Tarihin dönüm noktası Büyük Taarruz Düşünce Günlüğü Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak / Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü
Büyük Taarruz Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. 26 Ağustos’ta Kocatepe’de verilen taarruz emri neticesinde 30 Ağustos’ta kazanılan zafer coğrafi olarak Anadolu’yu kurtarmış olduğu gibi yeryüzündeki Türk varlığını da kurtarmıştır. Bu bakımdan Malazgirt Meydan Muharebesi gibi tarihi öneme sahiptir. Mustafa Kemal Paşa’nın Sultan Alparslan’dan 851 yıl sonra 26 Ağustos 1922’de verdiği Büyük Taarruz emri, Milli Mücadele’nin en kritik aşamalarından biridir. Bu savaş sonunda kazanılan başarı sadece bir askeri çatışma galibiyeti değil; emperyalist güçlerin Anadolu’yu parçalama hayallerini yerle bir eden stratejik bir zaferdir.
SÜVARİ BİRLİKLERİ SAVAŞIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Parça tesirli ve seri atışlı silahlar çıkana kadar süvari savaşın en etkili gücüydü. Ancak 19. yüzyılın sonlarında makineli tüfeklerin devreye girmesiyle taktik üstünlüğünü yitirse de, hız ve intikal kabiliyetiyle önemini bir süre korudu. Süvarilerin belirleyici rol oynadığı son savaş ise Başkumandan Meydan Muharebesi oldu.
Sakarya zaferinden sonra Ilgın’daki talimgâhta yetişen süvariler, Fahrettin Altay komutasında Yunan ordusunun İzmir ve demir yolu bağlantısını kesti. 25 Ağustos akşamı Ahırdağı’nı aşarak cephe gerisine sızan 10 bin süvari, Yunan ordusunun lojistiğini felce uğrattı. 2. Süvari Tümeni Dumlu Yaylası üzerinden düşman gerisine ilerledi; diğer birlikler Ahırdağı ve Yörük Mezarı üzerinden Çayhisar’a indi. Böylece Yunan ordusu arkadan süvari, önden topçu ve piyade ile kuşatılarak perişan edildi.
İşgalci Yunan güçleri bunu gördüklerinde 26 Ağustos sabahı cephe onlar açısından zaten dağılmıştı. Ahmet Zeki Soydemir komutasındaki 2. Süvari tümeni harekete geçtiği dakikalarda piyade birlikleri de harekete geçti. Taarruz edecekleri cephelerde öncelikle Tınaztepe’de tetikte bekledi. Yunan General Trikopis 3-5 tümen taarruzu beklerken 7 tümen birden harekete geçmek üzere hazırdı. 26 Ağustos sabahında tüm tümenler saldırı vaziyetinde olup sadece emir bekleniyordu. Sabaha karşı 02.30 civarında yürüyerek Kocatepe’ye tırmanan Başkumandan Mustafa Kemal Paşa ve komuta heyetinden Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa, harekâtın sevk ve idaresi amacıyla Kocatepe’deki gözetleme noktasında hazır idi. 05.15 sularında sabah ezanıyla topçu ateşi başladı. Başkumandan’dan, saat 6’da emri alan piyadelerin süngüleriyle taarruza geçmesi bu şekilde oldu. 11 ay boyunca yoğun taarruz eğitimi alan piyade öngörülenden daha hızlı hareket etti. Böylece, süvarinin düşmanın arka tarafında konuşlanmasıyla başlayan taarruz yarma hareketiyle önce tek yanlı sonra çift yanlı kuşatma ile ezici darbe vurulmaya başlandı. Yunan ordusunun 4. ve 11. Tümeni tamamen yok oluyordu. Düşman stratejik olarak parçalanarak ayakta kalma gücünü kaybetti.
Yakup Şevki Paşa komutasındaki 2. Ordu, Büyük Taarruz’un güney kanadını oluşturarak Afyon’un güneyinden Banaz ve Uşak yönünde yürüttüğü operasyonlarla Yunan kuvvetlerinin kaçışını hızlandırmış, lojistik hatlarını keserek genel taarruzun başarısına önemli katkı sağlamıştır. Bundan sonraki 15 gün içinde Yunan ordusunun yenik askerleri İzmir’den deniz yoluyla canını kurtarmaya çalıştı. Anadolu’yu ele geçirip Bizans hayalleri kuran Yunan ordusunun asker, silah ve mühimmat bakımından nicelik üstünlüğü Mustafa Kemal Paşa’nın komutanlık zekâsı ve Mehmetçik’in kahramanlığı karşısında beş günde dağıldı.
TARİHİ KIRILMA NOKTASI
Başkumandan Meydan Muharebesi, askeri açıdan kesin bir zafer olmuş, stratejik plan ve Mehmetçiğin cesaretiyle Yunan kuvvetleri imha edilmiştir. İngiltere’nin Yunanistan’ı Anadolu’da araçsallaştırma planları boşa çıkmış, “megali idea” hayali sona ermiştir.
Büyük Taarruz ile emperyalist hesaplar suya düştü! Sakarya’dan sonra, Türk ordusu hücuma geçti: 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz ve 30 Ağustos’ta Mustafa Kemal Paşa’nın Zafertepe’den sevk ve idare ettiği harekât sonucunda Yunan ordusunun büyük bölümü dört taraftan kuşatılarak ya imha ya da esir edildi. Aynı günün akşamında Türk birlikleri stratejik öneme sahip Kütahya’yı Yunan işgalinden kurtardı.
Bu, Misak-ı Milli’nin “tam bağımsızlık” ilkesiyle hedeflerine ulaşmanın kapısını araladı. 29 Ekim 1923’te ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti bu zaferden sonra fiilen kuruldu. 1683 Viyana Seferi’nden sonra kazanılan bu taarruz zaferi birçok açıdan önemlidir. Bu zaferden sonra geçen 103 yılda kahraman Türk ordusu bir adım dahi olsa geri adım atmadı. 1939’da Hatay’ın anavatana katılması ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nda Türk ordusunun başarısı bu bakımdan dikkate değer diplomatik ve askeri başarılardır. Aynı şekilde Suriye, Irak, Libya, Somali gibi sınır ötesi alanlarda Mehmetçiğin elde ettiği başarılar Büyük Taarruz’un bir dönüm noktası olduğunun en büyük delilleridir.
ZAFERİN JEOPOLİTİK ETKİLERİ
Büyük Taarruz Zaferi küresel deprem etkisi yarattı. İngiltere, I. Dünya Savaşı sonrası Anadolu’da planladığı jeopolitik kuşak stratejisini kaybetti. Bu durum Londra’nın Orta doğu’daki pozisyonunu zayıflattı. Yunan ordusunun devre dışı kalmasıyla, İngiltere Doğu Akdeniz, Boğazlar ve İstanbul’daki hâkimiyetini kaybetme korkusu yaşadı. Bu yüzden, Yunanistan’ın Trakya’daki varlığını korumak için destek verdi. Hatta, Trikopis ve beraberindeki diğer general ve albay rütbeli 391 subay ve 5 bin kadar asker teslim olduktan sonra, İngilizlerin 4 Eylül’de Türkiye’ye sundukları ateşkes önerisi, sadece Yunan kuvvetlerini kurtarma çaresizliğiydi. Başkumandan Meydan Muharebesi, bize gösteriyor ki: Strateji, sabır ve millet iradesi birleşince, imkânsız diye bir şey yoktur! Bu zafer, bağımsızlık mücadelesi veren tüm uluslara örnek oldu. “Ya istiklal ya ölüm!” diyen bir milletin destanı tüm dünyada yankı buldu. Unutmayalım: Tarih, zaferlerle yazılır!


