Mahfi Eğilmez: Faizi değiştirmemek doğru muydu?
T24 sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Mahfi Eğilmez
Amerikalı iktisatçı John B. Taylor tarafından para politikası kuralı olarak geliştirilen formül, bir ülkenin merkez bankasının politika faizini hangi düzeyde belirlemesi gerektiğini ortaya koyar.
Taylor Kuralına göre merkez bankasının faiz oranı şu formüle göre belirlenmelidir:
Faiz Oranı = r∗ + π + 0,5 (π − π∗) + 0,5 (y − y∗)
Bu denklemdeki harflerin anlamları şöyledir:
r∗: reel denge faizi (ABD için % 2, Türkiye için yüzde 3 olarak kabul edebiliriz)
π: mevcut enflasyon oranı
π∗: hedef enflasyon oranı (merkez bankasının ulaşmak için hedef aldığı enflasyon oranıdır)
y: reel GSYİH (GSYH’nin reel büyüme oranı)
y∗: potansiyel GSYİH (GSYH’nin potansiyel büyüme oranı)
Bu denklemde iki tane 0,5 katsayısı yer alıyor. Bunlar, merkez bankasının enflasyon ve çıktı (büyüme) sapmalarına ne ölçüde tepki vereceğini belirler. İlk 0,5 oranındaki katsayı enflasyona karşı verilecek tepkiyle ilgilidir. Buna göre gerçekleşen enflasyon, hedeflenen enflasyonun üzerine çıkarsa merkez bankasının faizini bu farkın 0,5 ile çarpımı sonucunda çıkacak oran kadar artırması gerekir. Diyelim ki gerçekleşen enflasyon hedeflenen enflasyonun yüzde 6 üzerine çıkmışsa o zaman faizinin (0,5 x 4 =) yüzde 2 oranında artırılması gerekir. İkinci 0,5 oranındaki katsayı büyüme oranına karşı verilecek tepkiyle ilgilidir. Ekonomi, potansiyel büyümesinin altında bir hızla büyüyorsa merkez bankasının faizi artırması, tersine ekonomi potansiyel büyüme oranın üzerinde bir hızla büyüyorsa merkez bankasının faizi düşürmesi gerekir. Diyelim ki ekonominin reel büyüme oranı yüzde 3 olsun. Bu durumda reel büyüme, potansiyel büyümenin (yüzde 5 kabul ediyoruz) 2 puan altında kalıyor demektir. Buna göre merkez bankasının faizi (0,5 x 2) yüzde 1 oranında düşürmesi gerekir.
Burada iki önemli konu üzerinde durmak gerekir: İlki, denklemde iki farklı yerde (enflasyon ve büyüme oranı) kullanılan 0,5 katsayısının değişmez bir katsayı olup olmadığı meselesidir. Bu oran, ülkeye göre, ekonominin durumuna göre ve izlenecek politikanın sertliğine yumuşaklığına göre değişebilir. 0,5 genel kabul görmüş bir katsayı olduğu için standart denklemde yer alıyor. İkincisi, bu denklemin hem enflasyonu hem de ekonominin büyümesini bir arada ele alarak merkez bankasının ona göre bir politika faizi belirlemesini sağlamayı ve enflasyonla mücadeleyle büyüme arasındaki çelişkiyi bu yolla ortadan kaldırmayı hedeflediğini, tek başına enflasyona uygun faiz belirlemeyi amaçlamadığını vurgulamak gerekiyor.
Taylor Kuralı şöyle işler: Enflasyon (π), belirlenen enflasyon hedefinin (π*) üzerine çıkarsa merkez bankası faiz artırmalıdır. Ekonomi potansiyel üretiminin (y*) üzerine çıkarsa (ekonomi ısınıyor demektir) merkez bankası faiz artırmalıdır. Gerçekleşen enflasyon (π), enflasyon hedefinin altında (π*) ve ekonomi durgunlukta ise (y < y*) ise merkez bankası faiz düşürmelidir.
Şimdi Taylor Kuralını ABD ve Türkiye’ye uygulayarak durum tespiti yapalım. Önce ABD ve Türkiye’nin verilerine bakalım. Mayıs 2025 itibarıyla eldeki son veriler şöyle yazılabilir:
Şimdi bu verileri önce ABD sonra Türkiye için yukarıdaki denklemde yerlerine koyarak ABD (Fed) ve Türkiye (TCMB) açısından bugün için olması gereken politika faizlerini hesaplayalım.
ABD (Fed) için faiz = r∗ + π + 0,5 (π − π∗) + 0,5 (y − y∗)
= 2 + 2,3 + 0,5 (2,3 – 2) + 0,5 (2 -2,1) = 4,3 + 0,3 – 0,05 = 4,55
Bugün itibarıyla Fed’in faizi (Fed’s fund rate) yüzde 4,5. Yukarıya aldığımız hesaplama bize Fed’in uyguladığı faizin hem ekonomiyi canlı tutmak hem de enflasyonu hedefe yaklaştırmak üzere tam olarak Taylor Kuralına uygun bir düzeyde olduğunu gösteriyor.
Türkiye (TCMB) için faiz = r∗ + π + 0,5 (π − π∗) + 0,5 (y − y∗)
= 3 + 37,9 + 0,5 (37,9 - 5) + 0,5 (3 - 5) = 40,9 + 16,45 – 1 = 56,35
Bugün itibarıyla TCMB’nin faizi (politika faizi) yüzde 46. Bununla birlikte TCMB koridor faizi uygulamasıyla bankalara kullandırdığı fonların ortalama maliyetini (ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti) yüzde 49’a kadar yükseltebiliyor.
Türkiye ekonomisinin bir yandan potansiyel büyümesinin altında bir büyüme oranıyla büyüyor olması, TCMB’yi politika faizini daha fazla yükseltmekten alıkoyuyor. Enflasyondaki durum ise hedeflenen enflasyonun çok gerisinde kalınmaya devam ettiğini gösteriyor. Bu durumda da TCMB’nin bu aşamada politika faizini düşürmesinin doğru olmayacağı ortaya çıkıyor. Taylor Kuralı çerçevesinde TCMB’nin mevcut politika faizini düşürmemesi doğru bir yaklaşım olmuştur.


