Osmanlı’nın sesli hatıraları: Bu kayıtlar dönemin sosyo kültürel yapısına ışık tutuyor VİDEO İZLE
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Tarih araştırmacısı Selim Yuşa Demir, elinde bulunan 66 plaklık koleksiyonunun 40’ının Osmanlı döneminden kalma olduğunu belirterek, bu plakların dönemin toplumsal yapısını ve müzik anlayışını gözler önüne serdiğini söylüyor. Ona göre bu taş plaklar, sadece sanat eseri değil,
“bir medeniyetin hafızası.”
Demir, Osmanlı’da popüler olan “kanto” formunun taş plaklarda sıkça yer aldığını vurguluyor:
“Kanto, bugün bizim pop müziğimizin ilk örneğidir. Halk batıya çok meraklıydı, hatta adeta açtı. Bu plaklar bize, toplumun Batı müziğine olan ilgisini net şekilde gösteriyor.”
Tarih Araştırmacısı Selim Yuşa Demir
Dârülelhan’ın kültürel mirası
Osmanlı’nın ilk konservatuvarı olan Dârülelhan, müzik kültürünün kurumsallaştığı yer olarak öne çıkıyor. Demir, ayrıntılı bir müzik cetvelinden de bahsediyor:
“Hangi saatte hangi makam dinlenir, sabah ezanı hangi makamla okunmalı? Bunların hepsi kayıt altına alındı. Sabah makamı ‘şecaât makamıdır’ yani kişiye cesaret verir. İnsanları yataktan kaldıran bir makamdır.”
Bu yaklaşım, müziğin sadece bir sanat değil, gündelik hayatı yönlendiren bir rehber olduğunu da ortaya koyuyor.

Yüzyılları aşan şifa geleneği
Demir, Türk musikisiyle tedavinin İbn-i Sina, Farabi ve Kindî’den itibaren 9. yüzyıla dayanan bir gelenek olduğunu hatırlatıyor.
“Biz siestayı biliriz ama aslında bizde kaylule vardır. Osmanlı’da müzik, hem günlük ritmi düzenleyen hem de ruhu tedavi eden bir unsurdu.”

Taş plakların tanıklığı
Demir’in vurguladığı gibi bu plaklar, bir yandan halkın batıya yönelişini, diğer yandan da Osmanlı musikisinin köklü tedavi geleneğini belgeliyor. Bugün nostaljik bir ses kaydı gibi görünen bu taş plaklar, aslında bir dönemin sosyolojik, kültürel ve hatta psikolojik kodlarını geleceğe aktarıyor.


