Sessizliğin Felsefesi: Asaf Halet’in Mansur’undan, Mansur Yavaş’ın Ankarası’na
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
“Mansur Yavaş, arkasında sadece hukuki donanımıyla değil; aynı zamanda yaşam felsefesiyle yürüyen bir lider. Mansur Yavaş siyasetin ötesine geçen, felsefi bir yönetim bilincidir. Mansur Yavaş’ın çizdiği yol haritası, salt siyasi değil; aynı zamanda toplumcu ve insancıl bir felsefi bakışın pratiğe dönüşmüş hâlidir. Mansur Yavaş, bağırarak değil; çalışarak, gösterişle değil; sonuçla konuşuyor.”
“Mansur Yavaş’ın Ankarası sadece bir başkent değil, aynı zamanda bilgiye, adalete, eşitliğe ve insan onuruna dayalı yeni bir siyaset anlayışının sessiz ama güçlü laboratuvarı. Siyaseti, gösterişli nutuklardan değil; adalet, eşitlik ve toplumsal huzur fikrinden inşa eden bir anlayış…
Yavaş’ın yönetiminde de mesele sadece asfalt dökmek, bina yapmak değil; topluma anlam, adalete zemin, geleceğe umut kazandırmaktır…”

Ve Mansur Yavaş Umutları Yeniden Filizlendirdi. Türkiye Kazandı, Çocuklar Kazandı…
Tarih, hakikatin peşinde yürüyenleri çoğu zaman önce yalnız bırakır, sonra anlamlandırır. Hallac-ı Mansur’un “Enel Hak” haykırışı da bunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak asırlardır yankılanır. Ve Asaf Halet Çelebi, o isyanı, o derin bilinci “Mansur” şiirinde sade ama sarsıcı dizelerle dile getirir:
“Mansur bir gün darağacında
Gülümsedi sonsuzluğa
Ne cellat anladı onu
Ne de kalabalık…”
Asaf Halet yalnızca bir şair değil; aynı zamanda bir felsefeci, bir Doğu-Batı köprüsünün düşünsel mimarıydı. Hint mistisizminden Mevlana’ya, sufizmden modern Türk düşüncesine kadar geniş bir yelpazede insanın varoluşunu, hakikati ve adaleti sorguladı.
Bugün o şiirin ve o entelektüel birikimin izlerini başka bir “Mansur”un adımlarında görmek mümkün: Mansur Yavaş.
Yavaş’ın siyasi sahnedeki duruşunu salt bir belediye başkanlığı profiliyle açıklamak eksik kalır. Çünkü Mansur Yavaş, arkasında sadece hukuki donanımıyla değil; aynı zamanda yaşam felsefesiyle yürüyen bir lider. Siyaseti, gösterişli nutuklardan değil; adalet, eşitlik ve toplumsal huzur fikrinden inşa eden bir anlayış…

Mansur Yavaş Siyasetin Ötesine Geçen, Felsefi Bir Yönetim Bilincidir.
Bir kentin sadece yollarını, parklarını değil; insanını, vicdanını, gençliğini, geleceğini onarmayı öncelik sayıyor. İşte bu, klasik anlamda siyasetin ötesine geçen, felsefi bir yönetim bilincidir.
Bakın eğitimde yaptığı projelere… Sadece binalar inşa edilmiyor; her bir kütüphane, her bir eğitim merkezi insan aklını özgürleştiren, bireyi güçlendiren, toplumun zihinsel dönüşümünü sağlayan bir felsefenin parçası. Gençlere sağlanan eğitim destekleri, ücretsiz kurslar, kültürel etkinlikler; aslında “bilgi”nin, “aklın” ve “hakikatin” toplumun en ücra köşesine taşınmasıdır.
Mansur Yavaş’ın Çizdiği Yol Haritası, Salt Siyasi Değil; Aynı Zamanda Toplumcu ve İnsancıl Bir Felsefi Bakışın Pratiğe Dönüşmüş Hâlidir.
Tıpkı Asaf Halet’in eserlerinde savunduğu gibi: İnsan ancak bilgiyle, düşünceyle, adaletle özgürleşir. İşte bu yüzden Mansur Yavaş’ın çizdiği yol haritası, salt siyasi değil; aynı zamanda toplumcu ve insancıl bir felsefi bakışın pratiğe dönüşmüş hâlidir.
Mansur Yavaş, Bağırarak Değil; Çalışarak, Gösterişle Değil; Sonuçla Konuşuyor.
Ve biliyoruz ki felsefede de siyasette de sessizlik, çoğu zaman derinliğin, olgunluğun ve sabrın göstergesidir. O yüzden Mansur Yavaş, bağırarak değil; çalışarak, gösterişle değil; sonuçla konuşuyor. Yılların getirdiği hukukçu kimliği ve entelektüel birikimi, Ankara’nın sokaklarında, eğitimde, sosyal hizmette, altyapıda kendini hissettiriyor.
Bugün Türkiye’de popülist çıkışların, günü kurtaran hamlelerin ötesinde; derin, uzun vadeli ve düşünsel zemine dayalı bir siyaset ihtiyacı açıkça ortada. Mansur Yavaş, tam da burada devreye giriyor. Asaf Halet’in şiirindeki gibi:
“Ne cellat anladı onu
Ne de kalabalık…”
Belki hâlâ herkes anlamıyor bu felsefi sessizliği, bu sakin ama kararlı yürüyüşü… Ama zaman, bağıranları değil; düşünenleri ve üretenleri yazıyor tarih sayfasına.
Mansur Yavaş’ın Ankarası Sadece Bir Başkent Değil, Aynı Zamanda Bilgiye, Adalete, Eşitliğe ve İnsan Onuruna Dayalı Yeni Bir Siyaset Anlayışının Sessiz Ama Güçlü Laboratuvarı.
Sonuçta; Mansur Yavaş’ın Ankarası sadece bir başkent değil, aynı zamanda bilgiye, adalete, eşitliğe ve insan onuruna dayalı yeni bir siyaset anlayışının sessiz ama güçlü laboratuvarı.
Asaf Halet’in felsefesiyle bakınca, mesele bir şiir değil; insanın kendi varoluşunu anlamlandırma çabasıdır. Yavaş’ın yönetiminde de mesele sadece asfalt dökmek, bina yapmak değil; topluma anlam, adalete zemin, geleceğe umut kazandırmaktır.
Ve belki o yüzden, bu çağda da birileri anlamayacak:
“Ne cellat anladı onu
Ne de kalabalık…
Ama düşünenler anladı
Ve umut yeniden filizlendi…”
Çünkü hakikatin, bilginin ve vicdanın olduğu yerde, eninde sonunda kalabalıklar değil; felsefe kazanır. Ve Mansur Yavaş umutları yeniden filizlendirdi. Türkiye kazandı, çocuklar kazandı… Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…


