Özünü kaybetmiş, sözde eğitimle çürüyen bir toplumun içten içe tutuşan alevleri zahirde kül olmuş ormanlar mı?
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
“Önce gelincikleri yolduk,
Nar ağaçlarını dizdik kurşuna,
Ardından andızları devirdik
Aptallık, bilinçsizlik, bir hiç uğruna.
Sonra sıra ormanlara geldi,
Yüz binlerce dönüm ateş yaktık,
Sivas'a kadar gidip bulduk,
Dikili tek ağaç bırakmadık.
Cahit Külebi, “Yangın”
Her yaz aynı manzara. Dumanın sardığı vadiler, alevlerin yuttuğu yamaçlar, kaçan hayvanlar, suskunlaşan gökyüzü… Ve hep aynı sorular: Bu yangınlar neden önlenemiyor? Neden tekrar tekrar yaşanıyor?
Cevabı ne sadece sabotajda, ne uçak eksikliğinde aramalıyız. Çünkü bu yangınların gerçek nedeni daha derinde: Eğitimsizliğin, bilinçsizliğin ve çıkarcılığın tutuşturduğu çok daha büyük bir yangınla karşı karşıyayız.
ALEV ALEV YANAN BİLİNÇ
Mehmet Rauf'un “Eylül" romanında şöyle bir cümle geçer:
"Nedir bu insanin içten içe çürüyüşü”
Eğer bir toplumda adalet zedelenmiş, samimiyet kaybolmuş vicdan susmuşsa
orada birey de zamanla içten içe çökmeye başlar. Bireyin bu çöküşü bir salgın gibi yayıldığında zamanla toplumun kendisi de çürümeye baslar. Bireylerin "biz" bilincinden uzaklaşarak yalnızca kendi çıkarlarını gözettiği bir bencillik yatar.
Liyakatin yerini kayırmacılık, dürüstlüğün yerini aldatma, ortak faydanın yerini kişisel menfaat aldığında, kurumlar varoluş amaçlarından saparak içi boşaltılmış birer kabuğa döner. Adalet dağıtması gereken hukuk, güçlünün sopası haline gelir; bilgi üretmesi gereken EĞİTİM ise vasatlığı yücelten bir çarka dönüşür.”
Eğitimin ideal olanı değil vasat olanı yüceltmesi aslında eğitimin intiharıdır.
İdeal eğitim sadece okullarda değil; evde, sokakta ve medyada olur. Bilinçli yurttaş yetiştirmek ideal eğitimin en önemli ve kutsal görevidir bilinçli yurttaş sadece kitap okuyan değil; doğaya, hakka, hukuka saygılı olan bireydir. Ormanda mangal yakmayan, çöpünü toplayan, kamu malına el uzatmayı hırsızlık sayan, ormanın da, kütüphanenin de kutsal olduğunu bilen insandır.
YANLIŞIN BÜYÜĞÜ KÜÇÜĞÜ OLMAZ
Bugün ormanları yakan da, ormanlara villa diken de, ormanları “arsa” gören de aynı zihniyetin ürünüdür:
Eğitimsizlikle şekillenmiş, çıkarla büyümüş, ”kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez “ kaidesiyle hakkı olmayana usulsüz yollarla göz diken oportünist bir zihniyet.
YOZLAŞMANIN YANGINI
Toplumsal yozlaşma öyle bir hale geldi ki, artık sadece ormanlar değil; kurumlar, değerler ve vicdanlar da yanıyor. Liyakatin yerini torpil almış, adaletin yerini çıkarcılık, emeğin yerini tanıdıklık… Bu sadece bir yönetim sorunu değil, toplumsal bir eğitim faciasıdır.
Eğitim; sadece derslik, sınav ya da diploma değildir. Eğitim, adaleti içselleştirmek, doğruyu yanlıştan ayırabilmek, kamusal faydayı gözetebilmektir. Bugün yaşadığımız yozlaşma, eğitimin sadece ihmal edilmesinden değil; bilinçli olarak indirgenerek yok edilmesinden kaynaklanıyor. Eğitimin maddi manevi değersizleştirilmesinden kaynaklanıyor.
EĞİTİME YOK RANTA VAR
Bir ülke, çocuklarının hayalini değil; şirketlerin kârını besliyorsa, orada orman da yanar, şehir de çöker, insan da sessizleşir. Çünkü eğitimin almadığı her kuruş, cehalete yatırımdır en büyük yangın hatta afet ise cehalettir.
BİLİP SUSAN DA SUÇLUDUR.
Toplumsal çürüme sadece yapanlarla olmaz, susanlarla tamamlanır. Sokağa çöp atan komşuya ses çıkarılmazsa, ormanı yakan bürokrata da hesap sorulmaz. Sessizlik zamanla normalleşir, normalleşen her çürüme bir yangına dönüşür.
Ataol Behramoğlu “Yunus Gibi” şiirinde:
Korkan varsa konuşmaya
Anlam yükleyip susmaya
Gerek kalmadı korkmaya
Çünkü korkulan olmuştur.
Tüm ülke alev alevken artık neden korkuyoruz?
Güç veya rant karşısında susmadan, gücümüz yettiğince mücadele etmeliyiz.
YANGININ KİBRİTİ CAHİLLİKSE SUYU DA ANCAK BİLİNÇLİ EĞİTİMDİR
Artık şunu anlamalıyız: Bu yangınları sadece itfaiye değil; eğitimli, sorgulayan, vicdan sahibi bireyler söndürebilir. Bunun için önce kafalardaki suskunluğu, sonra bütçelerdeki ihmali söndürmek gerekir.
“Ne bir çığlık duydum, ne de bir inilti.
Yalnızca alevlerin sesi vardı
Ve çocukluğumun ormanları yandı…
Cahit Külebi
Ve çocukluğumuzun ormanları yanarken,
Biz hala hangi yangının ‘doğal’, hangisinin ‘ihmal’ olduğunu tartışıyoruz.
Eğitimle düzelmeyecek hiçbir sorun yoktur tabii sorunları çözmek istiyorsak. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…


