Rüyalarımızı kaydedebilseydik ne olurdu? Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Japonya'nın Kyoto kentindeki bilim insanları, rüyaların gizemli dünyasını aralayan devrim niteliğinde bir deneye imza attı.
ATR Hesaplamalı Sinirbilim Laboratuvarları'ndaki bir ekip, beyin tarama teknolojileri ve yapay zekayı birleştirerek, uyuyan bir kişinin gördüğü rüyaların görsel içeriğini %70'e varan bir doğrulukla yeniden oluşturmayı başardı. Bu gelişme, ruh sağlığı araştırmaları için yeni bir kapı aralarken, zihin mahremiyeti konusunda da ciddi etik tartışmaları beraberinde getiriyor.
Araştırmada, gönüllüler beyin aktivitelerini ölçen fMRI (fonksiyonel MR) ve EEG cihazlarına bağlı olarak uyutuldu. Rüyaların en yoğun görüldüğü REM uykusu sırasında nazikçe uyandırılan deneklerden, o an gördükleri görselleri (insanlar, nesneler, manzaralar vb.) anlatmaları istendi.
Bu anlatımlar, o anki beyin aktivite verileriyle eşleştirilerek, belirli görsellerin hangi beyin sinyallerine karşılık geldiğini öğrenen bir yapay zeka sistemi (derin öğrenme) eğitildi. Yapay zeka, bu "beyin sinyali-görsel" sözlüğünü kullanarak, daha sonraki rüyaların içeriğini tahmin edip kabataslak görüntülere dönüştürdü.
Proje lideri Profesör Yukiyasu Kamitani, "Deneklerin ifadeleriyle tutarlı rüya içeriklerini, doğrudan beyin aktivitesinden ortaya çıkarabildik" diyerek deneyin başarısını özetledi.
Bu teknolojinin en büyük vaadi, tıp ve ruh sağlığı alanında yatıyor. Rüyaların objektif olarak analiz edilebilmesi, kaygı, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi durumların teşhis ve tedavisinde yeni ufuklar açabilir. Hastaların belirsiz anılarına güvenmek yerine, bilinçaltında yatan sorunlara dair somut veriler elde edilebilir.
Ancak bu gelişme, "Rüyalarımız başkaları tarafından okunabilirse mahremiyetimiz ne olacak?" sorusunu da kaçınılmaz olarak gündeme getiriyor.
Araştırmacılar, heyecanı dizginleyerek sistemin henüz kişiye özel çalıştığını ve görüntülerin renk, hareket gibi detaylardan yoksun olduğunu belirtiyor. Yani, herkesin rüyasını okuyabilen evrensel bir cihaz hala çok uzakta.
Yine de bu deney, rüyaların kaydedilmesi bilimi anlamına gelen "onirografi" adında yeni bir çalışma alanının kapılarını araladı. Bir gün uyanıp gece gördüğünüz rüyayı izleme fikri, artık bilim kurgudan bilime doğru önemli bir adım atmış durumda.


