Siyasi iletişim için ‘eşsiz’ örnek: TEKNOFEST Ali Saydam
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
ile
Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı
öncülüğünde düzenlenen
TEKNOFEST İstanbul
, yine coşku, heyecan, üretkenlik, birlik ve beraberliğin en güzel örneklerini sunuyor. Ne mutlu bize!
Teşvikse teşvik!..
Kritik alanlarda teknolojik gelişimi destekleyen yarışma kategorilerine sahip etkinlikte 58 ana, 137 alt kategorideki yarışmalarda
ön eleme
aşamasını geçen takımlar
85 milyon lirayı aşkın
maddi destekten yararlanacaklarmış.
Dereceye
giren takımlara
65 milyon liranın üzerinde
ödül verilecekmiş.
İlgiyse ilgi!..
Teknoloji yarışmalarına, hayallerini gerçeğe dönüştürmek isteyen
565 binden fazla takım
ve
1 milyon 100 bin yarışmacı
başvurmuş…
Festivalse festival!..
Bugüne kadar
11 milyona yakın ziyaretçiyi
ağırlayan TEKNOFEST’te
SOLOTÜRK
,
Türk Yıldızları
ve
F-16
savaş uçaklarının uçuş gösterisi, konserler, sahne şovları, eğitici atölyeler, simülasyon deneyim alanları, planetaryum, bilim şovları, TEKNOFEST Zaman Tüneli yer almakta, öğrencilere özel ilk
uçuş deneyim
fırsatı sunulmakta.
ATAK
helikopterleri,
Hürkuş
,
ANKA
,
Bayraktar TB2
,
Bayraktar TB3
ve
Bayraktar AKINCI
da etkinlik alanında yerini almış.
2018
yılından bu yana düzenlenen, aslında çok ‘
genç
’ sayılacak bu etkinlik pek çok açıdan dikkatle incelenmeli, ondan dersler çıkarılmalıdır… Etkinlik yönetimi ve benzeri konulardaki olağanüstü başarısının yanı sıra TEKNOFEST, siyasetçiler ve siyasi partiler için çok önemli bir örnektir…
Türkiye’ye dair mesajları sahiplenen,
en doğru şekliyle
iletebilen
ve bunu hiçbir siyasi partiye
angaje olmadan
yapabilen, bu nedenle de tüm partilerce hakkı teslim edilen ve en önemlisi de hem dikine hem de enine kestiği toplumun bütün olarak teveccüh gösterdiği bir etkinlik durumundadır…
Aklı olansa bu ‘
fenomeni
’ masaya yatırır, didik didik eder… Aslında bu örnek en çok
CHP
’nin işine yarayabilir…
İmamoğlu
ve CHP’yi terk etmiş 59 belediye üyesi eksenli ‘yıkıcı’ siyasi dili bir kenara bırakıp, toplumun tüm kesimlerine hitap etmeyi, Türkiye’nin kıymetleri ve değerlerini sahiplenmeyi, üretkenliği, teknolojiyi, başarıyı ve gençlerin yolunu açmayı kendilerine rehber edinseler;
korku salmayı değil, umut vermeyi
şiar edinseler sadece onlar değil, hayırlı bir muhalefet anlayışına kavuşacak Türkiye de kazanır…
Çünkü, iktidar bütün rejimlerde vardır; muhalefet ise sadece demokrasilerde…
Yeni rekabet alanı: İyilik ve fayda
Çarşamba günü katıldığım
Danone Türkiye
’nin düzenlediği lansmanın odağında tek bir kavram vardı:
B Corp
(Benefit Corporation); Türkçesiyle “Faydalı Şirket”…
İlk bakışta yeni bir ‘
pazarlama
’ söylemi sanılabilir. Oysa değil. Bir ‘
hareket
’ten söz ediliyor. 2006’da ABD’de başlamış, bugün 150’den fazla ülkede 6 binden fazla şirket bu ‘network’e dahil. Peki mesele ne? En iyisi olmak değil,
dünya için en iyisini yapmak.
“
Faydalı Şirket
” anlayışı, iş dünyasına yeni bir ölçüt getiriyor: Artık şirketlerin sadece kârına bakılmıyor; topluma, çevreye, çalışanına, müşterisine ne kattığı da ölçülüyor. Bunu somut adımlarla hayata geçirebilen kurumlar, B Corp sertifikasıyla onurlandırılıyorlar. Bağımsız bir kuruluşun titiz incelemesiyle verilen, şirketin tüm DNA’sını röntgen gibi ortaya koyan bir ‘
tasdik
’…
Bu süreçten geçerek sertifikayı almaya hak kazanan Danone Türkiye bu yolda yalnız değil.
A Mikado, Taze Kuru, Reflect Studio, Expanscience Türkiye, Nespresso, Patagonya, Ben&Jerry, Etsy
gibi toplamda sayısı ancak 22’ye ulaşan B Corp sertifikasına sahip şirketler var. Ancak, Danone Türkiye büyüklük itibarıyla hepsinin önünde yer alıyor…
İşin özünde şu taahhüt var: “İyi yaptıklarını kanıtla, geliştirmeye devam et ve çıtayı sürekli yükselt.” Yani her yıl yeniden sınava giriliyor. Uzun vadeli bir meydan okuma…
Altı
üretim
tesisi, iki
Ar-Ge
merkezi, yaklaşık 2 bin çalışanla 50 bin kişilik bir ekosistem… Tüm üretim tesislerinde
yenilenebilir enerji
kullanılıyor,
güneş panelleriyle
kendi elektriğini üretiyor. Hepsi ‘
sıfır atık
’ belgesine sahip. Su fabrikalarında uyguladıkları
4R
(Azalt, Geri Kazan, Geri Dönüştür, Yeniden Kullan) modeliyle geçen yıl
14 bin ton
suyu geri kazanmışlar.
Danone Türkiye’
nin
Orta Asya ve Kafkasya Genel Müdürü Cem Küçükcan
lansmandaki konuşmasında dedi ki: “Gerçek başarı, finansal sonuçların ötesinde, topluma, çalışanlara ve gezegenimize sağladığımız fayda ile ölçülüyor. Bu bağlamda, B Corp sertifikası bizim için asla bir bitiş çizgisi değil, aksine her yıl çıtayı biraz daha yükseltme motivasyonu veren bir başlangıç noktası. Tüm paydaşlarımızla birlikte işimizi iyilik için bir güç hâline getirerek daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etme hedefimizi sürdüreceğiz.”
Bir de işin
kadın istihdamı
boyutu var... Müdür ve direktör kadrolarının
yarısı
kadınmış, üst yönetimde bu oran yüzde 40 imiş, Lüleburgaz fabrikasında çalışanların ise üçte birini kadınlar oluşturuyormuş. Forklift operatörlüğünden otomasyon teknisyenliğine kadar “erkek işi” denilen görevlerde kadın çalışanlar varmış.
Toplumsal projeler de cabası. “
Bebelac Kardeş Payı
”yla 16 bin çocuğa gıda desteği ulaştırılmış.
Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı
ile 5 yıldır yürütülen projede yüzlerce çocuğun tedavisine katkı sağlanmış. Deprem bölgesinde kalıtsal metabolik hastalıkların erken teşhisi için cihaz ve mutfak yatırımları yapılmış. Yani sadece üretim değil, hayatlara doğrudan dokunan bir anlayıştan söz konusuymuş…
Danone Türkiye örneği bize rekabetin önümüzdeki dönemde nerede gelişeceğini gösteriyor: İyilikte ve faydada… Temennimiz diğer şirketlerin de bunu görebilmesi…

