Milli teknoloji hamlesi ve özgüven devrimi Turgay Yerlikaya
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Güçlü bir siyasi iradenin vaziyet ettiği milli teknoloji hamlesi, her geçen gün farklı veçheleriyle karşımıza çıkmaktadır. Değişen teknolojilere entegre olan ve güçlü inovasyonlarla pozitif ayrışan Türkiye, materyal kapasitesini artırmaya dönük çok önemli hamleler ortaya koymaktadır. Savunma sanayinin ön planda olduğu bu hamlede, Türkiye birkaç alanda rol model ülke olarak da tartışılmaktadır.
AMBARGOLAR VE STRATEJİK BAĞIMSIZLIK
Kıbrıs Barış Harekatı sürecinde Türkiye’nin maruz bırakıldığı ambargo, bu konunun stratejik düzeyde ele alınmasını da beraberinde getirmiştir. Milyarlarca liralık Ar-Ge yatırımları ile kilometre taşları döşenen stratejik bağımsızlık hikayesi, bugün önemli bir mesafeye ulaşmış durumda. Bu bağlamda stratejik bağımsızlığın ilk adımlarından birisi olan ASELSAN, Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında sadece dört kişilik bir mühendis grubuyla kurulmasına rağmen bugün binlerce personelle çalışmalarına devam etmektedir. IDEF fuarı üzerinden tanık olduğumuz bu somut gerçeklik, Türkiye’nin caydırıcılık kapasitesini artırdığı gibi ekonomik anlamda da ciddi bir katma değer üretmektedir.
Gelinen noktada, Türkiye’nin savunma sanayi konusunda pozitif ayrıştığı bir süreçteyiz. Fuara olan yoğun ilgi, uluslararası heyetler ve ülkeler ile yapılan ikili anlaşmalar, kat edilen mesafenin boyutlarını göstermektedir. Türkiye’nin ihracatında savunma sanayi ürünlerinin payının her geçen gün arttığı bu konjonktürde, bu alandaki yatırımların ne denli etki yarattığı da açık biçimde görülmektedir.
Kamunun yanı sıra özel teşebbüsün de gayretleriyle önemli noktaya gelen milli teknoloji hamlesi, bugün yüzlerce şirketin aktif olduğu bir saha dinamiğine sahip.
Yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi hassasiyetiyle başlatılan bu sürecin ilham kaynaklarından birisi hiç kuşkusuz BAYKAR. 1986 yılında kurulan şirket, bugün onlarca ülkeye İHA ve SİHA ihraç edebilecek bir kapasiteye ulaşmıştır. Söz konusu kapasite, sadece bir teknoloji ihracı olarak kalmamış Karabağ’ın bağımsızlığı başta olmak üzere birçok kritik süreçte oyun değiştirici rolüyle de ayrı bir fonksiyon icra etmiştir.
DALGA METAFORU
Selçuk Bayraktar’ın metaforu ile anlatacak olursak, teknolojik hamleler bir sörf dalgası gibidir ve bu dalgayı yakalayanlar, rüzgarın da ivmesi ile dalganın önünde yer alabilmektedirler.
İnsansız hava araçları ile havacılık alanındaki dalgayı çok iyi değerlendiren BAYKAR’ın bugünkü hikayesi, bir ders niteliğinde hiç kuşkusuz. Özellikle son dönemde, Next Sosyal ve alternatif sosyal medya platformları üzerine ortaya koyulan program ve politikalar, bir meydan okuma olduğu kadar yeni bir alternatifin mümkün olabileceğini de göstermektedir.
Türkiye’nin hem kamu hem de özel sektör marifetiyle ortaya koyduğu bu enerji, kendi içerisinde özgün bir paradigmayı da barındırmaktadır. Etik ve ahlaki kodların ön planda olduğu bu teknolojik hamleler, küresel belirsizlik ve çatışmaların ön planda olduğu bu dönemde, belirsizliği ortadan kaldırmayı hedefleyen bir vizyona da sahiptir. Gücün hukuka galebe çaldığı bu dönemde, aynı zamanda dengeleme misyonu da üstlenen Türkiye, stratejik bağımsızlığın yanı sıra yeni bir arayışa da öncülük etmektedir.
Türkiye her ne kadar savunma sanayi ile ön planda olsa da milli teknoloji hamlesinin içeriğini teşkil eden birçok adım söz konusu. Özellikle son on yılda kamunun dijitalleşmesi noktasında kat edilen mesafe, bu alandaki kazanımların yurtdışına aktarılabilmesini temin etmiştir. E-devlet ve Sağlık Bakanlığı’nın e-nabız uygulamaları, küresel çapta ilgi gören uygulamalar olmak üzere, Türkiye’nin otomobil girişiminin bir çıktısı olan TOGG da hızlıca sisteme kanalize olabilmiştir.
Hiç kuşkusuz Türkiye’nin bu alanda yakaladığı ivme dış politikadan ekonomiye kadar birçok sahada Türkiye’nin imajını tahkim etmektedir. Fakat
kanaatimce, milli teknoloji hamlesinin en büyük katkılarından biri, bu politikalar sonucunda ortaya çıkan özgüvendir
. Bir tür özgüven devrimine de işaret eden bu stratejik adımlar, Türkiye’nin birçok alanda yakaladığı dalgalardaki sörf yapabilme kabiliyetini de göstermektedir. Toplumsal düzeyde de yoğun biçimde sahiplenilen bu adımlar, sömürge tecrübesi yaşamamasına rağmen zihni ve özgüveni iğdiş edilen bir toplumun özgüvenini yeninden inşa etmesine de katkı sağlamaktadır.


