Tarımda maliyet baskısı, kaybeden çiftçi ve vatandaş
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Türkiye tarımı 2025 yılının ikinci yarısında büyük bir maliyet baskısıyla karşı karşıya kaldı. Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan son dört aylık dönemde, başta gübre, mazot ve yem olmak üzere girdi fiyatlarındaki yükseliş dikkat çekti. Aynı dönemde üretici ile market fiyatları arasındaki makas da giderek açılırken, çiftçinin elinden çıkan ürün düşük fiyattan alınırken, tüketicinin markette ödediği bedel katlanarak arttı. Artış eğrisinin en çok yaşandığı kalemlerden biri ise gübre oldu. Öyle ki amonyum nitrat gübresinde Haziran’da yüzde 36 olan yıllık artış, Eylül’de yüzde 39.6’ya çıktı. Amonyum sülfattaki artış eğrisi ise yüzde 29 seviyesinden yüzde 31.6’ya yükseldi. Bu artışlar, diğer gübreler kadar sert olmasa da çiftçinin toplam maliyet hesabında önemli giderlerini oluşturdu. Mazot maliyeti de tarımda en kritik girdilerden biri olmayı sürdürüyor. Haziran’da yüzde 28 olan yıllık artış, Temmuz’da yüzde 29.5’e, Ağustos’ta yüzde 30.2’ye, Eylül’de ise yüzde 31.3’e ulaştı.

Haziran’da yıllık yüzde 29 artış gösteren besi yemi fiyatları da cep yaktı. Besi yemi fiyatındaki artış oranı Eylül’de yüzde 34.8’e yükseldi. Bu artış, kırmızı et üretiminde maliyetleri doğrudan etkiledi. Süt yeminde Haziran’da yüzde 26.5 olan yıllık artış, Temmuz’da yüzde 28.3’e, Ağustos’ta yüzde 29.4’e, Eylül’de ise yüzde 30.6’ya çıktı. Süt yemindeki yükseliş, çiğ süt maliyetlerini artırdı. Ancak süt fiyatlarının aynı hızla artmaması, üretici sütçünün gelirini baskıladı.
ARACILAR ACIMADI!Elektrik fiyatları yıllık bazda Haziran’da yüzde 11, Temmuz’da yüzde 11.8, Ağustos’ta yüzde 12.3, Eylül’de ise yüzde 12.8 oranında arttı. Tarım ilacı fiyatları da yüzde 12.5’ten yüzde 14.9’a yükseldi. Elektrik artışları özellikle sulama yapan çiftçiler için büyük yük olurken, tarım ilaçlarındaki yükseliş de üretim maliyetlerini artırdı. Öte yandan son dört ayda üretici ile market fiyatları arasındaki fark düzenli şekilde büyüdü. Haziran’da yüzde 310 olan üretici–market fiyat farkı, Temmuz’da yüzde 320.5, Ağustos’ta yüzde 328, Eylül’de ise yüzde 335.5 seviyesine çıktı.
Gıda fiyatlarından yansıyan bazı rakamlarda yaşanan sorunun özeti niteliğinde. Üreticide 4.38 TL olan patates markette 19.08 TL’ye satılırken, aradaki fark 4.4 kata ulaştı. Üreticide 11.38 TL olan kabak, markette 46.49 TL’ye yükseldi. Marulda ise tablo daha da çarpıcı. Üreticide 18.14 TL olan marul, markette 63.58 TL’ye satılırken; 13.38 TL olan patlıcan, markette 43.85 TL’ye alıcı buldu. Eylül’de üreticide en yüksek fiyat artışı ise yüzde 73.7 ile fındıkta görülürken; en fazla düşüş ise yüzde 26.9 ile limonda yaşandı. Fındıkta rekoltenin don nedeniyle düşmesi fiyatları artırırken, limonda ihracatın kayıt altına alınması ve arz artışı fiyatları aşağı çekti.

Kamuoyu araştırmacısı Volkan Tebrizcik ise son tablo için, “Maliyetler hızla artarken üreticinin eline geçen para sınırlı. Tüketici pahalıya mecbur bırakılıyor. Market raflarındaki fiyatlar, üreticiden çıkan ürünün üç-dört katına satılıyor. Hem üretim maliyetleri hem de fiyat farkları, gıda fiyatlarını yukarı itiyor. Eğer bu trend devam ederse, önümüzdeki kış aylarında gıda fiyatlarının daha da yükselmesi kaçınılmaz görünüyor. Çiftçinin girdi maliyetlerini azaltacak destekler, üretici-market makasını daraltacak önlemler alınmazsa hem üretici hem tüketici kaybedecek.” uyarısında bulundu.
Kaynak: Web Özel

