Tarihi manifesto: Büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor! Düşünce Günlüğü Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Faruk Önalan / Yazar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 12 Temmuz 2025 tarihinde, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşma, Türkiye’nin 47 yıllık terörle mücadele sürecinde tarihi bir dönüm noktası oluşturmaktadır. “Terörsüz Türkiye” vizyonu, bu konuşmanın omurgasını oluşturmakta, yalnızca bir güvenlik stratejisi değil, aynı zamanda Türkiye’nin toplumsal, ekonomik ve bölgesel geleceğini yeniden inşa eden bir manifesto niteliği taşımaktadır. “Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor” diyerek, bu vizyonun Türkiye’nin yükselişini simgelediğini ifade etmekte, milletin ortak hedeflerine ulaşmada yeni bir sayfa açıldığını belirtmektedir.
Türkiye, 1984 yılında PKK’nın Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde gerçekleştirdiği ilk silahlı eylemlerden bu yana, yaklaşık yarım yüzyıldır terörle mücadele etmektedir. Bu süreçte, yaklaşık 10 bin güvenlik görevlisi şehit olmuş, binlerce sivil hayatını kaybetmiş, ülkenin ekonomik kalkınması, toplumsal dokusu ve siyasi istikrarı derinden etkilenmiştir. Erdoğan, konuşmasında, bu uzun ve zorlu dönemi açık yüreklilikle değerlendirmekte, geçmişte yapılan hataların, özellikle 1990’lı yıllarda uygulanan yanlış politikaların, terör örgütlerinin propaganda malzemesi haline geldiğini ifade etmektedir. “Beyaz Toroslar” dönemi ve Diyarbakır Cezaevi’ndeki olaylar gibi uygulamalar, devletin vatandaşlarıyla arasındaki güven bağını zedelemiş, bu durum PKK gibi terör örgütlerinin toplumsal taban bulma çabalarını kolaylaştırmıştır.
KARANLIK DÖNEM GERİDE KALDI
Bu tarihsel yüzleşme, Türkiye’nin toplumsal belleğinde önemli bir dönüşüm sağlamaktadır. Geçmişteki hataların açıkça kabul edilmesi, devletin vatandaşlarıyla yeniden güven bağı kurmasını desteklemekte, ayrılıkçı söylemlerin zeminini ortadan kaldırmaktadır. Türk, Kürt ve Arap halklarının ortak tarihine vurgu yapılması, toplumsal birliği güçlendiren bir anlatı sunmakta, bu birliğin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktadır. Terörsüz Türkiye vizyonu, bu tarihsel mirası yeniden canlandırarak, milletin ortak değerler etrafında kenetlenmesini teşvik etmektedir.
Terörsüz Türkiye vizyonu, bu tarihsel yüzleşmenin bir sonucu olarak şekillenmekte, devletin kapsayıcı, vatandaş odaklı ve birleştirici bir yönetim anlayışıyla hareket ettiğini ortaya koymaktadır. “Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası sona erme sürecine girmiştir” sözleriyle, Erdoğan, bu vizyonun somut bir hedef haline geldiğini müjdelemekte, Türkiye’nin bu karanlık dönemi geride bıraktığını vurgulamaktadır.
Terörsüz Türkiye vizyonu, çok katmanlı bir strateji üzerine inşa edilmektedir. Bu vizyon, güvenlik politikalarını, toplumsal dayanışmayı, ekonomik kalkınmayı ve bölgesel iş birliğini birleştiren bir çerçeve sunmaktadır.
PAZARLIK YOK İLKELİ DURUŞ VAR
Erdoğan, PKK’nın fesih sürecine girmesinin, herhangi bir müzakere ya da pazarlık sonucu olmadığını özellikle vurgulamaktadır. “Şunun altını çizerek tekrar söylüyorum; biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Unutmayın çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız ama sular tersine akarsa da gereğini yaparız” sözleriyle, devletin hem yapıcı hem de kararlı bir yaklaşım sergilediğini ifade etmektedir. Bu söylem, Terörsüz Türkiye vizyonunun, devletin egemenlik haklarından ve onurundan taviz vermeden hayata geçirildiğini göstermekte, Türkiye’nin bağımsız bir şekilde hareket ettiğini ortaya koymaktadır.
ŞEHİTLERİMİZİ UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ
Terörsüz Türkiye vizyonu, milletin ortak iradesiyle şekillenmektedir. Erdoğan, konuşmasında, milletin birlik ve beraberlik ruhunun bu başarıda en büyük paya sahip olduğunu vurgulamakta, “Şehitlerimizi unutmadık, unutmayacağız. Ay yıldızlı bayrağımız özgürce dalgalanacak, vatanımız ebediyen var olacak” sözleriyle, milletin ortak değerler etrafında kenetlendiğini ifade etmektedir. Ancak, bazı kesimlerin bu başarıyı gölgelemeye çalıştığını da belirtmekte, “‘Milliyetçiyiz’ diyorlar değil mi?, “Vatanseveriz” diyorlar. Terör bitiyor, sevinsenize ama sevinemiyorlar. Niyet okuyarak, hayaller kurarak, komplo teorileri üreterek, korku yayarak, açıkça yalan söyleyerek, milletin sevincini gölgelemeye, yeşeren umutlarını kırmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar terör bitecek, göreceksiniz hepsi işsiz kalacak” diyerek, bu vizyonun karşısında duranların başarısız olacağını vurgulamaktadır. Bu söylem, Terörsüz Türkiye hedefini bir ulusal dava haline getirmekte, milletin ortak sevincini pekiştirmektedir.
TERÖR SEKTÖRÜ ÇÖKÜYOR
Erdoğan, konuşmasında, terörün sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda bir sektör haline geldiğini ifade etmektedir. “Terör, yıllarca bir sektör olarak milleti istismar etti. Rant kapıları kapanıyor, terör sektörü çöküyor” sözleriyle, terörün ekonomik ve sosyal boyutlarına dikkat çekmekte, bu yapının çökertilmesinin, Türkiye’nin kalkınma hamlesine büyük katkı sağlayacağını belirtmektedir. Terör örgütlerinin, uluslararası aktörler tarafından desteklenerek bir ekonomik ekosistem oluşturduğu bilinmekte, ancak Türkiye’nin kararlı mücadelesi, bu rant kapılarını kapatmaktadır. Terörsüz Türkiye vizyonu, ülkenin kaynaklarını eğitim, sağlık, altyapı ve teknoloji gibi alanlara yöneltmesini sağlamakta, toplumsal refahı artırmaktadır. Özellikle genç nesiller için istihdam olanaklarının artması, eğitim imkanlarının genişlemesi ve altyapı projelerinin hayata geçirilmesi, bu vizyonun somut çıktıları arasında yer almaktadır.
KALKINMA HAMLESİ
Terör, Türkiye’nin özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerinde ekonomik kalkınmayı sekteye uğratmış, gençlerin geleceğe dair umutlarını zedelemiş ve toplumsal dokuyu yıpratmıştır. Erdoğan, konuşmasında, Terörsüz Türkiye vizyonunun, bu bölgelerde yeni bir kalkınma hamlesi başlatacağını müjdelemektedir. Eğitim, sağlık, ulaşım ve altyapı yatırımları, bu bölgelerdeki gelişmişlik farkını azaltmakta, vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmektedir. “Doğu ile batı arasında fark kalmayacak” diyerek, bu yatırımların toplumsal birliği güçlendirdiğini ifade etmektedir. Terörün sosyo-ekonomik yıkımının telafisi, Türkiye’nin bölgesel eşitsizlikleri azaltma çabalarını güçlendirmektedir. Doğu ve güneydoğu bölgelerindeki yatırımlar, bu bölgelerin ekonomik ve sosyal entegrasyonunu hızlandırmakta, gençlerin geleceğe dair umutlarını yeniden canlandırmaktadır. Bu kalkınma hamlesi, Türkiye’nin uzun vadeli ekonomik istikrarını desteklemekte, toplumsal refahın artmasıyla birlikte milletin ortak hedeflerine ulaşma iradesini güçlendirmektedir. Terörsüz Türkiye vizyonu, ekonomik kaynakların verimli kullanımını teşvik ederek, ülkenin küresel rekabet gücünü artırmaktadır.
Terörün bir sektör olarak yarattığı ekonomik rant, Türkiye’nin kaynaklarını yıllarca tüketmiştir. Erdoğan, bu rant kapılarının kapanmakta olduğunu, terörün ekonomik ekosisteminin çökertildiğini belirtmektedir. Terörsüz Türkiye vizyonu, ülkenin kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmasını sağlamakta, ekonomik kalkınma ve toplumsal refah hedeflerine ulaşmada önemli bir adım atılmaktadır.
REFORMLARLA, İSTİSMARIN ÖNÜNE GEÇİLDİ
Terörsüz Türkiye vizyonu, toplumsal barış ve kapsayıcılık ilkeleri üzerine inşa edilmektedir. Erdoğan, konuşmasında, devletin geçmişte yaptığı hatalarla yüzleştiğini, özellikle Kürt vatandaşların sorunlarının istismar edildiği bir dönemin geride kaldığını ifade etmektedir. Terör örgütleri, bu sorunları propaganda malzemesi haline getirmiş, ancak Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan reformlar, bu istismarın önüne geçmektedir. Eğitimde, sağlıkta ve altyapıda yapılan yatırımlar, doğu ve batı arasındaki gelişmişlik farkını azaltmakta, tüm vatandaşların devlete olan güvenini pekiştirmektedir.
Toplumsal barış ve kapsayıcılık vurgusu, Türkiye’nin toplumsal dokusunu güçlendirmekte, farklı kesimlerin devlete olan güvenini artırmaktadır. Diyalog odaklı yaklaşım, geçmişte ayrılıkçı söylemlerle istismar edilen sorunların çözümüne zemin hazırlamakta, toplumsal birliği pekiştirmektedir. Bölgesel kapsayıcılık, Türkiye’nin sadece kendi sınırları içinde değil, komşu bölgelerde de barış ve istikrarın öncüsü olma rolünü güçlendirmektedir. Bu vizyon, Türkiye’nin etnik ve kültürel çeşitliliğini bir zenginlik olarak kucaklayarak, toplumsal dayanışmayı sürdürülebilir bir şekilde desteklemektedir.
KÜRESEL VİZYON
Terörsüz Türkiye vizyonu, sadece ulusal bir hedef değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel bir vizyon olarak şekillenmektedir. Türkiye’deki gelişmelerin, Irak ve Suriye’deki Kürt topluluklarını da olumlu etkilediğini, bu topluluklarla yapılan görüşmelerin umut verici sonuçlar doğurduğunu belirtmektedir. Irak’ta ve Suriye’de yaşayan Kürtlerin huzur, barış ve güven içinde yaşamasının, Türkiye’nin vazgeçilmez bir hedefi olduğunu vurgulamakta, bu yaklaşımın bölgesel barışa katkı sağladığını ifade etmektedir. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi’nin Suriye’deki görüşmelerin ardından verdiği olumlu mesajların, bu sürecin bölgesel destek gördüğünü gösterdiğini belirtmektedir.
Terörsüz Türkiye vizyonu, Türkiye’nin geleceğine dair umutları güçlendirmektedir. Erdoğan’ın “Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor” sözleri, bu vizyonun, Türkiye’nin küresel arenada lider bir konuma ulaşmasını destekleyeceğini ifade etmektedir. Terörün sona ermesi, ülkenin enerjisini kalkınma, eğitim, sağlık ve teknoloji gibi alanlara yöneltmesini sağlamakta, genç nesillere daha güvenli ve müreffeh bir gelecek sunmaktadır.
TARİHSEL MİRAS GENÇLERE EMANET
Dikkat çeken bir diğer başlık da tarihsel birlik ve kültürel miras kapsamında Türk, Kürt ve Arap halklarının tarihsel birliğini yüceltmesidir. Bu vurgu, Türkiye’nin kültürel kimliğini güçlendirmekte, milletin ortak değerler etrafında kenetlenmesini sağlamaktadır. Türk, Kürt ve Arap halklarının ortak mirasına yapılan vurgu, toplumsal dayanışmayı kültürel bir bağlamda pekiştirmekte, bu birliğin gelecek nesillere aktarılmasını desteklemektedir. Bölgesel trajedilere dikkat çekilmesi, Türkiye’nin sadece kendi sınırları içinde değil, komşu bölgelerde de barış ve adaletin savunucusu olma rolünü güçlendirmektedir. Bu vizyon, Türkiye’nin tarihsel mirasını modern bir bağlamda yeniden canlandırarak, küresel arenada kültürel liderlik iddiasını desteklemektedir.
Erdoğan, Terörsüz Türkiye vizyonunun, Türkiye’nin geleceğine dair umutları güçlendirdiğini ifade etmekte, bu vizyonun genç nesillere güvenli ve müreffeh bir gelecek sunduğunu vurgulamaktadır. Gençlere ve çocuklara hitaben, “Bu vatan size emanet” sözleri, vizyonun sürdürülebilirliğini genç nesillere bağlamaktadır. Bu da Türkiye’nin geleceğine dair umutları canlandırmakta, genç nesillere daha güvenli ve müreffeh bir gelecek vadetmektedir. Bu vizyon, milletin ortak değerlerini yüceltmekte, Türkiye’nin küresel liderlik iddiasını güçlendirmektedir. İstiklal Marşı’ndan ilham alan söylem, milletin bağımsızlık ruhunu yeniden canlandırmakta, Türkiye Yüzyılı vizyonunu somut bir hedef haline getirmektedir. Bu vizyon, Türkiye’nin sadece kendi vatandaşları için değil, bölgesel ve küresel düzeyde de bir umut kaynağı olmasını sağlamaktadır.
DAHA GÜÇLÜ TÜRKİYE
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sunduğu Terörsüz Türkiye vizyonu, Türkiye’nin 47 yıllık terörle mücadele sürecinde bir milat oluşturmaktadır. Pazarlıksız ve ilkeli bir süreçle örgütün fesih aşamasına gelmesi, toplumsal dayanışmanın güçlenmesi, sosyo-ekonomik kalkınmanın önünün açılması, Türk, Kürt ve Arap halklarının tarihsel birliğinin yeniden tesis edilmesi ve bölgesel barışın desteklenmesi, bu vizyonun temel taşlarını oluşturmaktadır. Türkiye’nin düne göre daha güçlü, onurlu ve umutlu olduğunu vurgulayan bu vizyon, milletin ortak sevincini pekiştirmekte, 86 milyon vatandaşın kardeşlik bağıyla bağlı olduğunu ortaya koymaktadır. Terörsüz Türkiye vizyonu, Türkiye Yüzyılı’nı müjdeleyen bir manifesto olarak tarihe geçmekte, ülkenin birliğini, gücünü ve küresel liderlik iddiasını güçlendiren bir çağrı olarak yankılanmaktadır.
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başta Cumhur İttifakı ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yanında farklı kulvarlarda siyaset yapmasına rağmen süreci sahiplenen siyasi aktörlerin, sorumlu yayıncılık anlayışını benimseyen medya kuruluşlarının yanında güvenlik birimlerinin çalışmalarına destek olan Irak merkezi hükümeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi›ne de teşekkür etmesi dikkat çekicidir. Bu durum bölgesel desteği ve yoğun bir toplumsal mutabakatı işaret etmektedir.


