Sosyal devlet anlayışı değişiyor mu? Erdal Tanas Karagöl
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
1929 Büyük Buhranı ve 2. Dünya Savaşı'nın getirdiği maliyet, devletin bakış açısını ve dolayısıyla sorumluluğunu değiştirdi.
Bu süreçte özellikle Batı Avrupa ülkelerinde sosyal devlet ya da refah devleti kavramı öne çıkmaya başladı.
Sosyal devlet anlayışı ile beraber devletin yalnızca güvenliği sağlayan değil vatandaşlarının refahından da sorumlu olması gerektiği anlayışı ağır bastı.
Çünkü, sosyal devlet anlayışında devlet, yalnızca sosyal sigorta sağlamakla kalmaz, aynı zamanda eğitim, sağlık, konut ve işsizlik gibi alanlarda da vatandaşlara kapsamlı hizmetler sunmaktadır.
Dolayısıyla geniş toplum kesimlerini koruyan ve kollayan bir modelden bahsediyoruz.
Bu dönem, sosyal devletin altın çağı olarak bilinmektedir.
AVRUPA’DA SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI DEĞİŞİYOR MU?
Sosyal devlet ile öne çıkan ülkelerin başında Almanya gelmektedir.
Almanya Başbakanı Merz, 2. Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana devam eden sosyal devlet anlayışı ve sahip olunan refah devletinin artık ekonomide üretilenler ile finanse edilemeyeceğini açık açık ifade etti.
Bu söylem, sosyal devlet anlayışında yeni dönem mi başlıyor sorusunu gündeme getirdi.
En önemlisi de sosyal harcamaların kapsamını ve bu harcamaların nasıl finanse edilmesi gerektiğini gündeme taşıyacağı açıktır.
SOSYAL HARCAMALARIN NEDENİ?
Refah devleti anlayışını benimseyen bir çok Avrupa ülkesinde sosyal harcamalarda önemli artışlar oldu.
Avrupa ülkelerinin eğitim, sağlık, konut ve işsizlik gibi alanlarda da vatandaşlarına kapsamlı hizmetler sunması bu harcamaların miktarında da her yıl artışı beraberinde getirdi.
Bu ülkelerde devam eden sosyal harcamalar ve sahip olunan haklar ile beraber dışarıdan da önemli göçler alması ve ayrım olmaksızın ülkede yerleşiklerin büyük kısmının bu haklardan yararlanması sosyal harcamaların miktarını önemli ölçüde arttırdı.
Diğer yandan, yaşlı nüfusun artışı, Ukrayna-Rusya savaşı ile beraber ülkeye gelenler için yapılan harcamalar ve buna karşın ekonomideki durgunlaşma sonucunda sosyal harcamaların ekonomide önemli bir yük olduğu açıkça dile getirilmeye başlandı.
SOSYAL HARCAMALAR ÜLKE GELİRİNE BAĞLI
Şu da gösteriyor ki, devletin sosyal harcama kapasitesi, sahip olduğu ekonomik imkanlar ile birebir ilişkilidir.
Dolayısıyla, GSYH artıkça sosyal harcamalar artmakta tam tersine sosyal harcamalar düşmekte ya da düşürülmek zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.


