Mars ta binlerce kilometrelik eski nehir izleri keşfedildi
Trthaber sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Open University doktora öğrencisi Adam Losekoot ve ekibi, bu izleri NASA’nın Mars Reconnaissance Orbiter (MRO) ve Mars Global Surveyor uydularının çektiği yüksek çözünürlüklü görüntülerde tespit etti.
İncelenen alan, yaklaşık 10 milyon kilometrekarelik bir yüzeyi kapsıyor — bu, Avustralya’dan bile daha büyük bir bölgeye karşılık geliyor.
Beklenmeyen bir bölgede su izleriLosekoot, "Mars’ta daha önce pek çok kez suya dair izler bulundu, ancak bu bölge özel çünkü uzun süredir burada suya dair bir kanıt olmadığı düşünülüyordu" dedi. Bulunan nehir izlerinin, yalnızca bölgesel yağış ya da kar yağışıyla beslenmiş olabileceği düşünülüyor.
Ters çevrilmiş nehirler: Yüzey altından ortaya çıkan izlerAraştırmacılar, Mars’ın Noachis Terra (Nuh’un Toprakları) adlı bölgesinde, "fluvial sinuöz sırtlar" olarak bilinen jeolojik yapıların izini sürdü. Bu yapılar, zamanla sertleşen ve çevresindeki daha yumuşak zemin aşındıkça yüzeye çıkan, antik nehir yataklarına ait tortul tabakalar.
Bazı buzul nehirleri birkaç yüz metre genişliğinde ve 3-4 kilometre uzunluğundayken, daha büyük yapılar bir milden (yaklaşık 1,6 km) daha geniş olabiliyor. MRO görüntülerinde, bazı nehirlerin kraterlerin içine girip buraları doldurduğu ve ardından krater duvarını aşarak akmaya devam ettiği gözlemlendi.
Keşif, Mars’ın 3.7 milyar yıl önce bugünkü kurak çehresinden çok farklı bir yüzeye sahip olduğunu gösteriyor. O dönemde gezegenin atmosferi daha kalındı ve yüzeyinde sıvı su bulunabiliyordu. Ancak Mars’ın manyetik alanı zamanla zayıflayınca, Güneş rüzgârları atmosferi aşındırdı ve su büyük ölçüde uzaya kaçtı.
Yine de bilim insanları, Kızıl Gezegen’in altında hâlâ büyük miktarda suyun saklı olabileceğine inanıyor. 2025 Nisan ayında yayımlanan bir araştırmaya göre, Mars’ın buzlu kutuplarının ötesinde, derin yer altı su rezervuarları bulunma ihtimali oldukça yüksek.
Bu yeni bulgular, Mars’ta yaşam için gerekli koşulların geçmişte daha yaygın olabileceğini gösterirken, gezegendeki suyun zaman içindeki evrimini daha iyi anlamamıza da katkı sağlıyor.


