Sessiz depresyon: Sosyal medyada mutlu, içeride yalnız
Trthaber sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Gülümseyen kareler, ışıltılı paylaşımlar ve renkli hayatlar…
Sosyal medya, özellikle gençler için bir mutluluk vitrini haline geldi. Ancak uzmanlara göre bu vitrinin ardında “sessiz bir yalnızlık” ve “görünmez depresyon” gizleniyor olabilir.
Klinik Psikolog Yazar Rabia Yavuz, sosyal medyanın gençlerin psikolojisine etkilerini TRT Haber’e anlattı.
“Ben yanlış mı yaşıyorum?” kaygısıPsikolog Yazar Rabia Yavuz’a göre sosyal medyada mutluluğun bir başarı göstergesi gibi sunulması, gençleri doğal insani duygularından uzaklaştırıyor.
“Üzüntü, kaygı, yalnızlık… Bunlar hayatın olağan parçaları. Fakat sosyal medyada sanki hayat hep bir festivalmiş gibi kurgulanıyor. Gençler gördüklerine inanmaya meyilli olduklarında ‘Bende bir sorun var, yanlış mı yaşıyorum?’ kaygısı taşıyabiliyor.”
Klinik bir tanı olmasa da “sessiz depresyon” kavramının gençler arasında yaygınlaştığını belirten Yavuz, bu durumu şöyle tanımladı:
“Sessiz depresyon, insanların dışarıya karşı bir mutluluk maskesi takması ama içeride karanlık bir yalnızlık yaşamasıdır. Sosyal medyada gülücükler saçarken aslında derin bir boşluk hisseden gençlerimiz var. Çünkü toplum onlardan hep ışıldamalarını bekliyor.”
Aileler nelere dikkat etmeli?Gerçek duygu ile sosyal medyada gösterilen duygu arasındaki farkın bir “içsel yabancılaşma” üretebileceğini vurgulayan Yavuz, “İnsan başkalarının gözünden kendisini inşa etmeye başladığında kendi iç sesini duyamaz hale gelir. Sahte mutluluklar, kişiyi kendi acısına ihanet etmeye kadar götürür. Bu da varoluşsal bir suçluluk duygusunu doğurabilir.”dedi.
Sahte mutlulukların yalnızlığı pekiştirdiğine dikkat çeken Yavuz, şunları söyledi:
“Başkalarının acısından kaçarsak onların yanında olamayız. Kendi acımızı sakladığımızda başkaları da kendi acılarını gizler. Böylece herkesin mutsuz olduğu ama kimsenin dile getirmediği bir yalnızlık topluluğu oluşur. Bu modern çağın en ironik trajedilerinden biridir.”
Gençlerin “görünmez depresyonunu” fark etmenin yollarına değinen Yavuz, ailelere öneriler sundu:
“İletişim sadece sorunları takip etmek değildir. Görünürde hiçbir problem yokken bile karşınızdakinin iç dünyasının karmaşık olabileceğini varsayın. Gençlerin sosyal medyadaki neşesine aldanmayın, sessizliklerine ve ince ipuçlarına da dikkat edin.”
Uzun vadeli risk: Öz saygı kaybıSosyal medyanın bir ürün olduğunu hatırlamanın gençler için koruyucu bir farkındalık olacağını belirten Yavuz, “Sosyal medya bir müzedir, insanların sadece en güzel tablolarını sergilediği bir salon gibidir. Oysa hayat bir müze değil, bir atölyedir. İçinde kırık, eksik, sıradan olan çok şey vardır. Gençler sosyal medyaya bu bilinçle yaklaşabilir.” ifadelerini kullandı.
Mutluluk baskısının uzun vadede daha büyük tehlikeler getirebileceğini belirten Yavuz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sürekli medya kurgularına maruz kalmak gerçeklik kaybına ve duygusal okuryazarlığın zayıflamasına neden olabilir. Üzüntüyü ‘hata’, kaygıyı ‘başarısızlık’ olarak gören genç, insan olmanın özüyle barış yapamaz. Bu da öz saygı yitimine ve depresyona davetiye çıkarabilir. Çünkü asıl olan her daim iyi hissetmek değil, her şeyi hissedebilmektir.”


