Terörsüz Türkiye’nin düğümü Suriye mi? Turgay Yerlikaya
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Terörsüz Türkiye projeksiyonu, farklı bileşenlerin ortaya koyduğu performansla belirli bir aşamaya geldi. Bugünlerde bu bileşenlerden biri olan meclisteki komisyonun çalışmaları da bu performansa eklenerek önemli bir ivme yakaladı. Bugünlerde meclis başkanları ve barolar birliğinden katılımcılarla devam eden toplantıların temel amacı, Türkiye’yi terörden arındıracak bir patikanın takibini yapabilmek.
Zaman zaman komisyon üzerinden çıkan tartışmalar ve içerideki talepler de dikkate alındığında, komisyonun asli işlevine dair bir hatırlatma ihtiyacı da ortaya çıkıyor. Meclis bünyesinde teşekkül ettirilen komisyonun temel fonksiyonu, fesih sonrası koşullar ve toplumsal entegrasyonla ilgili yasal düzenleme önerileri ortaya koymak. Bir tür politika önerisi metnine dönüşmesi beklenen bu çalışmaların temel amacı, yeni düzenlemelere altlık teşkil etmek ve bu öneriler üzerinden parlamentoda bir müzakere zemini tesis edebilmek.
Bu nedenle, komisyonda bazı sivil toplum örgütleri ve dayanışma gruplarının teklif ve önerileri, komisyonun asli işlevini paranteze alan bir tablo ortaya çıkartmaktadır. Bu nedenle komisyon, Türkiye’nin genel sorun alanlarına yönelik kapsamlı bir tartışma ve müzakere zemini olmak yerine asli işlevine odaklanan ve sınırları belirli olan bir tema üzerine yoluna devam etmelidir. Aksi takdirde komisyon hem asli işlevinden uzaklaşacak hem de diğer öneri ve taleplerin gölgesinde kalan bir terörsüz Türkiye süreci söz konusu olacaktır.
SURİYE DENKLEMİ
Terörsüz Türkiye ile ilgili son dönemin en netameli konusu hiç kuşkusuz Suriye sahasındaki gelişmelerdir. YPG’nin Güney’de İsrail destekli Dürzilerin üniter yapıyı tehdit eden adımları ve son olarak Esed rejimi artıklarının da dahil olduğu ulusal muhafızlar grubu, YPG’yi de cesaretlendirmiş durumda. Bundan birkaç ay önce 10 Mart mutabakatı ile Suriye’nin üniter yapısından yana tavır alacağını deklare eden YPG neden bu konuda farklı bir strateji izliyor? YPG’nin bu mukavemetinin iki sebebi var. Birincisi, Suriye’deki karışıklıktan istifade ederek bir özerklik tesis edilebilir mi arzusu. İkincisi ise İsrail’in Suriye’deki aşırı müdahil tavrının YPG açısından bir ikame himaye olabilme ihtimali.
ABD’NİN ESNEKLİĞİ VE SÜRECİN GELECEĞİ
Son dönemde Suriye Özel Temsilcisi hüviyetiyle saha dinamiklerine ilişkin yaptığı açıklamalarda da Suriye’deki bulanıklığı derinleştiren Büyükelçi Barrack, ABD’nin YPG konusundaki tavrında bir esneme olup olmadığı sorusunu sordurdu. Son bir ay içerisinde Suriye’de Türkiye ile entegre bir politika takip eden ABD’nin bu konuda gösterdiği esneklik, Terörsüz Türkiye açısından da bir tehdit teşkil edecektir hiç kuşkusuz.
Nitekim bu projeksiyondaki temel hedef, terör örgütünün bütün türevlerinin Öcalan’ın çağrısına uyması ve fesih koşullarını bütün yönleriyle tamamlaması. Eğer terör örgütünün Suriye kolu bu çağrının muhatabı olmadığını ifade ve iddia eder ise Türkiye’nin önündeki tek seçenek askeri operasyondur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Malazgirt’teki mesajlarında da açık biçimde vurgulanan bu husus, YGP’nin yeni bir himaye arayışının devam etmesi durumunda ne tür bir karşılık verileceğini göstermektedir.
Son dönemde YPG’ye yönelik Dışişleri Bakanlığı nezdinde verilen cevapları da bu açıdan okumak gerekiyor. Buradaki kararlılık, Suriye’deki Kürtlerin bekasını tehdit etmek yerine onların Suriye’nin bütünlüğü içindeki pozisyonlarını desteklemeye yönelik bir tutumdur. Kaldı ki YPG’nin bir demografik mühendislik marifetiyle vaziyet ettiği bölgelerdeki karşılığına da bakıldığında, onların Kürtleri temsil eden meşru bir hareket olmadığı görülecektir.
Bu sebeple, DEM’li bazı aktörlerin uzun zamandır Suriye sahası ile terörsüz Türkiye süreci arasında bir bağ yoktur anlamına gelen açıklamaları ve “Suriye’de özerklik Kürtlerin meşru bir hakkıdır” yönündeki vurgular, sahadaki gerçekliği yansıtmamaktadır. O nedenle, YPG ve ona destek verenlerin güvenlik gerekçesiyle silah bırakmama noktasındaki dirençlerinin Türkiye ve Suriye açısından bir meşruiyeti yok. Tüm bu göstergeler, terörsüz Türkiye inisiyatifinin Suriye’den bağımsız düşünülemeyeceğini göstermektedir. Türkiye’de güvenlik bürokrasisinin tali meselesi haline gelen bu konunun Suriye ayağında, yakın dönemde şartların değişmemesi durumunda, nasıl bir stratejinin önceleneceği çok açık.


