Son gelişmeler nitelikli insan kaynağının merkeze alınmasını zorunlu hale getirdi Ahmet Ünlü
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Yıllardır insan kaynakları stratejisinin öneminden bahsederek bıkmadan ve tekrardan usanmadan yapılması gerekenleri sıralıyoruz. Bölgemizde yaşananlar bir kez daha etkin insan kaynakları yönetiminin ve stratejisinin önemini hatırlattı. 7 Ekim sonrasında başlayan İsrail vahşeti ve dünyanın seyirci kalması kurulan düzenin koordinatlarını anlamayan zihinlere adeta kazıdı. Hukukun gücü yerine güçlünün hukukunun hakimiyeti. ABD’nin İran’a saldırması ise bu durumu iyice pekiştirdi. Yeni düzende Ülke olarak etkinlik sağlamak ve varlık gösterebilmek için en stratejik kaynaklar arasında yer alan insan kaynağının fonksiyonunu açıklamaya çalışacağız.
Bu minvalde ayırım yapmadan ülkelerin veya kurumların en stratejik unsuru nitelikli insan kaynağıdır diyebiliriz. Çünkü diğer kaynakların tamamının etkinliği sivil, asker, kamu veya özel ayrımına bakılmadan insan kaynağının niteliğine ve etkin kullanılmasına bağlıdır.
Bu nedenle askeri veya sivil alanda etkin bir insan kaynağı politikası uygulayan kurumlar ve ülkeler için başarı en tabii sonuçtur. Güçlü Türkiye için kamu kesiminde uygulanacak insan kaynakları politikasında neler olması gerektiğini açıklamaya çalışacağız.
İnsan kaynağında etkinliğiniz varlık veya yokluk meselesi haline gelir
Dünyada yaşanan son olaylar bize birçok ülkenin varlık yokluk meselesi ile karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Nitelikli diplomasinin yolunun nitelikli insan kaynağından geçtiği, nitelikli diplomasi yürütebilmenin yolunun da nitelikli askeri güçten geçtiği görülüyor. Diplomasi askeri gücünüz varsa bir anlam ifade ediyor. Nereden bakarsanız bakın sonuca nitelikli insan kaynağını etkin kullanarak ulaşılabilmektedir.
Demek ki kamu veya özel sektör ayrımı yapmadan insan kaynağınızı etkili bir şekilde kullanabiliyorsanız söz söyleyecek kabiliyetiniz olabiliyor. Dolayısıyla sadece nitelikli insan kaynağının olması da yetmiyor. Nitelikli insan kaynağının etkili bir şekilde kullanabilmesi de bir o kadar önemlidir. Yoksa binbir zahmetle yetişen insan kaynağınız kıyıda köşede bekler veya başka ülkelerin kalkınmasına hizmet eder ve sizde sadece bakarsınız. En kötüsü ise kontrol dışına çıkan nitelikli insan kaynağının 15 Temmuz hain darbe girişiminde olduğu gibi kendi ülkesi ve insanına kurşun sıkacak hale gelmesidir.
Nitelikli insan kaynağını etkili kullanmadan istenen hedefe varılamaz
Söz söylemek veya söz dinlemek seçeneklerinin temelinde de nitelikli insan kaynağı kullanımı yatmaktadır. Ülke olarak tarihi geçmişimiz bunu doğrulamaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında nitelikli insan kaynağını etkili kullanmadan istenen hedefe varmak mümkün değildir. Nitekim yaşanan süreç bu durumu doğrulamaktadır. Bunun içindir ki kamu veya özel kesimin başarısında etkili kullanılan insan kaynağı nihayetinde ülke olarak oluşan yeni dünya düzeninde de yerimizin seviyesini belirleyecektir.
Özel sektörün kar motivasyonu bunu belirlerken kamu kesiminde ise objektif kurallar ve stratejik hedefler etkili olmaktadır. Kamunun etkinliği ise hem özel sektörü kamçılamakta hem de önünü açmaktadır.
Yıllardan beri üzerinde durduğumuz kariyer ve liyakat vurgusu hedefe ulaşmada belirleyici konumdadır. Kalkınma planlarında genel olarak yüksek verimlilikle kaliteli hizmet sunan insan kaynağına sahip, objektif ölçütlerin ve liyakat ilkelerinin hâkim olduğu, değişen koşullara uyum sağlayan kamu personel sisteminin oluşturulmasının temel amaç olduğu belirtiliyor. Bu klişe sözün gerçeklerle arasındaki makas ne kadar daralırsa ülkenin gücü o nispette artacaktır. Aksi durumda da tersi olacaktır.
Kamu veya özel sektörde hiçbir kurum liyakat ilkelerinden sapmak için yola çıkmaz. Sorulduğu takdirde de liyakat ilkesine uymayan kurum yok gibidir. Bu yaklaşımın kendine göre doğru tarafları da yok değildir. Bunun sebebi ise liyakat kavramının izafileşmesidir. Yani bana göre liyakat ona göre liyakat tanımına girilirse baştan yanlış yola sapılmış demektir. Genel kabul görmüş liyakat ilkesi açıktır ve kişilere göre de değişmez. Aksi durum bahane üretmenin yoludur.
Kamu kesiminde bu noktada ciddi sorunlar olduğu görülüyor. Somut örneklerle konuyu dağıtmak istemiyoruz. Sonuç olarak çevremizde yaşanan gelişmeler bu konuda ciddi tedbirler almamız gerektiğini gösteriyor. Bir saatin bile boş geçirilmemesi gereken bir süreçten geçiyoruz. Etrafımızdaki ateş çemberinden çıkabilmemiz için taviz verilmeyecek tek şey kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde nitelikli insan kaynağıdır. Bunun üzerine devlete sadakati eklerseniz ülke olarak bizi tutacak hiçbir güç olmadığını düşünüyorum.
Kişilerden bağımsız olarak sistem kurmak zorundayız
Kalınma planlarında topluma kaliteli hizmet sunan, değişen koşullara uyum yeteneği yüksek ve daha verimli bir kamu personel sistemi oluşturulması temel amaç olarak kabul edilmiştir. Amaç böyle olsa da bu amaca ulaşmak için yapılacaklar da bu amaç kadar önemlidir. Kişilerden bağımsız olarak sistem kurmak ise bu konunun temel taşıdır. Nitekim askeri kesimde bu büyük oranda başarılmış ve kurumsallaştırılmıştır. Göreve girişten emekliliğe kadar sıkı kurallar konulmuş ve işletilmektedir. Eleştirilecek yönleri olsa dahi bir sistem dahilinde yürüdüğü kuşkusuzdur. Ancak kamunun sivil ayağında bir türlü istenen sistem oluşturulamamış, aksine var olan sistem de büyük yara almıştır. Özellikle de yükselmelerde ciddi sorunlarla karşılaşılabilmektedir.
Bunun için nitelikli insan kaynağının sistem dahilinde kullanımındaki beceri de başarıya giden yolda hedefe ulaşmak için oldukça önemlidir. Yani doğru adamın doğru işte istihdam edilmesi hedefe varmada kritik rol oynayacaktır. İşe göre adam mı yoksa adama göre iş mi ikileminde doğru tercih değişen dünyada oyun kurucu olmanın anahtarıdır.
Ne kadar acıdır ki nitelikli insan kaynağı israfında kamu maalesef çoğu zaman bir değirmen rolü oynamaktadır. Diğer konulardaki israflar telafi edilse de nitelikli insan kaynağı israfı kısa vadede telafi edilememektedir.
Dünyayı yeniden keşfetmeden bilinenleri uygulamamız gerekiyor
Beş yıllık kalkınma planlarında kamuda insan kaynaklarına yönelik politika ve tedbirlere baktığımızda genel olarak küçük değişikliklerle aşağıdaki tedbirleri görürüz.
1- Kamu personeline ilişkin kamu hizmetlerinin sunumunda önemli bir role sahip olan insan kaynağının temini, etkin ve verimli bir şekilde hizmet sunumu ve çalışan memnuniyeti artırılacaktır.
2- Kamu personeline ilişkin kamu hizmetlerinin sunumunda etkinliği, verimliliği ve çalışan memnuniyetini artırmaya yönelik hukuki düzenlemeler yapılacaktır.
3- Kamu kurumlarının insan kaynakları yönetimi konusunda kapasiteleri güçlendirilecektir.
4- Kamu kurum ve kuruluşlarındaki personel birimlerinin insan kaynakları yönetiminin yeni bir anlayışıyla yapılandırılması ve bu birimlerin kapasitesinin güçlendirilmesi sağlanacaktır.
5- Kamuda etik bilincinin yerleştirilmesini ve etik uygulamalarının güçlenmesini sağlayacak şekilde ilgili düzenlemeler yapılacaktır.
6- Kamu personelinin niteliğini artırmaya yönelik hizmet içi eğitim programlarının oluşturulması ve düzenli olarak yürütülmesi sağlanacak ve her düzeydeki personele yönetim becerisi kazandırmayı amaçlayan eğitim programları geliştirilecektir.
7- Kamuya girişlerde ve yükselmelerde kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde objektif kurallara göre hareket edilecek ve yükselmeler başarı odaklı olarak şeffaf bir şekilde yapılacaktır.
Görüleceği üzere kalkınma planlarında, yaklaşık olarak bu tür politika ve tedbirlerin olduğunu görüyoruz. Bu tedbirlere uymanın oranı ise Ülke olarak dünyada oynayacağımız rolü belirleyecektir. Nihayetinde kamu bürokrasisinin becerisi ya düzene uyan ya da düzen kuran olmamıza sebep olacaktır.
Yine kalkınma planlarında kamuda istihdam türleri arasındaki farklılıkların giderilmesi, liyakate dayalı ve objektif işe alma ve terfi sisteminin oluşturulması, performans değerlendirme sisteminin oluşturulması, kurumlar arası ve kurumların merkez-taşra örgütleri arasında personel dağılımının dengeli hale getirilmesi, kamu çalışanlarının kariyer planlaması ve hizmet içi eğitim faaliyetlerine erişiminin artırılarak niteliğinin yükseltilmesi ihtiyacının devam etmekte olduğu ifadelerine yer verildiğini görüyoruz.
Yaşanan süreçte kamu kesiminde bu öngörülerin maalesef yerine getirilemediğine ya da farklı nedenlerle yerine getirilmediğine hatta bu konularda daha da kötüye gidildiğine şahit oluyoruz.
Her tercih bir vazgeçmedir
Nerede bir başarı veya başarısızlık varsa mutlaka altından nitelikli veya niteliksiz insan kaynağı çıkacaktır. Bu nedenle etkin bir bürokratik yapı kurarak dünyada oyun kurucu olunmak isteniyorsa kişilerden bağımsız etkin bir insan kaynağı politikası oluşturulmak zorundayız. Ülkenin geleceği açısından böyle bir şeye ihtiyaç olduğu ise tartışmasızdır. Bu konuda ne kadar başarılı olduğu ise tartışmalıdır.
İnsan kaynakları yönetimindeki çok başlılık ve dağınıklıktan başlamak ise önemli bir adım olacaktır. Nitelikli insan kaynağı envanteri çıkarılması ile etkili bir yükselme sistemi kurulması ise başka bir başlangıç olacaktır. Dolayısıyla her şey varken niçin helva yapamadığımızın da bu şekilde farkına varabiliriz. Daha açık ifade etmemiz gerekirse sorunların farkına varan insan kaynağı ile etkin bir insan kaynağı yönetimi ve stratejisi üretilebilir. Kendisi sorun üretenlerin etkili bir insan kaynağı stratejisi üretmesi oldukça zordur.
Sonuç olarak ya elimizdeki nitelikli insan kaynağını her alanda etkin bir şekilde kullanarak başarıya koşar adım gideceğiz ve çevremizi ateş çemberinden kurtaracağız ya da başkalarının başarısını kıskanarak seyirci koltuğunda oturacağız. Son tahlilde çözüm elimizin altında. Her tercihin bir vazgeçme olduğunu bilerek neyin karşılığında neyden vazgeçtiğimizi bilmemiz ve ona göre tercih yapmamız gerekiyor. Son tahlilde ülkelerin yükselmesinde ve düşmesinde nitelikli insan kaynağı vazgeçilemez unsurdur vesselam.


