Süreç karşıtlığını Şeyh Said düşmanlığı üzerinden sürdürenler... Mehmet Metiner
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Bilge lider Dr. Devlet Bahçeli Öcalan’ın gelip Meclis’te DEM Parti grubunda konuşması çağrısında bulunduğunda özellikle iki ismin tepkisini asla unutmam.
İktidarımız sayesinde kuruldukları gazete ve ekran köşelerinden kişisel güç devşiren bu iki isim “ihanet projesi” demişlerdi.
İsimlerini vermeyeceğim.
Onlar kendilerini biliyorlar.
Onları bilen de biliyor.
Her ikisi sonradan çark ettiler.
Birisi aleni MHP yöneticilerinden yediği azar dolayısıyla diğeri de bilmediğim bir nedenle.
Bence çark etmiş göründüler.
Sureten süreci savunur gibi yapıp özde sabote etmeye çalıştılar.
Bunu çok sinsi ve namert yöntemlerle yaptılar.
O isimlerden biri sonradan bilge liderle görüşme fotoğrafı üzerinden kendine farklı bir misyon biçmeye çalıştı.
Sayın Bahçeli’nin süreçten çok önce Şeyh Said’e dair sarf ettiği sözlerin arkasına sığınarak densiz bir dille Şeyh Said düşmanlığına soyundu.
Neredeyse varlık nedenini buna dayandıracak bir yol izledi.
Aslında bu tuttuğu yol, süreç karşıtlığının diğer adıydı.
Kürtlerin kahir ekseriyetinin saygıyla andığı bir isim üzerinden yaptığı bu sinsi hamle özünde süreçle alakalı bir hamleydi.
Buna süreçle alakalı diğer yorumları ve suçlamaları da, özellikle silah bırakma kararı ilan etmiş örgüte ve örgütün lideri Öcalan’a yönelik sureti haktan görünen ağır saldırıları eklenince zaten Şeyh Said üzerinden yapmaya çalıştığı şeyin gerçekliği açığa çıkıyordu.
Her seferinde Bahçeli’nin Şeyh Said’e yönelik sözlerinin arkasına sığınan bu kişi nedense Bahçeli’nin süreç öncesi Öcalan ve örgütü için söyledikleriyle süreç başladıktan sonraki söyledikleri arasındaki farklılığı görmezlikten geliyor.
Bilgeliğin de liderliğin de ne olduğunu herkese gösteren Sn. Bahçeli’den bu ismi lazım olmayan zatın hiçbir şey öğrenmediği apaçık.
Üzücü olan şey ise, bilge liderin sözlerini kendi kirli ve muzır zihni için paravan olarak kullanmasıdır.
Öcalan’a dün neler dediğini çok iyi bildiğimiz Sn. Bahçeli’nin bugün Öcalan’a hangi amaç için teşekkür ettiğini anlamaktan ve kavramaktan uzak kimselere laf anlatmanın gereği yok. Çünkü anlamak, varlık nedenlerine aykırı.
O zatın Şeyh Said üzerinden bugüne kin ve nefret taşımanın aslında süreçle oluşturulmak istenen o büyük akidevî temeldeki kardeşleşme, ittifak ve barış iklimini sabote etme amacı taşıdığını dahi söylemek gereksiz.
Bir büyük barışı gerçekleştirmek istediğimiz bir dönemde Kürtlerin en haklı, en meşru demokratik ve kültürel taleplerine bile “bölücülük” nazarıyla bakan o zihnin Şeyh Said düşmanlığı üzerinden ne yapmaya çalıştığını anlamak hiç de zor değil.
Şeyh Said düşmanlığını yegâne sermaye edinen kimi zevatın gerçekte kimlere ve neye düşmanlık ettikleri de sır değil.
Geçmişte ATV’de yayınlanan bir dizide apaçık Kürt düşmanlığı yapıldı.
Kürtlerin “şeytan soyu”ndan geldiğini iddia edecek düzeyde alçalabilen bu zihin Kürtleri bütün kötülüklerin müsebbibi olarak gösterip düşmanlaştırmakta bir beis görmedi.
Şimdi aynı zihin barış sürecinde Şeyh Said düşmanlığını habire enjekte ediyor.
Bunu tesadüfle izah etmek mümkün değil.
İktidar kanallarında daimi konuklu olarak katıldıkları programlarda bile durup durup Şeyh Said düşmanlığını pervasızca sergilemekten geri durmayan bu zevata ne kadar öfkeliysek onlara bu imkanı sağlayanlara da, onları o kirli ve zararlı zihinlerine rağmen hâlâ baş tacı edenlere de bir o kadar kırgınız elbet.
Tarihi Türk-Kürt ittifakını suretimizden görünerek bozmaya ve barış sürecini sinsice baltalamaya çalışanlara gayrı kapıyı göstermeliyiz.
Aksi takdirde kendi iddialarımızla çelişmiş oluruz.
Dahası, güvensizliğin çoğalmasına sebebiyet vermiş oluruz.
Sürecin başarıyla hitamı için her iki tarafın da sureten destekler gibi görünüp sireten yani içerden sabote etmeye çalışan unsurları kenara çekmesi şart.
Aksi takdirde o suretinizden görünenlerin sözleri güvensizliği çoğaltır ve süreci sıkıntıya sokar.
Unutulmasın, barış evvela sözle inşa edilir.
Söz aynı zamanda barışın bozulmasına da sebebiyet verir.
Sözleri barışın inşasına katkı sağlamayan hiç kimseyi kendimizden bilmemeliyiz.
En önemlisi, sözleriyle kin, nefret ve düşmanlığı aşılayanları da acilen kendimizden uzaklaştırmalıyız.
Süreci enfekte eden en başat unsur, güvensizliktir.
O yüzden o birilerinin sözleriyle yapmaya çalıştıkları şey de güveni ortadan kaldırmaktır.
Hz. Ali Efendimizin bozguncu Harici taife için söylediği sözü tam da bu süreçte herkes kulağına küpe etmelidir.
“Kur’an tek hakemdir” diyen o Hariciler için Hz. Ali Efendimiz mealen şöyle diyordu:
“Sözleri hak ama niyetleri batıl.”


