Silahlar bırakılınca her şey bitiyor mu? Mehmet Metiner
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Hayırlı sona hızlıca yaklaşıyoruz.
PKK Öcalan’ın da dikkat çektiği üzere miadını çoktan doldurduğu için tarih olacak.
Fesih kararıyla birlikte silahların bırakıldığı da açıklanacak.
Silahların nasıl bırakılacağı teknik bir konu.
Devletimizin ilgili birimlerini ilgilendiren bir konunun uluorta konuşulması zarar verir.
Sonrası Öcalan’ın da dediği gibi “devlet ve toplumla bütünleşme” süreci.
Bir büyük barış süreci beraberinde bir büyük birliği ve beraberliği getirecek.
Yürekten bir kucaklaşmayı ve helalleşmeyi getirecek.
PKK’nın kendini Türkiye’nin gücüne dönüştürmesi tarihi bir değişime yol açacak.
PKK’lı unsurların toplumla bütünleşme süreçleri de teknik bir konu.
Devletimizin ilgili birimleri büyük bir titizlikle bu sürecin altlığını oluştururlar elbette.
Yasal ve hukuki altlık sürecinde eminim ki TBMM üstüne düşeni yapacaktır.
Henüz Meclis’in devreye girmesini gerektiren bir durum söz konusu değil.
Şeffaflıktan ziyade gizlilikle yürütülmesi gereken bir süreç söz konusu.
Asıl düğüm PKK’nın çıkıp kongresini yaptığını ve feshiyle birlikte silahlarını da bırakacağını apaçık duyurmasıyla çözülecek.
Peki sonrası?
YENİ BİR TÜRKİYE… TÜRKİYE YÜZYILI’NIN İNŞA SÜRECİ…
Fesih ve silah bırakma, yeni bir safhaya geçişin başlangıcı olacak.
Başka bir deyişle, asıl olan amacı gerçekleşmek için aşılması gereken en kritik dönemeç bu.
Asıl amaç ne?
“Türkiye Yüzyılı”nın inşası.
Demokratik reformlarla taçlanmış müreffeh yeni bir Türkiye’nin inşası.
MHP’nin bilge liderinin yeni bir Türkiye için gerekli olan köklü reformlara yaptığı vurgu bununla alakalı.
Cumhurbaşkanımızın “Türkiye Yüzyılı” derken kastettiği de bu.
Evvela terörden azade bir Türkiye.
Ayağındaki terör prangasından kurtulan Türkiye’nin tarihsel misyonuna uygun yeniden yapılandırılması.
Devletin en kusursuz ve eksiksiz biçimde demokrasiyle taçlandırılması.
Demokrasinin sadece siyasal düzeyde değil toplumsal düzeyde de derinleştirilmesi.
Ekonomik anlamda güçlü ve müreffeh bir Türkiye.
Bir büyük millet tasavvuruyla kucaklaşıp birlenmek.
Bu birlikteliğin farklılıkların kabulü üzerinden yükselmesi.
Bir yanda aynı akideden kaynaklı kardeşlik bilincinin ete kemiğe büründürülmesi öte yanda demokratik vatandaşlık anlayışının kuvveden fiile çıkartılması.
AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in dediği gibi, fesih ve silah bırakma işi tamamlandığında gerisi kendiliğinden gelecektir.
Atılan her olumlu adım, beraberinde yeni olumlu adımları da getirecektir.
Cezacı anlayış yerini affedici anlayışa bırakacaktır.
Öcalan’ın da tarihi çağrısında vurguladığı “devletle ve toplumla bütünleşme” süreci, bütünüyle demokratik bir anlayışla tamamlanma yoluna girecektir.
Bunun için gereken neyse yapılacaktır.
Lafın tamamını demeye gerek yok.
PAZARLIK SÜRECİ YOK
Bu bir pazarlık süreci değil elbet.
Bir al-ver süreci de hiç değil.
Silah bırakmanın şartı olmaz.
Ne Öcalan kendi örgütü adına böyle bir şart ileri sürüyor ne de devlet böyle bir pazarlık üzerinden süreç yürütüyor.
Demokratikleşme, silah bırakmanın şartı değil ama sonucu.
Terörsüz bir Türkiye gerçekleştiğinde korkular ve paranoyalar son bulacak.
Devlet ve toplumla bütünleşme süreci tamamlanacak.
O yüzden yeni bir Türkiye veya “Türkiye Yüzyılı” için gerekli olan reformlar hiçbir kuşkuya veya itiraza mahal bırakmayacak şekilde yapılacak, atılması gereken adımlar da atılacaktır.
Millet olarak birliğimizi sağlayacak her adım tereddütsüz atılacaktır.
Bunun önünde ne zihni ne de psikolojik hiçbir bariyer kalmadığında her şey çok çabuk ve rahat olacaktır.
Bunun için güven şart.
Vakit tüketmek de safi zarar.
Onun için PKK’nın kendi kurucu önderinin talimatına uyarak kongresini fesih ve silah bırakma kararını almak üzere daha fazla vakit geçirmeden toplaması hayati öneme sahiptir.
Ben PKK’da bu iradeyi görüyorum.
Ömer Çelik’in de dediği gibi yakında bu kararını duyuracağını bekliyorum.
Erdoğan-Bahçeli liderliğinin de bu süreçte “Türkiye Yüzyılı” veya Yeni Türkiye için gerekli her adımı atacak samimi bir iradeye ve kararlılığa sahip olduğuna yürekten inanıyorum.
“Türkiye Yüzyılı” herkese kazandıracaktır.
“Türkiye Yüzyılı”nın inşa süreci ise hepimiz tarafından gerçekleştirilecek en hayırlı bir iş olarak tarihe geçecektir.
Birlikte barış için halaya duracağımız, barış ve kardeşlik türkülerini birlikte söyleyeceğimiz ve yeni bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğimiz tarihi bir sürecin arefesinde bulunuyoruz.
Cesaret ve güven şart.
Cesaretle atılan adımlar güvenle taçlandırılmalıdır.
Az kaldı.
SONUÇ
Bu süreç sadece fesih ve silah bırakma süreci olarak görülmemelidir.
Bu süreç, silah bırakmanın şarta bağlandığı bir süreç olarak asla anlaşılmamalıdır.
Bu süreç “Türkiye Yüzyılı”nı birlikte inşa etme sürecidir.
Bu sürecin iki ayağı vardır: Biri fesih ve silahların bırakılması, diğeri de herkese kazandıracak yeni bir siyasi ve toplumsal mimarinin ete kemiğe büründürülmesi.
Örgütün silahlar bırakıldıktan sonra hiçbir şeyin yapılmayacağı algısı yanlıştır.
Silah bırakıldıktan sonra sorun temelli çözülmüştür deyip sözünü ettiğim barışı kalıcılaştıracak inşa sürecine ihtiyaç olmadığı anlayışı da yanlıştır.
Demokratikleşmenin silah bırakmanın şartı olduğu algısı da yanlıştır.
Süreci cesaret ve güven ekseninde bütüncül bir projenin kendisi olarak görmek ve bunun gereğine uygun bir duruş sergilemek olmazsa olmaz bir öneme sahiptir, biline!


