavır sergiliyor.
Levin de, Carlson da Trump’ın kulağına yakın isimler arasında yer alıyor. Levin ABD’nin desteğiyle İsrail’in İran’a saldırması için Trump’ı ikna etmeye çalışırken, Carlson ise bunun gerçekleşmemesi için çırpınıyordu. Trump’ın seçim kampanyasının büyük bağışçılarından
Ike Perlmutter
ve
Miriam Adelson
gibi milyarder Siyonistlerse Levin’in arkasında yer alıyorlardı.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’e yakınlığıyla da bilinen Carlson, Levin’in Trump nezdindeki girişimlerini ifşâ ediyordu. Levin, 4 Haziran’da Trump ile özel bir öğle yemeğinde bir araya gelmişti. Bir gün sonra Carlson, “
X
” hesabından yaptığı paylaşımda, Levin’in, Trump’ı İran’ın nükleer silah yapmasına sayılı günler kaldığı konusunda ikna etmeye çalıştığını söylüyordu.
İran’ın nükleer bomba yapmaya yakın olduğunu ya da böyle bir plânı olduğunu gösteren güvenilir hiçbir istihbarat olmadığına dikkat çeken Carlson’a göre Levin ve arkasındaki güç odaklarının tek dertleri ABD’yi İran’la savaştırmaktır. Carlson
“Sınırları yoktur. Bunlar korkutucu insanlar. Donald Trump’ın onları görmezden gelmesi için dua edin”
diyordu.
Levin 11 Haziran’daki radyo programında yine Ulusal İstihbarat Direktörü
Tulsi Gabbard
ve Carlson’u hedef alıyordu. Levin, ABD istihbaratının İran’ın nükleer silah edindiğine dair kanıt bulunmadığını belirten raporlarına itibar edilmemesini istiyordu. Öte yandan Levin, Trump’la görüşmesinin detaylarının ABD Başkan Yardımcısının ofisinden sızdırıldığını ima ediyordu.
Tucker Carlson işlerin kötüye gideceğini fark etmişti. İsrail’in İran’ı bombalaması üzerine Carlson, cuma günü yayınladığı
“Bu Savaştan Önceki Son Bülten Olabilir”
başlıklı yazısında Trump’ı eleştirerek, “Önce Amerika diyen politikacılar şimdi inandırıcı bir şekilde dönüp bu olayla hiçbir ilgileri olmadığını söyleyemezler. Ülkemiz derin bir batağın içinde” diyordu.
Görüldüğü gibi kazanan “
Levin tayfası
” oldu. Levin,
Fox News
kanalında Sean
Hannity’in
programında
“Tanrıya şükürler olsun ki Donald Trump Amerika Birleşik Devletleri Başkanı. Tanrıya şükür İsrail’in Başbakanı Benjamin Netanyahu”
diyerek sevinç çığlıkları atıyordu.
Carlson ise cuma günü “
X
” hesabından yaptığı paylaşımda gerçek bölünmenin İsrail’i destekleyenler ile İran’ı ya da Filistinlileri destekleyen arasında olmadığını belirterek,
“Asıl bölünme, şiddeti gelişigüzel teşvik edenler ile şiddeti engellemeye çalışanlar, yani savaş kışkırtıcıları ile barış yapıcıları arasındadır”
diyordu. Carlson, Trump’ı arayarak İran’la bir savaşa ABD ordusunun doğrudan müdahil olmasını isteyen herkesin savaş çığırtkanları listesinde yer aldığını vurguluyordu.
Mark Levin, Sean Hannity, Rupert Murdoch, Ike Perlmutter ve Miriam Adelson
’ın isimlerine yer veren Carlson,
“Bir noktada hepsi bunun hesabını vermek zorunda kalacak, ancak isimlerini bilmelisiniz”
diye noktalıyordu sözlerini.
Trump, bölgeyi savaşa sürükleyecek bir kumar oynuyor. Kazanansa her zaman “
kasa
” oluyor. ‘Sonsuz savaşlar’a son vereceği temennileriyle Trump’ı baştacı eden sıradan Amerikalılara ise vergilerinin ve evlatlarının İsrail’in savaşlarında yakıt olarak kullanılmasını seyretmek kalıyor.


