MELİH ALTINOK Kır zincirlerini Trump
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.

ABD'deki Demokratlar, 4 yıllık iktidarlarına 3 savaş sığdırabildiler. Ukrayna-Rusya, Gazze ve Lübnan cepheleri açıldı.
"Bütün savaşları durduracağım" diyen Cumhuriyetçi Trump görevde 150 gününü geride bırakırken tabloya bakalım.
Sondan başlayalım.
Lübnan defteri kendiliğinden kapandı.
Trump, Biden gibi Netanyahu'ya destek vermiyor, araları açık ama Gazze'deki soykırım hız kesmeden devam ediyor.
Ukrayna cephesi ise malumunuz. Tam barış için Putin'in ve Trump'ın da ikna olduğu bir zemin oluşturulmuşken, Zelenski İstanbul'daki müzakerelerin başlayacağı günün gecesi Rusya'yı vurdu. Rusya'nın cevap vermesiyle savaş yeniden alevlendi.
Ve derken İran kartını çektiler.
Zamanlama yine müthiş. Amman'da ABD ve İran arasında başlayacak nükleer müzakerelerin hemen öncesinde İsrail, Tahran'ı can evinden vurdu.
İran'ın Genelkurmay Başkanı'nı, Devrim Muhafızları Komutanı'nı ve nükleer programında görevli bilim adamlarını tek tek öldürdü.
Günlerdir İsrail vuracak diye uyaran Trump, saldırının arkasında olmadıklarını ve İran'ın müzakerelere devam etmesi gerektiğini söylüyor.
Tek yapabildiği bu.
Yeri gelince ABD'nin açık düşmanı konumundaki Şi Cinping'i, hatta Putin'i bile ikna eden Trump, tüm dünyada FETÖvari yöntemlerle paralel devletler kuran mekanizmaya dur diyemiyor.
Trump'ın Netanyahu'dan hoşlanmadığına şüphem yok. İktidarını, varlığının farkında olduğu hatta zaman zaman açıkça eleştirdiği yapıyla paylaşmak istemeyeceği aşikâr.
Ama belli ki "yeri dar".
Fakat nereye kadar. Hem Trump hakkında ne söyleseler şaşırırız ki?
Kır zincirleri Başkan. Her gün ölüp ölüp dirilmek yaşamak mı?
***

ÇÜNKÜ SAVAŞ YOKSA İSRAİL YOK
Kim ne derse desin Greta Thunberg'in de büyük katkılarıyla Gazze'deki soykırım, dünyanın birinci gündemi olmuştu.
Dünyanın her yerinden siviller Gazze'ye doğru yola koyulmuştu.
İsrail, İran'ı vurarak yine cambaza bak dedi.
Netanyahu'nun ülkedeki OHAL'i gerekçe buldu.
Çünkü bölgede savaş yoksa İsrail yok.
Bu arada Mavi Marmara yola çıktığında "Otoriteye karşı gelinmez" diye eleştiren FETOŞ'un İran'ı hedef göstermesinin nedeni de anlaşılmış oldu.
***
ÇİÇEK BÖCEK DÖNEMİ BİTTİ
Bir ara "Parayı betona gömüyoruz" muhabbeti vardı.
Şimdi yetmeyen yollara, TOKİ'lere bakıp "Neden daha fazlasını yapmadık" diye söyleniyoruz.
"Parayı silaha bağladık" diyenlerin de 180 derece döneceği günler ufukta.
***

DAHA NE OLACAK Kİ?
Ekrem İmamoğlu, Sözcü TV'de Emirgan'daki 50 milyon dolarlık üç adet villasını neden mal beyanında göstermediği sorusunu "Bana değil İmamoğlu İnşaat'a ait" diyerek cevaplamıştı.
Aslında normal olan, o an İmamoğlu'nun siyasi macerasının sona ermesiydi.
Sonuçta, bir siyasetçin mal beyanında yer vermediği gibi nasıl edindiğine dair bir izahat da yapamadığı 1.5 milyar TL'lik taşınmazlardan bahsediyoruz.
Ama nerede?
Baksanıza İmamoğlu'na o villaları veren işadamı Ali Nuhoğlu, 2021'de İmamoğlu İnşaat Müdürü'nün kendisini aradığını ve Sarıyer'deki üç lüks villayı Ekrem İmamoğlu için almak istediklerini söylediğini anlatıyor.
söylediğini anlatıyor. Nuhoğlu, villaların 2024'te İmamoğlu İnşaat'a geçmesiyle sonuçlanacak sistemi de ifadesinde net bir şekilde tarif ediyor.
Ödemenin, İSKİ'nin Nuhoğlu'na olan borçlarından düşüldüğünü... Devir için Güllüce Tarım isimli paravan şirketin kullanıldığını... Nuhoğlu'na 15 milyon TL nakit ve Beylikdüzü'nde bir villa verildiğini... Paraların, İmamoğlu'nun yakın danışmanı aracılığıyla, dolar dolu poşetlerle elden teslim edildiğini anlatıyor.
Tanık gizli değil. Villalar yerinde duruyor. İmamoğlu cephesinden kimse de çıkıp "Hayır, yalan, öyle değil" diyemiyor.
Ve bu bahsettiğim soruşturma dosyasındaki tek kalem. Daha onlarca skandal niteliğinde itham var.
Buna rağmen İmamoğlu, Özgür Özel'le birlikte devirdikleri, "Sırtımdan hançerlendim" diyen Kılıçdaroğlu'nu bile "hadi" deyince ayağına getirtebiliyor.

