Neden yapay zeka ile bağ kuruyoruz? Uzmanlardan yapay zeka ve insan ilişkilerine dair çarpıcı tespitler
Haberturk sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Yapay zekâ asrın en büyük buluşlarından biri olarak kabul ediliyor ancak her teknoloji gibi o da insanlığı hem olumlu hem de olumsuz şekilde etkiliyor. Aslında sadece veri dizilimlerinden ibaret olan yapay zekâ araçlarına kontrolsüzce güvenmek ve ona insan özellikleri atfetmek, yeni bir teknoloji olmasına karşın sıklıkla duyduğumuz bir durum. Dünyada bunun birçok örneği bulunuyor.
Yapay zekâya güvendi, doktora gitmedi: Kanser olduğu ortaya çıktı
Mirror'un haberine göre; iki çocuk babası ve eski psikolog olan Warren Tierney, son zamanlarda yaşadığı yutkunma sorunu için ChatGPT'ye danıştı. Yaşadığı belirtileri yapay zekâya anlatan 37 yaşındaki Tierney, 'kanserin çok düşük bir ihtimal' olduğuna dair bir yanıt alınca doktora gitmeyi erteledi. Ancak aylar sonra doktora giden Tierney, dördüncü evre yemek borusu adenokarsinomu (yemek borusu kanseri) olduğunu öğrendi.
Yanlış beslenme tavsiyesinin sonu hastanede bitti
New York Post'un haberine göre; kimliği belirsiz olan 60 yaşındaki bir adam ChatGPT'den beslenmesini nasıl iyileştirebileceğine dair ipuçları istedi. Sofra tuzunun (kimyasal adı sodyum klorür) sağlığa olumsuz etkileri hakkında yazılanları okuyan adam, ChatGPT'ye başvurdu ve bunun sodyum bromür ile değiştirilebileceği cevabını aldı.
Sodyum bromür, sofra tuzuna benzer görünse de tamamen farklı bir bileşiktir. Tıpta ara sıra kullanılsa da en yaygın olarak endüstriyel ve temizlik amaçlı kullanılır; uzmanlar da ChatGPT'nin bundan bahsettiğine inanıyor.
60 yaşındaki adam aldığı tavsiyeden üç ay sonra hastaneye kaldırıldı. Daha önce psikiyatrik bir geçmişi olmamasına rağmen, hastanede geçirdiği 24 saatin ardından giderek paranoyaklaşan hastanın, hem işitsel hem de görsel halüsinasyonlar yaşadığı bildirildi. Kendisine sıvı, elektrolit ve antipsikotik ilaçlar verildi ve kaçmaya çalışınca, hastanenin yatılı psikiyatri ünitesine yatırıldı.
Güvenlik açığı bulan liseli genç hayatına son verdi
New York Times'ın haberine göre; henüz 16 yaşında lise öğrencisi olan Adam Raine, son zamanlarda okulda yaşadığı zorluklar ve sağlık sorunları nedeniyle evden eğitime geçmiş ve içine kapanık bir çocuk haline gelmişti.
Psikolojik olarak kötü bir dönemden geçerken, duygularını ChatGPT'ye açan Adam, zamanla intihar yöntemleri hakkında bilgi istemeye başladı. Kısa bir süre sonra da kendini asarak intihara teşebbüs etti ancak ailesi tarafından kurtarıldı. Daha sonra intihar fotoğrafını ChatGPT'ye bile yükledi.
Normal şartlarda, yapay zekâ robotları güvenlikle ilgili bir durum olduğunda bunu bildirmek zorunda ancak 16 yaşındaki Adam, tüm bu bilgileri yazdığı bir hikâye için istediğini bildirmiş ve bir güvenlik açığından yararlanmıştı. Adam, bir kez daha intihara teşebbüs etti ve bu kez kurtulamadı.
Bunun gibi sayabileceğimiz onlarca farklı örnek olsa da soru aynı: neden yapay zekâ ve insanlar arasında duygusal bir bağ gelişiyor?
Konuyu uzmanlarına danıştık; Dr. Uzman Psikolog ve Sosyolog Serap Duygulu ve Atlas Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Klinik-Sağlık Psikoloğu Suna Ömerbaşoğlu, sorularımızı yanıtladı.
Neden yapay zekâ ile bağ kuruyoruz?
Duygulu, bu durumu antropomorfizm olarak tanımlıyor. "Bu aslında antropomorfizm dediğimiz eğilimin bir uzantısıdır; yani cansız varlıklara insan özellikleri atfetmek. Çocukların oyuncak bebekleriyle konuşmasıyla, yetişkinlerin yapay zekâyla sohbet etmesi arasında düşündüğümüzden daha güçlü bir bağ vardır."
Ömerbaşoğlu ise insanın güvenlik ve yakınlık ihtiyaçlarını hatırlatıyor. "Öngörülebilir ve yargılayıcı olmayan bir iletişim biçimi sunan yapay zekâ sistemleri kaygı ve belirsizliği azaltabilmekte, verdikleri tutarlı yanıtlarla sahte bir 'duygusal güvenlik alanı' yaratabilmektedir."
Başka bir nokta ise; duyguları yeniden anlamlandırmayı kolaylaştırmak. Ömerbaşoğlu, "Özellikle yazılı anlatım, duyguların dışsallaştırılmasını kolaylaştırarak bilişsel yeniden çerçevelemeye katkı sağlar. Bu sayede kişi kendi düşüncelerine daha gerçekçi bakabilir. " diyor.
Yapay zekâ ile kurulan iletişim psikolojik ihtiyaçlarımızı mı yansıtıyor?
Duygulu, yapay zekâya yüklenen “karakter" çoğu zaman psikolojik yansımalarımızın ürünüdür diyor ve şunu ekliyor, "Bu noktada, Bağlanma Kuramı (Attachment Theory) önemli ipuçları veriyor. İnsan, doğduğu andan itibaren güvenli bir bağ arar. Anne-babanın yerine geçen figürler, daha sonra arkadaşlıklar, romantik ilişkiler… Hepsi aynı ihtiyacın farklı görünümleridir. Eğer bu bağlar kırılgansa ya da eksikse, yapay zekâya yüklediğimiz kişilik aslında o boşluğu doldurma çabamızdır."
Yapay zekâ kişinin benlik algısını kötü etkiler mi?
Sosyal ilişkilerin, kişinin benliği üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu psikolojik bir gerçek. Ömerbaşoğlu, bu durumu şöyle açıklıyor, "Temelde kim olduğumuzu büyük ölçüde başkalarıyla kurduğumuz ilişkiler üzerinden inşa ederiz çünkü, diğerleri ile girdiğimiz diyaloglar, onların bizimle ilgili düşünceleri veya geribildirimleri de kendimize dair algımızı şekillendirir."
Peki, hiçbir şekilde olumsuz karşılıklı vermeyen, onaylama ve memnun etme odaklı olan yapay zekâ robotları kişinin benliği üzerinde olumsuz etki yaratmaz mı?
Duygulu, tam bu noktaya değinerek 'yapay bir benlik yansıması' vurgusu yapıyor ve şöyle ekliyor, "Gerçek ilişkilerde, karşı tarafın farklılıklarıyla yüzleşiriz. Bu yüzleşme, bazen bizi zorlar ama aynı zamanda olgunlaştırır. Yapay zekâ ise çoğunlukla uyum sağlar, bizi onaylar ve isteklerimize göre şekillenir. Bu, kısa vadede benliği besliyor gibi görünse de uzun vadede bireyin gerçek ilişkilerdeki çatışma ve farklılıklarla baş etme becerisini zayıflatabilir."
Ömerbaşoğlu da farklı bir noktayı masaya yatırıyor. Yapay zekâdan gelen sınırsız onaylamanın kişinin kendisine karşı yabancılaşma yaşayabileceği konusunda uyarıyor. "Kişi, gerçek dünyada bu düzeyde bir anlayış bulamadığında, kendisini ya 'fazla karmaşık' ya da 'fazla farklı' hissetmeye başlayabilmekte ve bu da kendilik algısında yabancılaşma ortaya çıkarabilmektedir."
Neden bazı insanlar yapay zekâya koşulsuzca güveniyor?
Yapay zekâ ve insan arasındaki sorgusuz güvenin sonuçlarını gösteren birkaç vakayı ilk başta işlemiştik. Dünyanın dört bir yanında, yapay zekâya güvendiği için çeşitli tehlikeler atlatan birçok insan bulunuyor. Peki, neden bazı insanlar yapay zekâdan gelen her cevabı kesinlike doğru sayıyor?
İlk sebeplerden biri, otorite.
Ömerbaşoğlu, "Yapay zekânın yükselişi, yalnızca teknolojik bir devrim değil, aynı zamanda otoriteye ve bilgiye duyulan güvenin yeniden biçimlenmesi anlamına da gelmektedir." diyor. Yani geleneksel otorite figürleri yer değiştiriyor ve bayrağı zamanla yapay zekâ robotları devralıyor.
Duygulu da aynı şekilde otorite figürü vurgusu yapıyor, "Bugün yapay zekâ, çoğu kişinin gözünde 'teknolojinin ürünü' ve 'bilimsel doğrulukla donatılmış' bir otorite figürü gibi algılanıyor. Söylediği şey, insan beyninden çıkmış bir yorum değil de geniş veritabanlarının süzgecinden geçmiş 'kesin bilgi' gibi sunuluyor."
İkinci sebep; bilişsel yükten kaçınma.
Duygulu, insanın zihninin kolayı tercih ettiğini, yapay zekâ robotlarının bu ihtiyacı giderdiğini belirtiyor. "Karmaşık bilgiyi araştırmak, farklı kaynakları karşılaştırmak zahmetli bir eylem gibi geliyor. Oysa yapay zekâ, hazır ve akıcı bir yanıt veriyor. İnsan zihni de doğası gereği kolay olanı tercih ediyor."
Üçüncü sebep: belirsizlikten kaçınma.
İnsan zihninin en zorlayan şeylerden biri de belirsizlik durumu. Tam bu noktada yapay zekâ, insan zihninin arzuladığı gibi yanıtlar veriyor. Ancak Ömerbaşoğlu burada bir uyarıda bulunuyor, "Yapay zeka sistemlerinin kullandığı kesin üslup içeriğin gerçekliğinden daha fazla güven hissi doğurabilmektedir."
Duygulu da bazı insanların 'kesin doğru' şeklindeki yanılgısı üzerine şu sözleri aktarıyor, "Gerçekte bu yanıtların bir kısmı, istatistiksel olasılıkların ürünüdür; ama kullanıcılar bunu “kesin doğru” gibi yorumlayabiliyorlar."
Dördüncü sebep: makine eşittir doğruluk yanılgısı.
Modern zamanların vazgeçilmezi olan makineler aynı zamanda insan zihnininde yanılgıya da sebep olabiliyor. 'Makineler hata yapmaz' inancı rasyonellik yanılsaması olarak biliniyor.
Ömerbaşoğlu, "İnsanla kıyaslandığında hesap makinelerinin daha doğru sonuç verdiği, navigasyonun doğru hedefi daha kolay bulduğu, tıbbi cihazların daha kesin teşhisler koyduğu modern toplumlarda bireylerin zihninde makine= doğruluk olarak kodlanmıştır. Bu geleneğin bir uzantısı olarak algılanan yapay zekâ da duygusuz, tarafsız, nesnel bir akıl olarak tanımlanmaktadır." diyor.
Beşinci sebep: Yapay zekânın ifade gücü.
Duygulu, yapay zekâ robotlarının cevaplarındaki retorik güce vurgu yapıyor. "Yapay zekânın kullandığı dil ve üslup çok etkili. Yanıtların akıcı, tutarlı ve kendinden emin bir tonda verilmesi, insanda “bu doğru olmalı” algısı yaratıyor. Retorik gücü yüksek olan her ifade gibi, yapay zekâ çıktıları da ikna edici bir etki taşıyor."


